Nakdi sermaye veya parayla temsil edilen değerlerden oluşan sermaye dolayısıyla elde edilen faiz, kâr payı ve benzeri gelirleri Gelir Vergisi Kanunu menkul sermaye iradı olarak tanımlıyor.
Kanun bu tanımı yaptıktan sonra, tanım kapsamına giren gelirleri ayrıca saymış. En yaygın olanları şunlar:
- Mevduat Faizleri
- Repo gelirleri
- Devlet tahvili hazine bonolarından elde edilen faizler
- Alacak faizleri
- Şirketlerden alınan kâr payları
- Özel sektör tahvillerinden elde edilen faizler
- Bireysel emeklilik şirketleri tarafından yapılan ödemeler.
Başka menkul sermaye iratları da var ama makaleyi bunlarla sınırlı tutarak bu gelirlerin beyanıyla ilgili bir özet yapmaya çalışacağım.
Beyan edilmeyecek menkul sermaye iratları
Vergi sistemimiz kural olarak bütün gelirlerin yıllık beyannamede toplanmasını ve beyanını öngörüyor. Ancak uygulamada özellikle birçok menkul sermaye iradı için bu kural geçerli değil.
Menkul sermaye iratlarının çoğunda stopaj yoluyla alınan vergi nihai vergi haline dönüşüyor. Bu gelirler için beyanname verilmiyor. Başka gelirler için beyanname verilirse de bu gelirler beyannameye dahil edilmiyor.
Tutarına bakılmaksızın beyan edilmeyen menkul sermaye iratlarından bazıları şunlar:
- Yurt içi bankalardan elde edilen faizler
- Katılım bankalarınca ödenen kâr payları
- Repo gelirleri
- Bireysel emeklilik şirketleri tarafından yapılan ödemeler
- Şirketlerin kârlarını sermayelerine eklemeleri nedeniyle elde edilen kâr payları
- Devlet tahvili ve hazine bonosu faizleri