Seçimin kaderini fanatikler değil kararsız sanılanlar belirleyecek. Bu seçmen kitlesi vaatlerin büyüklüğüne değil inandırıcılığına bakar. Tutarlı görmediğinin doğruluğunu bile sorgulamaz. Siyaset mümkün olanın sanatıdır.
"Yurttaşlar, yönetimden korkuyorsa tiranlık vardır. Yönetimler, yurttaştan korkuyorsa özgürlük vardır" der. T. Jefferson. Bir de ara kategori var: "Sizi cezalandırırım" diye tehdit ederek yurttaşlardan aldığı yetkiyi onlara karşı kullanabilecek pervasızlıkta olan yönetimler. Bu çerçevede En kötü yönetim, ülkesinin kaynaklarını çar çur eden; halkının potansiyelini geliştirmeyen veya yanlış yönlendiren yönetimdir.
Doğruları kabul etmek, dürüst insanların işidir. Başkaca dendiğinde: Ancak dürüst insanlar doğruları kabul eder ve bir kayıpları olmaz. Kim demişti: "İnsanlar komedyenleri ciddiye alıp, siyasetçilere gülmeye başlayınca değişim başlamış demektir!” Ne güzel kavramdır "değer bilmezlik"! Değer bilmek (liyakatı değerlendirmek) için kişinin asgari değere sahip olması gerekir.
Konya-Ankara arası neredeyse dümdüz ovalık. Okulda burayı "tahıl ambarı" diye öğrenmiştik. O zaman güzel ülkemiz dünyanın 4. buğday üreticisi ve kendine yeterliydi. Nasıl oluyor da bunca arazi ve işgücüyle buğday ve bir sürü gıda ithal eder hale geldik. Bilenler, kısaca yanıtlayabilir mi?
Ne güzel kavramdır "değer bilmezlik"! Değer bilmek (liyakatı değerlendirmek) için kişinin asgari değere sahip olması gerekir.
Siyasal evrimde devlet, Tanrı'nın yerine göz koymuştur. Buyurgan yöneticiler, hükümdarlar, devletleşmek istemişlerdir. Olabilenler, sadece bu dünyanın değil, ötekinin de sahibi gibi davranmışlardır. Her şeye "benim" demişler, yürütmeye-yasamaya-yargıya hükmetmişlerdir. Çok-tanrılı dinlerde hatlar karışabiliyor; birinin ödüllendirdiğini diğeri cezalandırabiliyor; aralarında kavga da çıkabiliyordu. TEK-TANRILI din fikri, yetki ve gücü tek elde topladı: Cezayı da ödülü de tek ilah verecekti. Cennet-cehennem kavramları bu kurguyla çok uyumluydu.
Yaşarken resmi duvarları, heykelleri meydanları süsleyen kişi iktidardır. Aynı şey öldükten sonra gerçekleşiyorsa, o kişi tarihtir.
Değişmekten korkmayın; değişememekten korkun.