Hani derler ya, “Gecenin en karanlık anı, şafağın sökmesine en yakın andır.” Bir kişinin gücünün sınırının olmadığına inandığı an da onun en kırılgan olduğu andır. İşte ülkemizde birada geleceği inşa etme hususunda bu düzeyde bir seviyede bulunduğunu düşünüyorum.
Yeni bir tarih yapacağına inanan insanlar vardır. Onlarınki hırsı aşan bir inançlılıktır. Bir de hırslı ama yeterince güçlü ve yetenekli olmayanlar vardır. Onlar tarihi yeniden yazarak değiştirmeye çalışırlar ve gülünç olurlar.
Askeri doktrin: Taktikleriniz doğru ama stratejiniz yanlışsa, çatışmaları (cephe muharebelerini) kazanabilirsiniz ama savaşı kaybedersiniz. Üstün askeri gücünüz bu durumu ancak geciktirebilir.
Yakından süreçlere baktığımız da “O bizi yüceltti; başkalarının üzerine çıkarttı. Kendimizle gurur duymamızı sağladı. O bize Tanrı'nın armağanı; ona layık olmalıyız.” Bu söylem, pek çok liderin izleyicileri tarafından tekrarlanan bir klişe: Fanatik izleyiciliğin anahtarı bu ve bu politika sürdürülebilir bir anlayışa sahip.
Peki, durum karamsar mı cidden?
Türkiye’nin Covid-19 tedbirleri kapsamında nisan sonundan başlayarak 17 Mayıs'a kadar süren ve kesintisiz sokağa çıkma kısıtlamasını içeren "tam kapanma" döneminde ‘Avrupa Birliği Başkanlığı tarafından, “Türkiye ile AB arasında Sivil Toplum Diyaloğu” Programının altıncı dönemi kapsamında desteklenen Barış Kültürü Eğitimi Ağı - PeaCE Net projesi sizlerle yola çıkıyor!’ duyurusu çarptı gözüme.
Barışçıl toplumsal yaşamın inşası için yetişkin eğitimi yoluyla diyalog ve barış kültürünü yaygınlaştırmak istiyorsanız, gelin barış kültürü eğitimi ağını beraberce örelim diyordu.
Pandemiden ötürü içerilere kapanmışken, barış kültürüne yönelik bu çabayı çok kıymetli bulduğumdan, hemen ilgimi çekti ve böylece 12 ay sürecek güzel bir yolculuk başladı.
Bir yandan genel olarak diyalog ve barış kültürü eğitimi alanında çalışmalar yapan Türkiye, AB ve çevresinden sivil toplum örgütleri ve sivil inisiyatif/platformlarını buluştururken, bir yandan da Türkiye ve AB’deki sivil toplum örgütleri arasında çeşitli düzeylerde ilişkileri ve işbirliğini artırmayı böylelikle de Türkiye’de ve AB içinde Türkiye'nin AB üyeliğinin önemi ve faydalarını gösterip, Türkiye’nin üyeliğinin de getirdiği fırsatlar hakkında farkındalık yaratma girişimlerini teşvik etmeyi amaçlıyor. Bu sırada da biz 53 arkadaş, Türkiye’nin çeşitli illerinde ‘Ben kimim?’ ‘Barış nedir?’ ‘Barış benden başlayabilir mi?’ ‘Ortak barış dilini nasıl kurarız?’ gibi sorulara cevaplar aradığımız Barış Kültürü ve Diyalog eğitimleri veriyoruz.
Bu yolculuğun sonuna yaklaşırken, kendimizden başlayarak barışın hayatımızın her alanına sinmesi dileğiyle…
Gelecek Sosyal Demokrasinin olacak…