Mitolojiye göre Tanrı Zeus, Attika (Atina) şehri için bir yarışma düzenler. Kente en değerli armağanı verecek olan, Attika’nın sonsuza dek koruyucusu olacaktır. Yarışmaya deniz tanrısı Poseidon ile Zeus’un kızı tanrıça Athena katılır. Yarışmanın hakemiyse Attika kralı Erektheus’tur. Poseidon kente armağan olarak denizden bir at çıkarır. Bu, ağır yükleri taşıyabilecek ve savaşlarda yararlılık gösterecek güçlü, kuvvetli bir attır. Athena ise topraktan çıkardığı “zeytin ağacı”nı armağan eder. Hakem Erektheus, yarışmayı Athena’nın kazandığını açıklar. Böylece Athena sonradan adını alan şehrin koruyucu tanrıçası olur. Mitolojinin sembolize ettiği şey oldukça nettir: At, savaşı ve göçebeliği temsil eder. “Zeytin ağacı ise yerleşikliği ve uygarlığı”
Zeytinle ilgili bulgulardan biri, Santorini adasındaki arkeolojik çalışmalara 39 bin yıl öncesine tarihlenen zeytin yaprağı fosillerine dayanıyor. Yine Kuzey Afrika’da M.Ö. 12 binlere uzanan zeytin ağacı bulguları mevcut. Eldeki bulgulardan hareketle ilk zeytinyağının M.Ö. 6000-4500 yılları arasında Filistin’de, yine M.Ö. 4 binlerde amfora bulgularından hareketle Girit uygarlığında üretildiği anlaşılıyor.
Geçen Pazar günü (23.02.2020) Ege’nin her yeri gibi güzel olan Aydın’ın üç köyünün ( Beyköy-Kuyucular-Ovaköy) 11.sini düzenledikleri Zeytin Hasat sonu Şenliği’ndeydim. Bu yılki şenlik, biraz buruk bir havada, yine tarım arazilerinin ve yaşam alanlarının içine kurulmak istenen bir jeotermik santralin gölgesinde geçiyordu. Buna rağmen içlerindeki umudu gözlerindeki pırıltılardan görebiliyordunuz. Koçak çayının kıyısına kurulmuş direniş çadırında keşkek ve aşure kazanları kaynıyor, Ege’nin türküleri eşliğinde çocuklar, geleceklerine sahip çıkan anne- babalarının gözetiminde zeybek oyunu oynuyorlardı. Görülesi bir imeceydi. Sonraki yıl Aydın Efeler Belediyesi’nin Zeytin Hasat sonu İmecesine sahip çıkarak bölgenin bu tarımsal ürününün kent bazında bir şenlikle kutlanmasının halkımıza daha yüksek inanç ve umut aşılayacağını, ayrıca kırsal turizm açısından da katkı vereceğini düşünüyorum.
Hasat sonu şenliği, o yılın toprak verimliliği, hastalığın vurmaması, elde edilen ürünün bereketiyle bereketli geçen hasadın kutlanması etkinliğidir. Aynı zamanda bu şenlikler, bölgenin sahip olduğu tarımsal değerleri, zenginliği ifade eder. Bir diğer mesaj ise, geçim kaynaklarını ifade etmesidir. Aydın’ın bereketli topraklara sahip bir tarım bölgesi olduğunu biliyoruz. Pekiyi neden bir yanlışı yapmakta ısrar ediyoruz? Neden insanların geçim kaynaklarını ortadan kaldırmaya çalışıyoruz? Neden yaşam alanlarını işgal ederek yaşanmaz hale getiriyoruz? Kadim meyve zeytini neden yok etmeye çalışıyoruz?
Aydın, yeraltı kaynakları sorumsuzca sömürülmeden bu zulüm sona ermelidir. Doğal varlıkların korunması bu ülkede yaşayan herkesin sorumluluğundadır. En başta bu ülkeyi, bu şehri yönetenler ve bizzat yatırım yapanlar bu özeni göstermeli, yasal, sıhhi önlemleri almalı, iş yaptıkları çevreye ve halkına hak ettikleri saygıyı göstermelidirler.
Zeytin, yerleşik toplumun ve uygarlığın temsilcisidir. Antik dönemin göçebe savaş atları bu topraklardan göçüp gittiklerinde geriye bıraktıkları şey, yok edilmiş bir kent olmamalıdır.