Çocukluğumda hatırlıyorum her evde yaşlı dede, nine olurdu.
Şimdi huzur evlerindeler.
Büyüğe sevgi, saygı vardı.
Evdeki büyük bir şey söylediği zaman doğruda olsa yanlışta olsa emirdi., dinlenilirdi.
Asla öf denmezdi.
Aile bağlarımız çok güçlüydü, toplum olarak sevgi, saygı, bolluk, bereket içindeydik.
Bayramlarda illaki büyüklerimizin yanına gider hep beraber bayramı kutlardık.
Şimdilerde bayram bizim için otellerde tatil anlamına gelmeye başladı.
18-24 Mart yaşlılar haftası olarak kutlanıyor, bence her gün yaşlılar günü, haftası.
Aklımızdan hiç çıkarmayalım bizlerde yarının yaşlılarıyız.
O yüzden kendimizi büyüklerimizin yerine koyup ona göre davranalım.
Biz büyüklerimize nasıl sevgi, saygı gösterirsek bizden sonraki nesilde bize öyle sevgi, saygı gösterir.
Her şey karşılıklı ve sırayla
Ne ekersek onu biçeriz.
Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Geçmişte çok güçlüyken, tüm gücüyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, geleceğe güvenle bakmaya hakkı yoktur.
Büyüklerimizin varlığı ailenin temel direği ve dirliğidir.
Toplumsal yaşamın temel kuralı karşılıklı sevgi ve saygıdır.
Yaşlılara sahip çıkmak, koruyup, ilgilenmek hepimizin vatandaşlık görevidir.
Günümüzün sabah ile başlayıp, öğle, ilkindi, akşam, gece olup sona erdiği gibi ömrümüzde bebeklik, çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık olarak sona eriyor.
Ömrümüzü, zamanımızı iyi değerlendirelim, sevgi, saygı içinde yaşayalım.
Yaşlılarımız her şeyden önce ve bizlerden daha fazla yaşadıkları için hayat tecrübeleri çoktur.
Onun için yaşlılarımızın hayat tecrübelerine ve görüşlerine saygı duyalım.
Bizlere anamızın duası, babamızın gölgesi yeter…