Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Le Pain
Gönül Dereli
Köşe Yazarı
Gönül Dereli
 

Zincirleri kıralım

               Bir gün bir kasabaya devasa bir sirk gelmiş. Küçük çocuk daha önce hiç sirk görmemiş. Ailesiyle birlikte sirke gitmiş. Çocuk sirkte gördüklerine hayran kalmış. Trapez sanatçılarına, hayvan gösterilerine, palyaçolara bayılmış. Aslan, zebra, fil, palyaçolar hepsi farklı gösteriler sergilemiş. Çocuk o kadar çok büyülenmiş ki gösteri sonunda sanatçıları ve hayvanları görmek için arka tarafa gitmiş. Bütün hayvanların kafeste olduğunu sadece filin bir ayağının kazığa zincirle bağlanmış olduğunu görmüş, fil hiç kıpırdamadan duruyormuş. Çocuk ailesine filin bir ayağının neden zincirle kazığa bağlı olduğunu sormuş. Ailesi filin kaçmaması için diye cevap vermiş. Bu cevap çocuğa çok saçma gelmiş çünkü koskoca fili bir zincirin, kazığın durdurması mümkün değil istese kaçar diye düşünmüş. Evetkoskoca fili küçücük, zincirin durdurması imkansız. Fakat küçükken ayağına bağlanan zincirin ve her kurtulmaya çalıştığında başarısızlıkla sonuçlanan çabanın filin pes edip kendini kazığa mahkum etmesini sağlamış Bizimde aynı fil gibi çevremizde ki kişiler olaylar bizi geçmişimize, olumsuzluklara, çaresizliklere mahkum ediyor. Bu günümüzü yaşayamıyoruz, geçmişe takılıp kalıyoruz. Ailemizle, eşimizle, çevremizle yaşadığımız sorunları tekrar, tekrar kafamızda yaşıyoruz. Olayları, söylenenleri aklımızdan hiç çıkartmadan daha yeni yaşamış, olmuş gibi düşünüp, sinirlenip, üzülüp aynı döngüde yaşıyoruz. Kendimiz için değil eşimiz, çocuklarımız, ailemiz, çevremiz için yaşıyoruz. Eşim, ailem, çevrem ne der korkusuyla, yalnızlığıyla yaşıyoruz. Bu kadın, erkek hepimiz için aynı. Hepimiz zincire bağlıyız. İstesekte kopartamıyoruz, kopartmamıza izin vermiyorlar. Çünkü bu zincir bizlere de küçükken vuruldu Ben olamıyoruz. Aile ve toplum baskısı hep engel. Bu benim, ben bunu istiyorum diyemiyoruz. Bizler bizden öncekilere göre biraz daha şanslıyız, biraz daha rahatız. İnşallah bizden sonra ki nesiller ben demeyi, ben olmayı öğrenir. Ben demek, ben olmak terbiyesiz, saygısız olmak değil kim olduğunu, ne istediğini bilmektir. İnsanlar özgürce istediklerini, düşüncelerini paylaşabilse eminim her şey daha güzel ve herkes birbirine daha saygılı olur. Fil gibi büyümüş, ne kadar çok güçlü olduğumuzun farkında değiliz. Geçmişte ki imkansızlıklarımız bu gün mümkün olan gerçeklikten daha güçlü Geçmişte ki yaşadığımız olumsuzluklar bu günkü yaşayacağımız güzellikleri kaçırmamıza sebep oluyor. Sınırlarımızı da kendimiz koyuyoruz, şartları da. Özgürüz sanıyoruz, fakat geçmişin esareti altında yaşıyoruz. Kendimizi küçümsemeyelim, hafife almayalım, biz çok güçlüyüz ne istersek başarabilir, yapabiliriz. Tek yapmamız gereken kendimize inanmak, pes etmemek o zaman bizi hiçbir zincir tutamaz…
Ekleme Tarihi: 22 Haziran 2020 - Pazartesi

Zincirleri kıralım

              

Bir gün bir kasabaya devasa bir sirk gelmiş.

