Evlerimize ocaklarımıza ateş düştü.
Yandık cayır cayır.
Yiğitlerimiz, evlatlarımız gitti kimin neyin uğruna.
Düşünüyorum bizim topraklarımız değil neyin mücadelesini veriyoruz.
Neden bizim canımız evlatlarımız can veriyor.
Yiğitlerini toprağa veren anne baba vatan sağ olsun dese savaşılan, savunulan vatan bizim değil.
Şehit ana babalarına dünyaları bağışlasanız hiçbir şey evlatlarının yerini tutamaz acılarını dindiremez.
Siyasetçileri dinliyorum eğer gidip oradaki terörü bitirmezsek, müdahale etmezsek ilerde bizim daha çok başımızı dert olacaklar diyorlar, oda doğru.
Ama bizim yiğitlerimiz can verdiği için içimiz, canımız yanıyor.
Bütün siyasetçiler lütfen senin parti, benim partiyi bırakalım biz olalım.
Vatanımızı, toprağımızı, ilkelerimize sahip çıkalım.
Dış güçlerin kuklası olmayalım.
Koskoca okumuş, yer, mevki sahibi olmuş, herkese örnek olması gereken kişilersiniz.
Utanmadan mecliste birbirinize küfredip, hakaret edip, tekme, tokat dövüşüyorsunuz.
Bizler sizi, bizi doğru, dürüst temsil edin, hakkımızı savunun diye seçtik, gidip koltuk kavgası yapın diye seçmedik.
Bu söylediklerim bütün parti ve siyasetçiler için geçerli.
Nedense oraya gidip koltuğa oturan herkes verdikleri sözleri ve konuştuklarını bir anda unutuyor. Kendi ceplerini, çıkarlarını düşünüyorlar.
Artık günden güne özgür düşüncelerimize, konuşmalarımızı da yasaklar, gem vurmalar başladı.
Konuşacağımız, yazacağımız şeyleri kıla kırk yarıp düşünüp, konuşup, yazıyoruz çünkü özgürlüğümüz elimizden alınıyor.
Biz Osmanlı ve Atatürk evlatlarıyız, geçmişimizi asla inkâr edemeyiz.
Osmanlı da, Atatürk te bu vatan, topraklarımız ve bizim için savaştı.
Hepsinin düşüncesi de fikri de toprağımız ve vatanımızdı.
Cep doldurup koltuk kavgası değil.
Boş yere kan dökülmesin, yiğitlerimiz can vermesin.
Evlerimize, ocaklarımıza ateş düşmesin.
Kınalı kuzularımız sağ salim gidip, sağ salim gelsin.
Şehit analarının yüreğin de kıyamet koparken, zalim yatağın da rahat yatamaz…