Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Le Pain
Muratcan Işıldak
Köşe Yazarı
Muratcan Işıldak
 

Kadına şiddet

Kadına Şiddet artık yerini katliamlara bıraktı. Her akşamın sabahı ya da her sabahın akşamı olmadan bir çığlık duyuyoruz. Anamızın, bacımızın, kardeşimizin hayatına birileri tarafından nokta konuluyor. Kadınımız yeri geldi cepheye top taşıdı, yeri geldi dünyayı dize getirecek liderler doğurdu, kendi açken çocuklarını ve eşini aç bırakmadı. Bu topraklarda kadına saygı ve sonsuz minnet vardı. Şimdi ne değişti de siz cellatlığa soyundunuz? Kadın'ın bu topraklarda rahat ve huzur içinde yaşamasını sağlamak için insan olduğunu unutmamız gerekmekte. Kızımız dolmuşa bindiğinde acaba ıssız bir yere götürülecek miyim korkusu içinde olmamalı. Kadın akşam eşim eve geldiğinde şiddete uğrayacak mıyım korkusu içinde de olmamalı. Günümüzde gelişen ve kültürel kavramların gelişmesine bağlı olarak kural tanımaz, bir diğerine saygı gösterme noktasında başarılı olamayan bir toplum hâkimiyet kurmaktadır. Kadın’ın önce insan olduğunu unutmadan, kadınlarımızın ülkemizde rahat ve huzur içerisinde yaşamasını sağlamamız gerekmekte. Bir kızımız dolmuşa bindiğinde acaba ıssız bir yere götürüleceği korkusu içinde olmamalı. Bu korku imparatorluğu içerisinde kadınlarımız tek kalmamak için birlikte inmek ve birlikte toplu taşımaya binmek zorunda kalıyorlar. Sosyal devletin bu noktada yetersiz kaldığını görmekteyiz. Bu konuya duyulacak hassasiyet hem toplumsal düşünce de kazanç sağlar hem de yapılacak olan yasal düzenlemeler ile eğitimsel ve kültürel algıları yapılandıracaktır. Sosyal Devletimizde neler yapılmalı; 1) Her türlü kadına yönelik uygulanmış olan şiddetin soruşturulması ve cezalandırılması 2) Aile içi şiddeti önlemek için kamusal çalışmaların artırılması ve kapsamlı ele alınması şart 3) Sosyal yaşam ortamı olan sokak, ev, işyeri, spor merkezi veya yaşam alanında uygulanacak olan şiddete karşın caydırıcı yasal tedbirler alınmalı ve uygulanmalı 4) Cinayete maruz kalmış veya şiddete uğramış kadınların, eve geliş saati ve ya telefon ile sıkça konuşması gibi nedenlerden tahrik sayılarak büyük ceza indirimlerine gidilmesi engellenmeli ve toplumun en savunmasız bireyleri olan kadın ve çocuklara yaşam hakkına yönelik suçlarda ceza indirimi kesinlikle uygulanmamalı. Bugün bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sokakta rahat gezip, özgürce fikirlerini aktarmakta sıkıntı yaşıyorsa bunun durum analizi net ve somuttur. Sosyal devlet vatandaşlarının refahı, huzuru ve sağlığı için vardır, eğer sosyal devlet olmaktan ve büyük bir devlet olmaktan bahis ediyorsak, önce yurttaşlarımızın hak ve özgürlüklerini korumamız şart. Gelişmiş olan toplumlarda kadın veya erkek olarak değil insan veya birey olarak çözümlemeler yapılmaktadır. Ancak günümüzde ülkemizde halen kadınların büyük bir oranının sürücü belgesi olmasına rağmen çeşitli sebeplerden ötürü araç kullanmamaktadırlar. Ancak kadınların varoluşlarından gelen mücadele ruhu, ilerici düşünmelerini ve yaşama daha çok bütünleşmelerini sağlamaktadır. Bu durum da hem kendilerini, hem de ailelerini taşımaktadırlar, acil bir durumda kendilerini hem de ailelerini işe, hastaneye veya başkana alanlara yetiştirmek için öncülük yapmaktadırlar. Kadınların iş hayatında aktif varlıkları ekonomiye destek vermekte, hem de ekonomiden pay almaktadırlar. Bu durum göz önünde bulundurulduğu vakit 2019 Türkiye’sinde en tehlikeli travma ise ataerkil toplumun erkek hakimiyet olgusudur. Hoş geldin 2020… Hoş gittin 2019…
Ekleme Tarihi: 14 Ocak 2020 - Salı

Kadına şiddet

Kadına Şiddet artık yerini katliamlara bıraktı. Her akşamın sabahı ya da her sabahın akşamı olmadan bir çığlık duyuyoruz. Anamızın, bacımızın, kardeşimizin hayatına birileri tarafından nokta konuluyor. Kadınımız yeri geldi cepheye top taşıdı, yeri geldi dünyayı dize getirecek liderler doğurdu, kendi açken çocuklarını ve eşini aç bırakmadı. Bu topraklarda kadına saygı ve sonsuz minnet vardı.

