Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Le Pain
Süleyman Çokay
Köşe Yazarı
Süleyman Çokay
 

Öğretmen atamaları

On binlerce öğretmen adayının beklediği atama kontenjanları geçtiğimiz gün açıklandı. Kutsal mesleğimiz umarı m kaliteli öğretmenlerimiz ile hak ettiği yere ulaşır ve ülkemizin aydınlanmasına ciddi destek sağlar. Milli eğitim konusu ve öğretmenlik mesleği söz konusu olduğunda aklıma efsane bakanımız Hasan Ali Yücel gelir. Bugün oğlu Can Yücel’in babası için yazdığı bir şiiri ve anısını sizlerle paylaşmak istiyorum. Trende hiç tanımadığı, iyi giyimli ve çevresinden müthiş saygı gören bir adam bu iki çocukla ilgilenip soruyor; - Nereye gidiyorsunuz? - Konya'ya, okumaya. - Nerede okuyacaksınız? - Köy Enstitüsü'nde, İvriz'de... - Peki, o zaman, al bu kartı vali beye ver. Seni ve kardeşini okula yazdırır. Çocuk kartı alıyor ve teşekkür için bir türkü çığırıyor… Varınca, trenden inen çocuk, kardeşini bir handa bıraktıktan sonra Konya Valiliği'ne gidiyor, kartı gösteriyor. Bir telaş, bir telaş... Vali anında çocuğu kabul ediyor ve cebine harçlığını koyup İvriz Köy Enstitüsü'ne gönderiyor. Kartın sahibi: Milli Eğitim Bakanı Kartın sahibi Hasan Ali Yücel’dir. Dönemin Milli Eğitim Bakanı. Kartı götüren çocuk ise geleceğin yazarı, şairi, gazete sahibi Kemal Bayram Çukurkavaklı ve kardeşi Mehmet Şahin Çukurkavaklı’dır… Yıllar sonra, 1992’de, Antalya Gazipaşa'ya Fikret Otyam’ı ziyarete giden bir Ankaralı ressam, Otyam’ın albümünde şu nota rastlıyor; "Bu dünyada iki tane Ali'yi (Hasan Ali Yücel ve Sabahattin Ali’yi) en iyi anlatacak bir tane adam vardır, o da Kemal Bayram’dır" imza: Can Yücel Hayatta ben en çok babamı sevdim. Karaçalılar gibi yerden bitme bir çocuk Çarpık bacaklarıyla –ha düştü ha düşecek- Nasıl koşarsa ardından bir devin, O çapkın babamı ben öyle sevdim. Bilmezdi ki oturduğumuz semti, Geldi mi de gidici –hep hep acele işi!- Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi. Atlastan bakardım nereye gitti, Öyle öyle ezber ettim gurbeti. Sevinçten uçardım hasta oldum mu, Kırkı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul’a. Bir helâlaşmak ister elbet, diğ’mi oğluyla! Tifoyken başardım bu aşk oy’nunu, Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu. En son teftişine çıkana değin Koştururken ardından o uçmaktaki devin, Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için Açıldı nefesim, fikrim, canevim. Hayatta ben en çok babamı sevdim. CAN YÜCEL
Ekleme Tarihi: 26 Mart 2019 - Salı

Öğretmen atamaları

On binlerce öğretmen adayının beklediği atama kontenjanları geçtiğimiz gün açıklandı. Kutsal mesleğimiz umarı m kaliteli öğretmenlerimiz ile hak ettiği yere ulaşır ve ülkemizin aydınlanmasına ciddi destek sağlar.

Milli eğitim konusu ve öğretmenlik mesleği söz konusu olduğunda aklıma efsane bakanımız Hasan Ali Yücel gelir. Bugün oğlu Can Yücel’in babası için yazdığı bir şiiri ve anısını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Trende hiç tanımadığı, iyi giyimli ve çevresinden müthiş saygı gören bir adam bu iki çocukla ilgilenip soruyor;

- Nereye gidiyorsunuz?

- Konya'ya, okumaya.

- Nerede okuyacaksınız?

- Köy Enstitüsü'nde, İvriz'de...

- Peki, o zaman, al bu kartı vali beye ver. Seni ve kardeşini okula yazdırır.

Çocuk kartı alıyor ve teşekkür için bir türkü çığırıyor…

Varınca, trenden inen çocuk, kardeşini bir handa bıraktıktan sonra Konya Valiliği'ne gidiyor, kartı gösteriyor. Bir telaş, bir telaş...

Vali anında çocuğu kabul ediyor ve cebine harçlığını koyup İvriz Köy Enstitüsü'ne gönderiyor.

Kartın sahibi: Milli Eğitim Bakanı

Kartın sahibi Hasan Ali Yücel’dir. Dönemin Milli Eğitim Bakanı.

Kartı götüren çocuk ise geleceğin yazarı, şairi, gazete sahibi Kemal Bayram Çukurkavaklı ve kardeşi Mehmet Şahin Çukurkavaklı’dır…

Yıllar sonra, 1992’de, Antalya Gazipaşa'ya Fikret Otyam’ı ziyarete giden bir Ankaralı ressam, Otyam’ın albümünde şu nota rastlıyor;

"Bu dünyada iki tane Ali'yi (Hasan Ali Yücel ve Sabahattin Ali’yi) en iyi anlatacak bir tane adam vardır, o da Kemal Bayram’dır" imza: Can Yücel

Hayatta ben en çok babamı sevdim.

Karaçalılar gibi yerden bitme bir çocuk

Çarpık bacaklarıyla –ha düştü ha düşecek-

Nasıl koşarsa ardından bir devin,

O çapkın babamı ben öyle sevdim.

Bilmezdi ki oturduğumuz semti,

Geldi mi de gidici –hep hep acele işi!-

Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi.

Atlastan bakardım nereye gitti,

Öyle öyle ezber ettim gurbeti.

Sevinçten uçardım hasta oldum mu,

Kırkı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul’a.

Bir helâlaşmak ister elbet, diğ’mi oğluyla!

Tifoyken başardım bu aşk oy’nunu,

Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.

En son teftişine çıkana değin

Koştururken ardından o uçmaktaki devin,

Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için

Açıldı nefesim, fikrim, canevim.

Hayatta ben en çok babamı sevdim.

CAN YÜCEL

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.