AKP tek başına iktidara geldi. Ama hala muhalefet partisi lideri gibi konuşuyorlar halka şikâyetlerde bulunuyorlar. Oysa kendileri iktidarda hem de 13 yıldır diyorlar ki; terör var, her gün asker ve polisler şehit oluyor, ekonomi zor durumda, Rusya ile kriz var, turizm can çekişiyor. İktidarda olanın yani yönetenlerin şikâyet etme lüksü olabilir mi? yönetici gereğini yapar. Karar veren ve gereğini yapmayanlar Ülkeyi kötü hatta çok kötü yönetenlerdir. Sanki her yer güllük gülistanlık, Davutoğlu; özellikle belediye başkanlarına çok sert çıkmış…“Eşini, işini ve evini değiştirenlere şüpheyle bakarım” diyor. Önce AKP’li, Milletvekili, Bakan, Bürokratları, Yöneticileri, Belediye başkanlarını incelemeye almakla işe başlayabilir. 7 Haziran 2015 tarihinden yılsonuna kadar 123 asker, 91 polis, 4 korucu olmak üzere 218 güvenlik görevlisi şehit edildi. Ocak ayının ilk 20 gününde 10 asker, 13 polis, 1 korucu olmak üzere 24 şehit verildi. Bu sayı her gün artıyor. Hayatını kaybeden vatandaş sayısını ise bilen yok. Şehitlerin cenaze törenlerinin ardından yurttaşlar “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye bağırıyor. AKP hükümeti döneminde yasalardan “şehit” ve “gazi” sözcüklerini bile çıkardılar. Bugün şehitler için yasalarda “vazife ölümü”, gaziler için “vazife malulü” sözcükleri var. Yani şehit, gazi yok. Cumhurbaşkanı; Muhtarları topluyor onlara konuşuyor, Kaymakamları topluyor onlara konuşuyor. Talimatlar veriyor, Erdoğan kaymakamlara, "Mevzuat şöyledir, böyledir. Yeri geldiği zaman koyun mevzuatı bir tarafa, siz zihinsel inkılabınızı devreye sokun" diye seslendi. Oysa vatandaşın o kadar çok sorunu var ki? Elektriğe zam, ekmeğe zam, iğneden ipliğe her şeye zam yaptılar yetmedi, Bu millet doğalgaz, elektrik, su parası ödüyor, kira veriyor, ayın sonunu getiremiyor. Hastaneye gidiyor, ilacını alamıyor. Hastanelerde hastalar üst üste, Bir yandan da şehitler geliyor, ilçelerdeki terörden insanlar başka yerlere kaçıyor. Türkiye’de PKK, Suriye’de IŞİD ve PYD başımızın belası! Türkiye’nin başına terör, sığınmacılar, komşularıyla berbat ettikleri ilişkiler, hayat pahalılığı, yüksek enflasyon gibi dertler çökmüş, vatandaş nefes alamaz haldeyken, Meğerse bizim asıl derdimiz neymiş? Başkanlık Başkanlık gelirse, terör bitecek mi? İşsizlik sıfırlanacak mı? Komşularımızla sorunlarımız çözülecek mi? Enflasyon düşecek mi? Maaşlar insanca yaşayacak hale gelecek mi? Daha yüzlerce soru sora biliriz. Tayyip Erdoğan “Başkanlık sistemini dışlayan anayasa sakat kalır” diyerek, gerçek amacına dönüştürdü ve şöyle ifade etti: “Parlamenter sistem miadını doldurmuştur… Hem seçilmiş başbakan, hem seçilmiş cumhurbaşkanıyla bu sistemin yürümesi fevkalade güç-tür.” Tayyip Erdoğan zaten sistemin fiilen değiştiğini bunun yasal zemine oturtulması ge-rektiğini daha söylemişti. Yeni anayasa, Sistem, Başkanlık mı, Yarı başkanlık mı, belli değil, Ama “Başkan” belli Yeni anayasa yapmak için parti temsilcileriyle komisyon kuruluyor, gündem Başkanlık! Yeni anayasa başkanlığa göre yapılacak! Yani dert, yeni anayasa filan değil Başkanlık. Görülen o ki, kendini fes etmeye hazır bir meclis, sesini çıkarmayan hükümet, esamisi okunmayan bir muhalefet. CHP; komisyona gidip oturdu, şimdiye kadarki anayasa ve yasalardaki değişikliklerde hep AKP ne derse o olmamış gibi… MHP; kendi derdine düşmüş HDP; Eyalet sistemi, özerklik, verilirse, Türklük anayasadan çıkarılırsa Yeni anayasaya evet diyeceği düşünmek yanlış olmasa gerek Hal böyle olunca herkes vicdanının sesine kulak vermeli! Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyeti korumak ve kollamak vatandaşlarımıza düşmektedir.