Bugün ülkemizde şanslı olan ve okuma fırsatına sahip olan tüm çocuklarımız karne aldılar, hatta bazılar karne hediyesi bile alma fırsatını yakaladılar. Ancak madalyonun birde diğer yüzü söz konusu, birçoğumuzun görmezden geldiği, hatta bazılarımızın görüp görmezden geldiği…
Tarım özellikle çocuklar açısından en tehlikeli çalışma alanlarındandır. Özellikle kız çocuklarının yükü ağırdır. Çalışan kızlar çoğu kez tarımsal iş gücünün görünmez bir parçasıdır ve özellikle dezavantajlı komunda yer alır. Çünkü tarımsal işlerin yanı sıra ev işleriyle de uğraşırlar. Başta tarımda olmak üzere, çocukların çalışma yaşamına atılmasının, Türkiye’de de önemli bir politik ve toplumsal sorun ve yıllardır içimizdeki kanayan yaramız. Türkiye’de çocuk işçiliğinin yüzde 40’dan fazlasının tarımda çalıştırılmakta.
Çocuklar için oyun alanlarının bulunmaması, çadırların kanal kenarında kurulması ölüm ve yaralanma risklerini artırıyor. Ayrıca, çocukların beslenmeleri en önemli sorunların başında geliyor. Çadırların yetersizliği; soğuk ve sıcağı geçirmeleri, yağmurlu zamanlarda çadırların içine su girmesi, çadır ortamında yaşarken sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamama…
Çocukların çalışması açısından tarım kayıt dışı bir iş alanı ve sektör olup, çocukların iş güvenliği yoktur, yaralanmaları veya hastalanmaları halinde ödeme alamazlar ve işverenlerin olumsuz davranışlarında ve çalıştırılma koşullarında koruma talep edemezler.
Mevsimlik Tarım Göçünün 6-14 Yaş Grubu Çocuklara Etkileri konusunda Şanlıurfa'da pamuk hasadı, Yozgat'ta şeker pancarı hasadı, Ordu'da fındık hasadı, Adana'da örtü altı sebze üretimi kapsamında temel araştırma yapıldı, buna bağlı olarak politika önerileri geliştirildi.
Çocuk işçiliği sorunu çözülmeden ne karne hediyeleri önemli, nede yaz tatilinde uyumaktan sıkılan kardeşlerimiz. Tarımda çocuk işçiliğinin azaltılması ve uzun dönemde de olsa kaldırılması için veri tabanı oluşturularak sürekli güncellenmesi gerek. Bunun yanında takip ve sosyal devlet politikalarının geliştirilerek yaz okulları gibi kampsal eğitimsel faaliyetler ile desteklenmeleri gerekmektedir.
Soruna hem ulusal hem de ürün bazında bölgesel, yerel bakmak ve mücadeleyi iki düzeyde yürütmek gerekiyor. Burada konunun tarafları kendi rollerini yerine getirmelidir; kamu kuruluşları yasaların uygulanması, standartların geliştirilmesi ve sosyal politikaların geliştirilmesi ile denetim mekanizmasının kurulmasını sağlamalıdır. İşverenler çalışma ve yaşam ortamı olanaklarını iyileştirmeli.
Uzun lafın kısası, Teyzeler T-Shirt almış, Dayılar araba, aile ise memnun… Unutmayın Tarladakilerde bizim evlatlarımız!