Her çocuk farklı yetenekleri, eğilimleri, ilgileri ve engelleriyle kendini geliştirmek isteyen ve kendi öz yolunu bulmaya çalışan bir birey olarak dünyaya gelir. Bu anlamda eşsiz, biriciktir. Her Çocuk Bir Evren olarak her çocuğun eşsizliğinin olduğu gibi kabul edilmesi ve her çocuğa karşı sevgiyle ile ilgi gösterilmesini benimsedik.
Çocukların neye ihtiyacı var?
Erken çocukluk döneminde çocuklar bilişsel veya didaktik “öğretime” henüz hazır değildir. Erken çocukluk dönemindeki öğrenmenin öznel doğasını en iyi şekilde desteklemek için, yaşam alanının şekillendirilmesi gerekmektedir. Bu dönemin öğrenme şekli, çocuğun çevresini bedeni aracılığı ile ayrıntılı ve mümkün olduğunca bağımsız ve doğrudan deneyimlemesi ile gerçekleşir. Bu ortamın duyusal ve dokunsal olarak çocuğu beslemesinin yanı sıra ortama egemen olan düzen ve güven çocuğun hem kendi bedenine hem de dünyaya kök salmasını sağlar.
Mekânsal olarak düzen ve güvende olduğu gibi yetişkinler tarafından yaratılacak zaman akışının düzeni ve güvenirliliği de çok önemlidir. Günlük, haftalık, aylık ve mevsimsel akışın belli bir ritimde birbirine bağlantılı bir düzen içerisinde yaşatılması çocuk üzerinde rahatlatıcı ve hatta şifa verici bir etki yaratır.
Her insan kendi kendinin eğitmenidir. Çocuk taklit yoluyla öğrenir. Bu anlamda çocukların çevrelerinde anlamlı ve gerçek işler yapan taklit edebileceği rol modellerin olması çok önemlidir. Çocuğun yaşadığı dünyanın bir anlamı olduğunu ve bunların bir şekilde birbirine bağlı olduğunu deneyimleme ihtiyacı vardır. Yaşam becerileri kazandıran ve çocuğun içsel motivasyonu geliştiren günlük eylemlerimiz temel ev işleri, bahçeye ve yaşadığımız çevreye bakmak, ekmek yapmak, mevsimsel ritimlerin de eşliğinde üretim yapmak (turşu kurmak, zeytin kurmak, marmelat yapmak gibi) ve el işleridir. Amacımız örnek oluşturacak günlük eylemlere kendilerinin doğrudan katılması, izlemelerini, olayların mantığını, birbiriyle bağlantılarını söze gerek olmadan görerek ve yaşayarak anlamalarını sağlamaktır.
Oyun çocuğun ana işidir. Oyunda çocuk kendisidir. Dış kurallardan bağımsız, hiçbir amaca ve emre hizmet etmez, sadece kendi dürtüsüne kulak kabartır. Oyunun konusunu ve içeriğini kendi içinden aldığı için oynarken kendisiyle örtüşür, birdir. Bu nedenle dışarıdan bir yetişkinin oyun kurmasına ve yönlendirmesine ihtiyacı yoktur. Özgür ve serbest oyun sırasında çocuk, dünyaya dair deneyimlerini içselleştirir. Yapılandırılmamış materyaller (kestane, kozalak, tahta parçaları, dallar, kumaş parçaları vb.) ile oyun çocuğun kendi içsel dünyasından gelen, hayal gücünden doğan çocuğun yaratıcı potansiyelinin gelişimi için de önemlidir.
Günlük ritim içerisinde çocukların hikâye ve masal dinlemeleri onların hem hayal güçlerini beslemenin yanı sıra dil gelişimlerini desteklemektedir. Anlatılan hikâye ve masallar çocukları, duyduklarını oyunbaz bir yaratıcılıkla hayata geçirmek ve dönüştürmek için teşvik eder. Yuvamızda şarkıların, masalların, parmak oyunlarının ve tekerlemelerin büyük önemi vardır. Her gün anlamlı öykülerin ve masalların anlatılması ve birlikte okunması; çocukların konuşmasına, kendini ifade etmesine izin verilmesi, zaman tanınması, hemen düzeltme yapılmaması, dinlemeye zaman ayrılması çok önemlidir. Böylece çocuklarda hem okuma sevinci ve okuma yeteneği gelişir, hem de dili oynayarak öğrenir ve kendilerini anadillerinde rahatça ifade edebilme duygusunu yaşarlar.
Bahçede ve doğada zaman geçirmek, düzenli yürüyüşler, bahçede oynama ve çalışma, koşma, tırmanma, dans etme gibi faal hareket edebilmesine çok önem verilir.
• Bedensel ve devinimsel yetkinlik
• Duyusal ve algısal yetkinlik
• Dil yetkinliği
• Hayal gücü ve yaratıcılık yetkinliği
• Toplumsal yetkinlik
• Motivasyon ve yoğunlaşmada yetkinlik
• Etik ve ahlaki değerlerde yetkinlik