Demokrasinin tanımında veya niteliklerinde uyuşamayanlar, nasıl 'demokrasi ittifakı' kuracaklar?
İnsanlığın doğuşu efsanelerinde de insanlar/halklar kardeştir. Kin, nefret ve haset, kan bağını kan davasına dönüştürmüştür. Onlar hala bu barış güvercininin öldürülmesini onaylıyor veya kendi dışlarında fail arıyor.
Olumlu algı yaratarak; seçmenin sadakatini çeşitli desteklerle satın alarak; dinsel, ırksal, cemaatsel söylemlerle cezbederek kazanılan yandaşlığı kaybeden iktidarlar, seçimlerden uzaklaşıp şiddet ve baskıya yöneliyorlar. Buna zombi veya 'yürüyen ölüler demokrasisi' adı verilmiş.
Ortadoğu'ya kaybedilen imparatorluğun geri alınması gereken mirası diye bakarak, "stratejik derinlik" kazanmak hevesiyle girdik. Hala ne kazandığımız belli değil ama oradayız. Yalnızız. İlan ettiğimiz hedeflere ne kadar yakınız bilmiyoruz.
Sorgulama ve eleştiri kişinin kendinden başlamalıdır. Sorgulamayan, kendini tanıyamaz. Toplumunu sorgulamayan ise onu tanıyamaz. Tanımazsa, dönüştüremez. Bu nedenle, eleştirinin olmadığı toplumlarda barışçı değişimden çok çatışma ve kırılma vardır.
Bazı insanlarla uğraşmaya değmez, sizin değerinizi düşürürler. Bırakın onların dersini hayat versin.
Başkalarıyla değil, kendileriyle yarışmayı seçenler olgunlaşır. Gelişme duygusu, kazanma duygusundan daha yapıcı ve değerlidir.
Demokrasi, birbirlerinin özgürlüğünü önemseyen; hukukun üstünlüğüne inanan; şahsi çıkarını topluluğun çıkarının üstünde görmeyen insanların varlığıyla mümkündür. Bu niteliklerle donanmış yurttaş yetiştirmeyen toplumlar için demokrasi bir hayaldir. Onlar, 'kurtarıcı' peşindedirler...
Birçok toplum, içinden kendisini eleştirenleri 'tehlike' olarak görmüş ve cezalandırmıştır. Bu toplumların ortak özelliği, düşünce-ifade özgürlüğüne ulaşamamış, farklılklara tahammülsüz ve buyurgan yönetimlere sahip oluşlarıdır.
Kötülük, çevrenizi o kadar boğucu biçimde sarar ki ya korunmak ya da iyiliğin işe yaramadığını görüp siz de kötü olursunuz. Derin ve uzun bunalımlar, savaşlar (özellikle iç-savaşlar) ve işgal dönemleri böyledir. Sonunda bu kısır döngüyü, birkaç İYİ adam-kadın kırar.
Her şey GÜÇ ve PARA ile ölçülmeye başlayınca birey, hukuk, özel yeteneklerin önemi (liyakat), uzlaşma (ve ona bağlı nezaket), ahlak, niteliklerin (ve niteliklilerin) yarışması ve tabii demokrasi önemsizleşir.
Tarih boyunca iki siyasal kültür çatışmış. Biri özgürlüğü temel almış, diğeri itaati. Birinden demokrasi doğmuş, diğerinden çeşitli adlar taşıyan kölelik... İnsanlık, bugün bile bunların arasında gidiyor geliyor.
Yeni Zelanda balıkçılarının harika bir deyişi vardır: "Bir balıkçının doğru söylediği tek bir an vardır, o da başka balıkçıların yalancı olduğunu söylediğini andır."
Siz olsanız bize nasıl uyarlarsınız?
Savaşı ve savaşçılığı yüceltenlere bakın: Barış yapma ve sürdürme zeka ve becerisini gösteremeyenlerdir.