Diyelim ki ülkemizin tekstil fabrikalarından biri ihraç etmek amacıyla t-shirt üretiyor olsun. Bugün dolar- Türk lirasının karşısında 17 TL ve yapılan ihracatın da 100 dolar olduğunu varsayalım.
Demek ki bu ihracattan elde edilecek gelir 17*100’den 1.700 TL olacak. Bu kadar malın maliyetinin de 1.200 TL olduğunu düşünelim. Yani bizim çorapçı bu işten 500 TL para kazandı.
Şimdi üzerinden 1 yıl geçsin. Ülkemizde gelecek yıl Üretici Fiyat Endeksi(ÜFE) artışının %100 olduğunu düşünelim. Çorapçının maliyeti 1.200 TL’den 2.400 TL’ye çıkacak. 100 dolarlık ihracatta da kurun 17 TL'yken 1.700 TL gelir elde ediyordu.
Demek ki 1 yıl kur hiç değişmese maliyeti 2.400 TL, geliriyse 1.700 TL olacak. Dolayısıyla 700 TL zarar etmiş olacak. Bu zararın gerçekleşmemesi için ne olması gerekiyor. Bingo! Kurun yükselmesi gerekiyor.
Kur da ÜFE kadar artarsa yani 1.70’ten 3.40’a çıkarsa, ancak o zaman kar da 1.000 TL’ye çıkmış oluyor ve kar marjı değişmemiş oluyor.
Her fırsatta ihracata dayalı büyüyeceğiz diyen bir ekonomi yönetiminin ÜFE’nin yani maliyetlerdeki artışın bu kadar yüksek olduğu bir durumda kuru çok fazla baskılayacağını düşünmek biraz saflık olur.
Bu sebeple yeni kur artışları ve dolayısıyla yeni zamlara hazır olun lütfen. Evet ihracatçı korunuyor ama olan sabit gelirliye oluyor. Zaten GSYH’dan ücretli kesimin aldığı payın her yıl düşmesinden de bunu rahatça görebiliyoruz.
Biri çıkıp; "Bizim önceliğimiz enflasyon, bunu halletmeden gerisini çözemeyiz." diyene kadar bu devam eder.
Finlandiya’da asgari ücretin 2.170 Euro
Gören de Finlandiya’nın garibanı Tomi’yi zengin sanacak… Adam oranın alt düzey çalışanı.
Türkiye’de gıda, barınma ve giyim gibi üç temel harcamayı sorunsuz karşılayabilenlerin oranı bile çok düşük…
Ücretli çalışanların büyük bir bölümünün elde ettiği gelir, bırakın temel ihtiyaçları karşılamayı insan onuruna yaraşır geçim koşullarını sağlayacak tutarın da gerisinde. Gerisi lükse kaçıyor.
Sadece yemek yiyip, kira ödeyip, şehir hastanesine gitmek için mi geldik dünyaya?
Türkiye’de doğanlar için artık bu böyle galiba!”