Bir zamanlar Uğur Dündar’ın da içinde bulunduğu bir güruh, hijyen adı altında yumurtadan tavuğa, sütten peynire kadar her türlü doğal üretime karşı koyarak, tüketimi tamamen fabrikasyona yönlendirmek için çalışmışlar, bunda da başarılı olmuşlar, özellikle açık sütü “kaka” ilan etmişler, adeta açık süt içenlerin hasta olacağı gibi bir imaj yaratmak için ellerinden geleni yapmışlardı.
Bu ülkede yaşayan insanların büyük çoğunluğu açık süt içerek büyüdü. Bugüne kadar açık sütten ölen duymadık. Ama, hijyen kurallarına uygun olarak üretildiği iddia edilen o kapalı sütleri içerek zehirlenen çok insan oldu. Özellikle okullarda öğrenciler. Televizyonlarda duyduk, gördük. Şimdi insanlar organik diye köy tavuğu ve yumurtası ile açık süt arıyor.
Şimdi de bir incir tartışması başladı. İyi sıhhatte olsun, ülkemizin önde gelen dolandırılmış profesörlerinden Canan Karatay hocamız, Nazilli’de yaptığı bir açıklamada, “İncirin fazlası öldürebilir” demiş. Çok merak ettiğim bir konu. Aslında bunu ev sahibi olarak Haluk Başkanımın da sorması lazımdı ama o ev sahibi nezaketiyle sormadıysa ben sormuş olayım. Acaba ölmek için ne kadar incir yemek lazım? İncir bundan sonra intihar aracı olarak kullanılır mı? Dünyanın en önemli şifa kaynağı bal, ne kadar yenirse faydalıdır. Vücudun olmazsa olmazı su, ne kadar içilirse insanı öldürür.
Canan Hoca gündemden uzaklaşmaya başladı herhalde. Gündemde kalabilmek için yeni bir tartışma başlatmak istedi. Bunun için de inciri seçti. AYTO Başkanı Hakan Ülken’in de dediği gibi, hakikaten incirden elinizi ayağınızı çekin! Ayıptır ya.