Padişah insan olduğunu tamamen unutmuş, kendisini inek olarak görmeye başlamış... hatta inek gibi ses çıkarıyormuş.
Vezirine yalvarıyor; ’’Ne olur beni mezbahaya götürün, kesin ve etimi kullanın (yiyin)’’ diye yalvarıyormuş.
İnek olduğuna artık o kadar inanmış ki, ‘Neden beni otlağa götürmüyorsunuz?’ diye sorar olmuş.
Hiçbir şey yemediği için de gün be gün kilo kaybetmiş, bir deri, bir kemik kalmış.
Zamanın en iyi hekimi olan, İbni Sina’yı muayene etmesi için saraya çağırmışlar.
İbni Sina;
- “Peki, padişahım, kasaba haber verdik seni kesecek ve etini halka dağıtacağız” demiş. Habere sevinen padişah kesileceği günü sabırsızlıkla beklerken, mutluluğu da hissedilir derecede artmış.
Ertesi gün kanlı kasap önlüğü ile saraya gelen İbni Sina, elinde kasap bıçağı ile;
- Kesilecek inek nerede? diye yüksek sesle bağırarak padişahın odasına dalmış.
Padişah ’’Mööö’’ diyerek nerede olduğunu belli etmiş. İbni Sina;
- Hayvanı buraya getirin ve bağlayın ki kesebileyim demiş.
Bütün kasapların yaptığı gibi, ‘İnek Padişah’ın et ve yağını kontrol eden Sina;
- Hayır, hayır... bu hayvan daha kesilecek kiloya gelmemiş, çok zayıf... bunu götürün uygun kiloya geldiğinde, şişmanladığında tekrar geleceğim ve bu ineği keseceğim.
(İnek) Padişah, bir an önce kesilmek için, önüne geleni yemeye başlamış, kilo almış.
İbni Sina’nın kıvrak zekâlı planı ve tedavisi ile de hasta, (‘Zayıf İnek) tekrar sağlığına kavuşmuş.
(**) Delüzyon: Kişinin gerçek dünyada var olmayan şeylere inanması... Hastanın, inandığı şeyin mutlaka gerçekleşeceğini düşünmesi.
Bu yazı İranlı ‘Pozitif Pskoterapi’nin kurucusu Nossrat Peseschkian’a aittir.
(Lütfen yanlış anlaşılmasın... 'Oğlum sana söylüyorum, kızım sen anla' diye de bir düşüncem tabii ki yok.)
Kişiliğini sorgulayan, olduğu gibi görünen, veya göründüğü gibi olanlara,
Saygılarımla…