Küçük çocuk daha önce hiç sirk görmemiş.

Ailesiyle birlikte sirke gitmiş.

Çocuk sirkte gördüklerine hayran kalmış.

Trapez sanatçılarına, hayvan gösterilerine, palyaçolara bayılmış.

Aslan, zebra, fil, palyaçolar hepsi farklı gösteriler sergilemiş.

Çocuk o kadar çok büyülenmiş ki gösteri sonunda sanatçıları ve hayvanları görmek için arka tarafa gitmiş.

Bütün hayvanların kafeste olduğunu sadece filin bir ayağının kazığa zincirle bağlanmış olduğunu görmüş, fil hiç kıpırdamadan duruyormuş.

Çocuk ailesine filin bir ayağının neden zincirle kazığa bağlı olduğunu sormuş.

Ailesi filin kaçmaması için diye cevap vermiş.

Bu cevap çocuğa çok saçma gelmiş çünkü koskoca fili bir zincirin, kazığın durdurması mümkün değil istese kaçar diye düşünmüş.

Evetkoskoca fili küçücük, zincirin durdurması imkansız.

Fakat küçükken ayağına bağlanan zincirin ve her kurtulmaya çalıştığında başarısızlıkla sonuçlanan çabanın filin pes edip kendini kazığa mahkum etmesini sağlamış

Bizimde aynı fil gibi çevremizde ki kişiler olaylar bizi geçmişimize, olumsuzluklara, çaresizliklere mahkum ediyor.

Bu günümüzü yaşayamıyoruz, geçmişe takılıp kalıyoruz.

Ailemizle, eşimizle, çevremizle yaşadığımız sorunları tekrar, tekrar kafamızda yaşıyoruz.

Olayları, söylenenleri aklımızdan hiç çıkartmadan daha yeni yaşamış, olmuş gibi düşünüp, sinirlenip, üzülüp aynı döngüde yaşıyoruz.

Kendimiz için değil eşimiz, çocuklarımız, ailemiz, çevremiz için yaşıyoruz.

Eşim, ailem, çevrem ne der korkusuyla, yalnızlığıyla yaşıyoruz.

Bu kadın, erkek hepimiz için aynı.

Hepimiz zincire bağlıyız.

İstesekte kopartamıyoruz, kopartmamıza izin vermiyorlar.

Çünkü bu zincir bizlere de küçükken vuruldu

Ben olamıyoruz.

Aile ve toplum baskısı hep engel.

Bu benim, ben bunu istiyorum diyemiyoruz.

Bizler bizden öncekilere göre biraz daha şanslıyız, biraz daha rahatız.

İnşallah bizden sonra ki nesiller ben demeyi, ben olmayı öğrenir.

Ben demek, ben olmak terbiyesiz, saygısız olmak değil kim olduğunu, ne istediğini bilmektir.

İnsanlar özgürce istediklerini, düşüncelerini paylaşabilse eminim her şey daha güzel ve herkes birbirine daha saygılı olur.

Fil gibi büyümüş, ne kadar çok güçlü olduğumuzun farkında değiliz.

Geçmişte ki imkansızlıklarımız bu gün mümkün olan gerçeklikten daha güçlü

Geçmişte ki yaşadığımız olumsuzluklar bu günkü yaşayacağımız güzellikleri kaçırmamıza sebep oluyor.

Sınırlarımızı da kendimiz koyuyoruz, şartları da.

Özgürüz sanıyoruz, fakat geçmişin esareti altında yaşıyoruz.

Kendimizi küçümsemeyelim, hafife almayalım, biz çok güçlüyüz ne istersek başarabilir, yapabiliriz.

Tek yapmamız gereken kendimize inanmak, pes etmemek o zaman bizi hiçbir zincir tutamaz…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.