Evliliği kimimiz bir ömür mutlu hayat geçirmek gibi, kimimizde bulunduğumuz ortamdan kaçıp kurtulmak gibi görüyoruz.
En büyük hatayı burada yapıyoruz.
Evlilik kaçıp kurtulabileceğimiz bir yer değil, daha çok sorumluluk, özen, sevgi, saygı isteyen bağlılıktır.
En büyük sorun sorumluluk iki tarafın aileleriyle yaşamayı bilmek saygı göstermektir.
Eşler karşı tarafın ailesini sevmek zorunda değil ama saygı göstermek zorunda.
Gelin alan kızımız oldu, oğlan alan damadımızı oldu diyor, maalesef bu herkes için aynı değil.
Tabi ki kendi annemiz babamız gibi sevemeyiz, anne babada kendi evladı gibi sevemez.
Evladın ne yapsa hemen unutursun, ama gelin veya damat bir şey yapınca unutulmuyor, kayın valide, kayın peder yapınca da unutulmuyor, hemen soğukluk araya giriyor.
Kendi annemiz babamız gibi sevseydik, büyüklerde kendi evladı gibi sevseydi eşler arasında senin ailen benim ailem tartışması ve kırgınlıklar olmazdı.
Tabi ki istisnalar var herkes aynı olacak diye bir şey yok.
Çiftler önceden tanışıp anlaşıp evlenseler bile dört duvar çok farklı.
İmzalar atılıp dört duvar arasına girince her şey değişiyor.
Bir anda sorumluluk artıyor, geçim sıkıntısı başlıyor.
Okurken, sevgiliyken, aile parası yerken oh hazır ye, iç, gez, sevgi, aşk yaşa, her şey günlük, gülistanlık.
Sadece kıskançlık tripleri atılır başka sıkıntı yok.
Ne zaman ki düğün oldu gerçek yaşam başladı her şey bir anda değişiyor.
Hatta kimilerinde kız isteme evresinde sorunlar başlıyor.
Kız evi altın istiyor, oğlan evi eşya istiyor.
Sanki kız evi altınları kendi takacak, oğlan evi de eşyalara kendi kurulacak.
Soğukluk başlıyor ve arkası kesilmiyor.
Eşler ailelerinin hatalı olduğunu bilse de ailelerini toz kondurmamak için hemen savunmaya geçiyorlar, hop pa başlıyor çatışma senin ailen benim ailem.
İlk gece bile aile tartışması, sonra birbirlerine hakaretler, kırıcı sözler.
Nasıl olsa nikâh kıyıldı, düğün yapıldı, kimse bir yere gidemez, istediğimi yaparım, söylerim.
Hata üstüne üstüne gidiliyor…
Eşler birbirinden soğuyor, aileler düşman gibi görünüyor ve arayya soğukluk giriyor.
En büyük problem eşler arasında yatak soğukluğu.
Eşeler arasında yatak soğukluğu başladığı zaman evlilik sallantıya giriyor.
Bazı evlilikler bu tür sorunlardan dolayı devam etse bile görünüşte mutlu evlilik ama içerde yıkılmış evlilik oluyor.
Kimisi için çocuk, kimisi için maddiyat, kimisi içinde çevre faktörleri ağır basıyor ayrılma olmuyor.
Belli bir zamandan sonrada evlilik alışkanlığa dönüşüyor.
Eşler birbirine karşı sorumsuz, ilgisiz kalıyor.
Bütün bu sorunlar ilk başta yapılan hatalardan dolayı gelişiyor.
Bazıları ilgiyi mutluluğu dışarda aramaya başlıyor.
Mutluluk, ilgi asla dışarda aranmaz ve bulunmaz, bulduklarını sananlar çok, çok yanılırlar.
Başta ailelerin önemsiz gibi görünen hataları bir ömür boyu mutsuz evliliğe sebep oluyor maalesef.
Aslında hiçbir anne, baba evlatları evlenip ayrılsın kötü olsun istemez.
Aileleri çocuklarını kaybetme korkusu sarar ve bilinçsiz olarak genç çiftler kötü etkilenir hayatlar alt üst olur.
Mutsuz evlilikler olur.
Oğlumuzu, kızımızı özgür bırakalım eş, çift, biz olmayı öğrensinler.
Evlatlar her şekilde bizim canımız kanımız et tırnaktan asla ayrılmaz.
Evlilik fırtınalı bir denizse bekârlık da bulanık bir bataklıktır. T. L. Peacock