Geçen hafta İzmir ilinde yaşanan depremde 114 vatandaşımız hayatını kaybetti, 1.035 vatandaşımız da yaralanmıştı.
Deprem sonrasında ağır hasarlı, acil yıkılacak ve yıkık toplam 309 bina, 4 bin 425 bağımsız bölüm olduğu, 3 bin 152 az hasarlı, 371 orta hasarlı bina olduğu tespit edildi.
Siyasilerimiz, tek yürek olup yaraları sarmanın yerine, adeta birbirlerini yaylım ateşine tutmaya çalıştılar...
Neredeyse bu depremi sen yaptın, senin yüzünden bu kadar can ve mal kaybı oldu dercesine eleştiri yağmurları yağdı kafalarımıza...
Ülkemizde yaşanan afetlerin ardından yaşanan basit çekişmelerle dünya devletlerine karşı rezil olduğumuzu hiç düşünmüyoruz...
Yeter ki biz koltuğumuzdan gitmeyelim...
Ülkenin itibarı önemli değil, benim koltuğum önemli...
"Kabahatin sahibi olmaz derle ya..." misali, kabahatini kabullenen yok...
Yaptıkları güzel bir hizmet, adeta ağızlarında sakız oluyor...
Akşamdan kalmış tarhana çorbası gibi ısıtıp ısıtıp önümüze sürüyorlar...
Bu halk kimin ne yaptığını görüyor ve biliyor...
Durum Aydın siyasetinde de aynı...
Aydın, olası bir depremde belki de İzmir depreminden daha da fazla zarara yol açabilir...
Gündemin gündemsizleri gibi...
Pallov'un köpeği benzetmesi...
Rıza Bey tartışmaları ile...
Aydın ilinin gerçek sorunları ile değil...
Fincancı katırlarıyla uğraşıyorlar adeta...
Gereksiz tartışmalarla uğraşırken...
Aydın iline çakılacak çiviyi unutuyorlar...
Allah göstermesin...
Yarın bir göçük olursa o enkazın altından kurtaracak yardım eli ararsınız...
Melek gibi olursunuz...
Bırakın koltuk uğruna birbirine suçlama işini...
Hayatta olabilecek olası felaketlere karşı Aydın için nasıl tedbir alınmalı, onu konuşun!...
Karşınızda akşamları rakı masalarında pazarlık yapmayan bayan bir belediye başkanı var...
Bir ilin ne kadar medeni olduğunun göstergesidir bu...
O'na hakaret içeren sözlerle eleştireceğinize...
Onunla birlikte Aydın ili için ne yaparız diye kafa yorun...
Uygarlıklar kenti, filozoflar şehri Aydın...
Bu tür kısır çekişmelere pirim vermeyecektir...
Aydın ilini yönetenlere saygılarımla...