İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor. Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için..
İnsan hayatı her ne kadar çok uzun gibi gözüksede hızlı akıp geçen bu yaşama aynı şekilde hızlı cevap verebilmeliyiz.
Zamanı iyi kullanıp düşünceleri hayata geçirmek için neler yapılabilir? Söylenmeye devam mı etmeliyiz, nasıl bir yol izlemeliyiz?
Fransız yazar Jean de Bruyere’nin şu sözündeki gibi: “Zamanlarını en kötü şekilde kullananlar, zamanın kısalığından en çok şikâyet edenlerdir.”
Bu güzel sözde gösteriyor ki hayatımıza bir planlama gerekli.
Zamanımızın ancak yüzde 60'ına hükmedebiliyoruz. Her an önümüze çıkabilecek beklenmedik görevler, önemsiz olsalar bile aciliyet kazanmış işler ve sosyal etkinlikler için belli bir zamanı ayırmamız gerekmektedir. Zamanımızın yüzde 40'lık bir kısmını bu türden, kontrolümüz dışındaki işlere ayırmak zorundayız. Zaman yönetimi yüzde 60'lık bölümü daha etkili kullanma yönündeki çabaları ifade eder. Bu oranı yüzde 100'e çıkarmak mümkün değildir.
80:20 ilkesi unutulmamalıdır. Bu ilke, zamanımızın yüzde 20'si ile işlerimizin yüzde 80'ini, zamanımızın kalan yüzde 80'i ile işlerimizin yüzde 20'sini gerçekleştirmekte olduğumuzu ifade eder.
Zamanın nerelere harcandığı belirlenmelidir. Bir ay süreyle her gün, yarım saatte bir yapılmış olan tüm işleri kaydedin. Bu zamanınızın nasıl harcandığı konusunda önemli ipuçları verecektir.
Kontrolünüz altındaki yüzde 60'lık zaman dilimini planlayın. Planlamayı mümkünse yıllık, aylık, haftalık ve günlük olarak ama mutlaka yazılı olarak yapın.
Ve son olarak verdiğimiz kararların arkasında olmak önemlidir. Asla vazgeçmeyin