1915 olaylarını “soykırım” olarak niteleyen tasarı Almanya Parlamentosu’nda kabul edildi. Alman Federal Meclisi'nde “Ermeni soykırımı tasarısı” bir ret ve bir çekimser oyla kabul edildi. Daha öncede 29 ülke parlamentosu benzer yasaları geçirdi.
Bunlar içinde dikkat çeken ,Suriye,Filistin,ve Sudi Arabistan
100 yıldır gündeme Getirmeyen Almanya 101 yıl sonra 1915 ermeni tehcirini soykırım olarak parlamentosuna getirdi. Teklifi verende Türk kökenli olduğu söylenen Cem Özdemir, destekleyip oy veren 11 tane Türk kökenli olduğu iddia edilen kişiler.
Tasarısının oylamasında tek ret oy Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Milletvekili Bettina Kudla'dan gelirken, tek çekimser oy da yine CDU milletvekili Oliver Wittke'dan geldi.
Bettina Kudla,” başka ülkelere ilişkin tarihi değerlendirmelerde bulunmanın Alman meclisinin görevi olmadığını” belirtti
Almanya’nın ‘Ermeni soykırımını tanıdığı oylamada tek çekimser oyu kullanan Alman vekil Oliver Wittke, “tasarı nedeniyle Türkiye kökenli vekillerin baskı gördüğünü belirtirken, Türkiye’nin tepkisinin çok sert olmadığını görünce ‘Rahatladığı’nı “söyledi.
Bunlar hakkında AKP yetkilileri hakaret yağdırdılar, Adalet bakanı Bozdağ ” 'kanı bozuklar, sütü bozuklar' dedi.
Tayyip'in Almanya’ya esip gürlemesine bakmayın. Gecen gün Taksim'in göbeğinde sözde soykırımı savunan bir etkinlik yapıldı. Üstelik Almanya’nın resmi desteğiyle... Hatırlayın... AKP iktidarından önce bu tür etkinlikler yapılamazdı. Adamlar hem Ermeniciliği serbest bıraktılar, beslediler, büyüdüler; hem de kalkmış şimdi Almanya’ya sözüm ona tepki veriyorlar.
AKP döneminde Ermeniler’den “özür dileme” kampanyası başlatan, Ermenici, sözde aydın ihanet çetesinin elebaşları ;Baskın Oran, Ali Bayramoğlu, Ahmet İnsel ve Cengiz Aktar.
Bu saldırıların merkezi ise emperyalizm tarafından kuruluyor. Kapsamlı bir planın ürünü ve Türk Milletinin milli bilincinin önce törpülenmesini, ardından da tamamen ortadan kaldırılmasını hedefliyor.
Özellikle AKP iktidarı ve ona bağlı görev yapan yandaş aydınlar bu planın ideolojik-pratik uygulayıcıları oldular. Kendilerini İkinci Cumhuriyetçi, liberal, “solcu” gibi farklı şekillerde tanımlayarak yola çıkan bu kesimlerin ortak özelliği ise emperyalizmin ve AKP’nin sözünden çıkmamaları oldu
Türkiye’nin, Ermenistan’la herhangi bir diplomatik ilişkisi bulunmuyordu. Bunun yanısıra Türkiye Ermenistan’la sınırlarını açmıyor ve bu yayılmacı, faşist devlete karşı bir tecrit politikası izliyordu.
Bu tecritte açılan ilk gedik bilindiği gibi bizzat Abdullah Gül’ün eseri oldu. Gül’ün maç izleme bahanesiyle Ermenistan’a gitmesi, Türk devletinin yıllardır uyguladığı temel Ermenistan politikasının bir kalemde, fiilen geçersiz kılınması anlamına gelmişti.
AKP iktidarına kadar Türkiye, “sözde soykırım” ifadesini kullanıyordu. Erdoğan, hem de Fransa’da bunu soran bir gazeteciye, “sözde desek ne olur, demesek ne olur”
AKP iktidarı dönemindeki “Ermeni açılımı” başlattılar ,gizli açık görüşmeler yaptılar.
Ermenistan Devlet Başkanı Sarkisyan Türkiye-Ermenistan maçı için Bursa’ya geldiğinde “İki devlet, bir millet” olduğumuz Azerbaycan’ın bayrakları çöpe atıldı.
AKP tarafından güdülen dış politikayla, Ermenistan’a yeşil ışık yakmıştır ve dolaylı olarak denmiştir ki; ‘Yapabileceğini yap, biz sana hiçbir şey yapmayacağız’...
Bu konuda Türkiye'den, Türkiye'de İslamcılık yapanlardan, radikal İslamcılardan, İslam dünyasından hiç ses çıktı mı, çıkıyor mu?..
Atatürk döneminde iddialar çok başımızı ağrıtır. Ancak iddialar Atatürk döneminde uluslararası düzlemde karşımıza hiç getirilmez. Neden; Atatürk’ün dik duruşunda ve iddialara sert bir şekilde karşılık vermesinde gizli.
Atatürk’ün başı diktir. Alnı açıktır. Korkmadan gerçekleri ortaya koymaktadır. Batının katliamcı yüzünü de ortaya koyarak Türk Milletini savunmaktan çekinmemektedir.
Görüldüğü üzere Türkiye’de herhangi bir soruna çözüm bulmak aslında çok basit. Mustafa Kemal tavrı almak yetiyor. Yani “Atatürk gibi düşünmek”