Atatürk 1935 yılında CHP'nin Dördüncü Büyük Kurultayı'nı açış konuşmasında Türk Devrimi'ni şöyle tanımlamıştı:
"Uçurum kenarında yıkık bir ülke. Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar. Yıllarca süren savaş, ondan sonra, içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız devrimler. İşte Türk genel devriminin bir kısa özeti."
Dünyanın öbür ucunda önemli bir devrim gerçekleştiren Sosyalist Lider Fidel Castro;
"Devrimci Atatürk bizim esin kaynağımızdır. Kendinize başka önder aramayın" diyerek Atatürk'ün devrimciliğini vurgulamıştır.
Mustafa Kemal Atatürk, devrimci kişiliğini daha okul yıllarında göstermiş, görev aldığı cephelerde adeta askeri devrim yaratarak kendisinden güçlü düşmanlara karşı inanılmaz başarılar kazanmıştır.
Tarihin akışını değiştiren Çanakkale savaşları sırasında fırsat buldukça kitap okuyan Atatürk'ün okuduğu kitaplar arasında Avrupa Milletlerinin ruh yapısı ile ilgili kitaplar bile vardı. Düşmanlarının ruh yapılarına göre psikolojik taktik geliştirip, savaşın kazanılmasında her faktörün önemli olduğunu dost düşman herkese göstermiş oldu.
Kuruluş Savaşı öncesinde Samsun'a gidişi, Anadolu'nun değişik yerlerinde kongreler düzenlemesi, bu kongrelerde karşı fikirlere akıl almaz söylemlerle galip gelmesi ve kısa süre içinde Ankara'da Meclisi açması. Mecliste kozmopolit üyeleri ikna etmesi, kurtuluşa giden yolda gerekli düzenlemeleri yapması, onun devrimciliğinin en büyük göstergesiydi. Kendisinin bizzat gitmediği cephelerde bile etkisinin hissedilmesi, Büyük Taarruz esnasında göstermiş olduğu üstün başarı onun dehasının ürünüydü.
Savaş sonrası tam bağımsız Türkiye için verdiği mücadele, şimdiye kadar görülmemiş düzeyde idi. Hasta ve yıkılmış bir imparatorluktan genç bir cumhuriyet yaratmak, yazıdan hukuka kadar onlarca devrim gerçekleştirmek ve yıkılmış bir ülkeyi ayağa kaldırmak gerçekten devrimci bir liderin yapabileceği işti.
Atatürk'ün devrimleri sayesinde bugün Türk toplumu medeni bir seviyede bulunuyor.
Ancak, Atatürk’ten sonraki siyasi arenada başta Amerika olmak üzere, emperyalist ülkelerin sinsi çalışmaları ile karşı devrimcilik ağır ağır yükseldi.
Atatürk’ü, onun devrimciliğini anlamak için bir ömür yetmez. Onun aramızdan ayrılmasından sonra emperyalizmin tarafından başlayan karşı devrimi, içerideki işbirlikçileri ve satılmış vatan hainleri destekledi.
Osmanlı'nın son dönemlerinde Türk olmak neredeyse utanılacak bir durum iken, Atatürk ile birlikte Türk olmak övünç kaynağı haline geldi. Anadolu topraklarında yaşayan herkesi bu ülkenin has evladı kabul eden Atatürk'ten sonra adım adım benliğimiz kaybettirilmeye çalışıldı. Atatürk devrimleri ile elde edilen kazanımlar yavaş yavaş aşındırıldı. Örneğin, kırsalda yaşayan halkın kalkındırılması için örnek uygulama olan Köy Enstitüleri kısa sürede Amerika tarafından kapattırıldı.
Bugün karşı devrim harekâtı artarak devam ediyor. Atatürk olmasaydı başka bir ülkenin bayrağı altında yaşayacak olan, çoğu Hristiyan olacak olan kişiler karşı devrime destek veriyor. Atatürk devrimleri ile hayata geçen "Laiklik" ilkesine Suudi Arabistan bile uygulamaya geçtiğini göremeyen, kafaları çalışmayan bir kesim hala "Laiklik" karşıtı çabaların içinde yer alıyor.
Ayrıca, şu anda tıkır tıkır işleyen BOP projesi bile karşı devrimin en önemli parçalarından biri. Kadim Türk toplumunu Ümmet durumuna sokup, mezhep çatışmaları ile bölmeye çalışan BOP devam ettiği sürece, ülkemizin iç ve dış güvenliği giderek tehlike altına giriyor. Bunu ülkemizi mülteci olarak işgal eden milyonlarca insandan anlayabilirsiniz.
Ülkede eğitim, sağlık, hukuk ve daha birçok alanında karşı devrimciler yüzünden giderek kötüye gidiyoruz. Eğitim demişken, Atatürk döneminde Türkiye’nin her yönden gelişmesi için çok sayıda Türk gencinin o yıllarda çekilen yokluğa rağmen eğitim görmeleri amacıyla yurtdışına gönderildiğini hatırlatmak yerinde olacaktır. Şimdilerde ise ülkemizde yetişen gençler umutlarını yitirdikleri için yurt dışına gitmektedir. Atatürk döneminde eğitim için yurtdışına giden o gençlerin tamamı Türkiye’ye geri geldi. Ülkenin gelişmesine katkı verdi. Bugün ise yanlış politikalar yüzünden geleceği konusunda umudunu yitiren Türk gençleri başka ülkelere gidiyor veya gitmek istiyor.
Her ne olursa olsun, hangi emperyalist veya siyonist devlet karşı devrimi desteklerse desteklesin, Mustafa Kemal'in temellerini attığı Türkiye Cumhuriyeti'nde güçlü şekilde varlığını sürdüren Atatürk gençliği buna izin vermeyecektir. Atatürk'ün çizdiği ve gösterdiği yol hepimizin gideceği tek doğru yoldur. Karşı devrim için çırpınanlar çırpındıkları ile kalacaktır. Atatürk dün olduğu gibi bugünde Türkiye Cumhuriyeti'nin temel taşıdır.
"Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet'e sahip çıkmak, Çanakkale'yi, Kurtuluş Savaşı'nı kazanan ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir." (Mustafa Kemal Atatürk)