Geçtiğimiz günlerde akşam saat 23:00 sıralarında yarı spor yarı kan hareketi için 15 dakikalığına Adnan Menderes Bulvarı'na dolaşmak için çıktım. Kaldırımda yürürken önümden gelen bir bay bir bayan palyaço kıyafetli iki genç ellerinde topi top şekeri satıyorlar...
Bu topi top şekerlerden bana da satmak istediler...
Amca alır mısın, özürlü ve fakir çocuklar için satıyoruz, senin de yardımın olsun dediler..
Ben kendilerine şeker hastası olduğumu söyledim... Alsam yiyemem ki ama ben yine de yardım edeyim dedim...
Amca alır bir kenara atarsın dediler...
Siz nerelisiniz, nereden geldiniz... Sizin mesleğiniz şeker satmak mı yoksa başka mesleğiniz var mı diye sordum...
Amca biz İzmir'den geldik tiyatrocuyuz dediler...
Orada durun bakalım dedim...
Siz tiyatrocu olamazsınız!..
Tiyatrocu dediğin toplumu bilgilendiren, yön veren kişidir...
Ben de gazeteciyim... Gazeteci de öyledir dedim...
Demek ki siz yalan söylüyorsunuz... Elde ettiğiniz geliri özürlü ve muhtaç çocuklara vermeyeceksiniz...
Duygu sömürüsü yaparak para kazanmak istiyorsunuz dedim...
Ve çıkardılar kimliklerini gösterdiler...
Ayrıca özür dilediler... Bize büyük bir ders verdin amca dediler...
Yok sizin gibi genç bir sanatçıya ders vermek benim ne haddime diyerek esprili bir şekilde ayaküstü birkaç dakika sohbet ettik...
Önümüzdeki günlerde Aydın'da oyun oynayacaklarını söylediler... Şayet doğruysa...
Buradan şuraya gelmek istiyorummm...
Aydın'da 20 yaşını bitirmiş...
Ben evleneceğim, çocuk çoluk sahibi olacağım...
Mal mülk sahibi olacağım ve zengin olacağım diye hayal kuran binlerce genç var...
Ama Aydın'da iş bulamadıklarından her zaman yakınan...
Doğru mudur söyledikleri? Kendilerine göre doğrudur...
Haklılar mıdır ? Kendilerine göre yerden göğe kadar haklılardır...
Ama bana ve başkalarına göre dedikleri doğru da değildir, haklı da değillerdir...
Mesleğim gereği birçok ili gezme ve görme şansına sahip oldum...
Bizim Adnan Menderes Bulvarı gibi bir beton yığınlarının arasında...
Elinde bir torbanın içinde birkaç liralık çiğdem ile amacı ve gayesi olmayan...
Bir aşağı, bir yukarı gezen insan kümeleri yoktur...
Bu bulvarda gezmenin bir amacı gayesi olmalı...
Ya alışveriş, ya da hoşça bir vakit geçirme...
Alışveriş için gezenlere sözümüz yok....
Amacı olmayanlara bu sözümüz...
Cadde ve sokaklarının ismini bile bilmeyen iki genç, palyaço kıyafetini giymiş...
Gecenin saat 23:00'ü olmuş bu amaçsız dolaşan insanlara duygu sömürüsü yaparak topi top şekeri satıp geçimlerini sağlıyorlar...
Ama bizim Aydınlı gençlerimiz iş yok diye dert yanıyorlar...
İki yıllık meslek yüksek okulunu bitirenler de üniversite mezunuyum diye böbürleniyorlar...
4 yıllık basın yayın yüksek okulunda okuyorum diye caka satan, Aydın Belediye Başkanı'nın isminin baş harflerini küçük harflerle yazıyor. Bunun özel bir isim olduğunu o nedenle büyük yazılması gerektiğini söylediğimizde bu hep böylemi olacak diye cevap veriyor...
Türkçe grameri bile bilmeyen bu gençlerimiz ondan sonra Aydın'ı çok geri kalmış bir il konumuna sokuveriyorlar...
Aydın geçmişte de geri kalmış bir il değildi, bu gün de geri kalmış il değil...
İnsanlar hatayı önce kendisinde arayacak... Sonra Aydın'ın geri kalmışlığını konuşacak...
Siz çalışmak mı istiyorsunuz gençler...
Buyurun sizlere iş verelimmmm...
Türkçeniz düzgün ise...
Giyiminize özen gösteriyorsanız...
Halkla ilişkilerinize güveniyorsanız...
Firmamız adına düzenleyeceğiniz evrakları eksiksiz olarak doldurmasını yapabilecekseniz...
Fotoğraf çekmesini biliyorsanız...
Haber yapmasını biliyorsanız...
Grafik bilginiz var ise...
Bilgisayar Bilginiz var ise...
Seyahat engeliniz yok ise...
Mesai biran önce bitse de gitsem demeyecekseniz...
Vardiya sistemi de çalışabiliyorum diyorsanız...
50 gence iş vermeye biz hazırız...
Ya siz...