Salyangozlar kimimize göre evini sırtında taşıyan küçük sevimli hayvan, kimimize göre yapış, yapış iz bırakıp, bahçeye zarar veren yaratık, Fransızlar’a göre de akşam sofralarını süsleyen yenilebilen lezzet demektir.
Bir videoda dinledim salyangozu ve dikkatimi çekti merak ettim, araştırdım.
Salyangoz çift cinsiyetli bir yıl erkek, diğer bir yıl dişi oluyor.
Salyangoz her büyüme evresinde kendi kabuğuna çekilip oluşumunu sağlıyor.
Rabbim o kadar güzel yaratmış ki küçücük salyangoz kendi başının çaresini bakabiliyor, hiç yardımsız o küçücük kabuğunun için de dar alanda kıvrıla, kıvrıla gelişimini tamamlıyor, zamanı gelince değişimini yaşıyor.
Ama biz insanoğlu bazen o kadar güçlü olamayabiliyoruz, değişime ayak uyduramayabiliyoruz illaki yardım almamız gerekebiliyor.
Çevreme, etrafıma bakınca bazı kişilerin yardıma ihtiyacı olduğunu görebiliyorum, bunu çoğumuz görüyoruz ama görmemezlikten geliyoruz.
Bu aralar o kadar çok yaşam koçu türedi ki, hangi sayfaya, siteye baksam yaşam koçu ve eğitimleri var.
Bu kadar basit mi eğitimci olmak insan psikolojisiyle oynamak.
Git üç, beş saat eğitim, sertifika al sonra insanları kandırmaya başla.
İki gün eğitim almakla bilgili olunsaydı ortalıkta bu kadar mutsuz insan olmazdı.
Yalan yanlış insanların psikolojisiyle oynanmasın lütfen.
Yaşam koçları olsun ama gerçekten eğitimini almış insanlara yardımcı olabilecek kişiler olsun.
Bazen yaşadığımız mutsuz, olumsuz olaylar, kişiler bizi o kadar çok etkiliyor ki tek başımıza başa çıkmak zor olabiliyor bu gibi durumlarda gerçekten yardım almamız gerekebiliyor.
İşini bilen, gerçek eğitimini alan bir psikologa, psikiyatriye ve yaşam koçuna gitmek, yardım almak ayıp değil, yanlış değil.
Nedense bizim Türk toplumunda psikologa, psikiyatriye, yaşam koçuna gitmek yanlış direk deli damgasını vuruyorlar.
Oysa ki nasıl midemiz, kolumuz, bacağımız ağrıyıp doktora gidip tedavi oluyorsak düşünce ve ruh olarak ta tedaviye ihtiyacımız var.
Olaylara daha olumlu, anlayışlı bakmak, kendimize ve etrafımıza zarar vermeden yaşamımıza daim ettirmemiz gerek.
Düşüncelerimiz ve ruhumuz iyi olmazsa biz hiç iyi olamayız, kendimize ve çevremize hiçbir faydamız olmaz.
Kafa nere biz oraya oluruz, buda bizim ve çevremiz için yıpratıcı olur.
Yaşadığımız sorunları doğru kişilerle paylaşmaktan yardım almaktan korkmayalım, utanmayalım.
Hayat insanların ne dediğini, düşündüğünü uygulayacak kadar uzun değil.
Bakış açımız, düşüncemiz, ruhumuz ne kadar iyi olursa bizde bedenen daha sağlıklı oluruz.
Her şey kafada bitiyor.
Ne düşünürsek, hissedersek onu yaşıyoruz.
Salyangoz gibi güçlü ve değişime açık olalım eğer olamıyorsak sorunlarla mücadele etmeyi öğrenelim.
Kabuğumuza sıkışıp kalmayalım sürekli değişime ayak uyduralım, yeniliklere, güzelliklere açık olalım.
Biz güçlü varlıklarız her sorunun üstesinden gelebiliriz, yeter ki isteyelim.
Bu yazımı yazmaya başlamadan az önce merkez üstü Manisa Saruhan olan ve bizimde hissettiğimiz bir deprem oldu.
Eminim depremi hisseden çoğumuzun aklına bir anda bina altında mahsur kalmak ve ölüm korkusu geldi.
Şu anda yaşamış olduğumuz virüs pandemisi ve bu aralar Türkiye’nin çeşitli yerlerin de olan depremler ister, istemez psikolojimizi alt, üst etti.
Eğer kendimizi iyi hissetmiyorsak, iyi hissetmeyi başaramıyorsak lütfen kendimiz, sevenlerimiz, sevdiklerimiz için yardım alalım.
Hayat, yaşamak çok güzel, ömür çok kısa