Şimdi ne değişti de siz cellatlığa soyundunuz?

Kadın'ın bu topraklarda rahat ve huzur içinde yaşamasını sağlamak için insan olduğunu unutmamız gerekmekte. Kızımız dolmuşa bindiğinde acaba ıssız bir yere götürülecek miyim korkusu içinde olmamalı. Kadın akşam eşim eve geldiğinde şiddete uğrayacak mıyım korkusu içinde de olmamalı. Günümüzde gelişen ve kültürel kavramların gelişmesine bağlı olarak kural tanımaz, bir diğerine saygı gösterme noktasında başarılı olamayan bir toplum hâkimiyet kurmaktadır.

Kadın’ın önce insan olduğunu unutmadan, kadınlarımızın ülkemizde rahat ve huzur içerisinde yaşamasını sağlamamız gerekmekte. Bir kızımız dolmuşa bindiğinde acaba ıssız bir yere götürüleceği korkusu içinde olmamalı. Bu korku imparatorluğu içerisinde kadınlarımız tek kalmamak için birlikte inmek ve birlikte toplu taşımaya binmek zorunda kalıyorlar. Sosyal devletin bu noktada yetersiz kaldığını görmekteyiz.

Bu konuya duyulacak hassasiyet hem toplumsal düşünce de kazanç sağlar hem de yapılacak olan yasal düzenlemeler ile eğitimsel ve kültürel algıları yapılandıracaktır.

Sosyal Devletimizde neler yapılmalı;

1) Her türlü kadına yönelik uygulanmış olan şiddetin soruşturulması ve cezalandırılması

2) Aile içi şiddeti önlemek için kamusal çalışmaların artırılması ve kapsamlı ele alınması şart

3) Sosyal yaşam ortamı olan sokak, ev, işyeri, spor merkezi veya yaşam alanında uygulanacak olan şiddete karşın caydırıcı yasal tedbirler alınmalı ve uygulanmalı

4) Cinayete maruz kalmış veya şiddete uğramış kadınların, eve geliş saati ve ya telefon ile sıkça konuşması gibi nedenlerden tahrik sayılarak büyük ceza indirimlerine gidilmesi engellenmeli ve toplumun en savunmasız bireyleri olan kadın ve çocuklara yaşam hakkına yönelik suçlarda ceza indirimi kesinlikle uygulanmamalı.

Bugün bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sokakta rahat gezip, özgürce fikirlerini aktarmakta sıkıntı yaşıyorsa bunun durum analizi net ve somuttur. Sosyal devlet vatandaşlarının refahı, huzuru ve sağlığı için vardır, eğer sosyal devlet olmaktan ve büyük bir devlet olmaktan bahis ediyorsak, önce yurttaşlarımızın hak ve özgürlüklerini korumamız şart.

Gelişmiş olan toplumlarda kadın veya erkek olarak değil insan veya birey olarak çözümlemeler yapılmaktadır. Ancak günümüzde ülkemizde halen kadınların büyük bir oranının sürücü belgesi olmasına rağmen çeşitli sebeplerden ötürü araç kullanmamaktadırlar.

Ancak kadınların varoluşlarından gelen mücadele ruhu, ilerici düşünmelerini ve yaşama daha çok bütünleşmelerini sağlamaktadır. Bu durum da hem kendilerini, hem de ailelerini taşımaktadırlar, acil bir durumda kendilerini hem de ailelerini işe, hastaneye veya başkana alanlara yetiştirmek için öncülük yapmaktadırlar. Kadınların iş hayatında aktif varlıkları ekonomiye destek vermekte, hem de ekonomiden pay almaktadırlar. Bu durum göz önünde bulundurulduğu vakit 2019 Türkiye’sinde en tehlikeli travma ise ataerkil toplumun erkek hakimiyet olgusudur.

Hoş geldin 2020…

Hoş gittin 2019…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.