Kazanmayı, oyundan daha fazla önemseyen insanlar, onun tadını çıkartamadıkları gibi iyi de oynayamazlar. Sportmen olmamaları (kurallara uymamaları) da çabasıdır. Olgunlaşmadan, pişmeden, emek vermeden hemen zengin, şöhretli ve önemli olmaya soyunanlar, tatlıyı yemekten önce yiyen insanlardır. Böyle insanlar, hayatın pek çok tadını öğrenmeden sofradan kalkanlara benzer... Eğer elinizdeki şey ile ne yapacağınızı bilemeyecek durumdaysanız, yapmaya ve yozlaşmaya çok yakınsınız demektir. Ölesiye seven, öldüresiye nefret edebilir. İtidal, aşırılıklara savrulmayı önler; sevgiyi korur, yıkıcı nefreti dizginler.
İyi haberciliğin temel ilkesi: Kimin söylediğine değil, ne söylediğine bakın. Haberin de haberciliğin de değer ölçüsü budur. Direnmek cesaret ister ama bu kalıcı değildir. Gerçek cesaret, değişmek ve değiştirmektir. Dünyadaki en güçlü şey düşüncedir. Çünkü var olanı değiştirir. Bir düşünce doğduktan sonra durdurulamaz. (Einstein’ın düşünsel mirasından) DEVLET, kar gözetmez, yarar gözetir; düzeni zorla değil adaletle kurar, görevlendirdikleri, işlerinde en iyi olanlardır; yarışmayı sadakatte değil mesleki ehliyette arar çünkü mesleğine saygısı olan kendisine ve topluma da saygılıdır; sorundan çok çözüm üretir. Seçtikleri sorumluların yaptıklarını tarihin yargısına veya ilahi adaletin terazisine havale eden toplumlar, onlardan hiçbir zaman hesap soramazlar. Bugünün hesabı, yarının defterinde tutulmaz.
Adamın biri “çok heyecanlı bir film oynuyor” diye bir arkadaşını sinemaya götürmüş. Cinayetle sonlanan film bitince itiraf etmiş: “Bu benim 14. seyredişim”. “Niye?” diye soran arkadaşını, “Belki bu sefer erkek kahraman sevgilisini öldürmez, bambaşka bir hayatları olurdu” diye yanıtlamış. Başarısızlık, bize daha iyisini yapmayı öğreten etkili bir öğretmendir. Kötü öğrenciler dövünür, iyileri ders çıkarır. Unutmamak gerekir ki bilim insanlarını savaşçılardan ayıran toplumlarda korkaklar düşünür, budalalar savaşçı olur (Thucydides). “Karakter suikastı” diye bir deyiş var. Eylemleri ve fikirleriyle yıpratılamayanların karalamalarla gözden düşürmesi demek. Suikast varsa suikastçı da var demektir. Sosyal ve siyasal ilişkilerin bozulduğu ortamlarda sayıları artar. Peki, işsiz kalan suikastçılar ne yapar?
Ortak bir gelecek öngörmeyenler birlikte bir hayat inşa edemezler. Yerli olmayı aşıp milli olamazlar. Milli olamayanlar, milletlerarası düzende de yerini bulamazlar. Her türlü yenilenme, ahlaki bir arınma olmalıdır. Ahlakı dışarda bırakan bir yapılanma, harçsız bir inşaata benzer. İlk sarsıntıda dağılır. Başarısızlık, bize daha iyisini yapmayı öğreten etkili bir öğretmendir. Kötü öğrenciler dövünür, iyileri ders çıkarır.
Sonuçları saydıkça sayıların artacağı bir seçim sistemi keşfedilmek üzere!...
Covidolsada Bahar Sonu Bahar oldu...