Almanya’nın saygın günlük gazetelerinden biri olan, ‘Rheinische Post’ gazetesi haberine göre; Almanya’da 2018 yılında 3275 kişi araba kazalarında hayatını kaybetmiş. Gazete bu verilerin 2017 yılında 3 daha az olduğunun altını çiziyor.
Kazalarda ölenlerden 445 kişinin bisiklet kullanırken öldüklerini yazıyor. Sebep ise diğer araç sürücülerin bisiklet sürücülerini dikkate almadıkları, ya arkadan, ya da geçerken mesafe tutmadıkları veya sağa dönerken bisiklet yoluna bakmadan ve normalinden daha hızlı virajları dönmeleri (normal 8-10 km) neticesi hayatlarını kaybettikleri bilgisi veriliyor.
Hatalı sollama dahil bisiklet yoluna park etmek vasıtası ile kazalara sebebiyet veren ve ‘SADECE’ bu sebepten hayatlarını kaybedenlerin çoğunluğunun çocuklardan oluştuğu verilen haberler arasında. Bütün bu verilere göre bu sayı 2017 yılında polis raporlu yaklaşık 1500 kazadan 382’si ölümle neticelenmiş... Bu sayı 2018’de 445’e yükselmiş. Ve şimdi Alman Ulaştırma Bakanı Andreas Scheuer(CSU-Sosyal Hıristiyan Birlik Partisi) yeni bir kanun tasarısı hazırlamış (Haber, Günlük Rheinische Post Gazetesi). Buna göre hala yürürlükte olan kanuna göre bisiklet yoluna park eden sürücülerden 15 - Euro yerine, gelecek aylardan itibaren yürürlüğe girecek olan kanunla 100 - Euro para cezası alınacak. İtfaiye ve kurtarma yollarına park edenler için ise bu ceza 320- Euro olacak.
Bisikletler de aynı otomobil sürücüleri gibi trafik, kanun ve kurallarına dikkat etmek mecburiyetindeler... doğrudur. Fakat otomobil sürücüleri de bisiklet sürücülerine saygılı ve dahası ‘dikkatli’ olmaları gerekir. Sollarken bir metreden az olmamak şartı ile mesafeli sollamalı, hatta bu mesafe çocuk sürücülerde daha fazla (en az 1,5 metre) olmak zorunda.
Bizde ki (Türkiye’deki) dudak uçuklatan kazaları göz önüne alacak olursak; biz Türkiye’de, biz Aydın’da ve biz Didim’de bisiklet yoluna, bisiklet kullananlara ve bisiklet kullanma kurallarına ne kadar uyuyoruz ve hangi ölçü de saygılıyız ve bu konu kimi ilgilendiriyor?
Bir gerçeği göz ardı etmeyelim... hatta hiç unutmayalım.
Hiç kimse kendisini oturduğu koltukta yapışıp kalacağını düşünmesin.
Son seçimler (İstanbul, Ankara, Adana gibi...) bunun en açık örneğidir. Çalıştığın, vatandaşa hizmet verdiğin, hakkını savunduğun sürece de seçilirsin...
Halk seni defalarca da yine seçer.
İşte Eskişehir, işte İzmir…
Didim’de de acilen bazı şeylerin düzene girmesi gerekiyor.
Eski ve yeni Başkan A. Deniz Atabay ve yeni yardımcıları;
Yusuf Deveci’yi Akyeniköy’den, Zeynel Şener’i Akbük’ten deneyimli ve başarılı idareciler olarak zaten tanıyoruz. Bir dönem İmar Müdürü vazifesi üstlenen Öznur Güzdoğdu hanımı ise halk daha tam tanımıyor... Ancak gördüğümüz kadarı ile girişken, iş becerisi olan, yapıcı bir kişiliğe sahip. O’nun da diğer başkanlar gibi başarılı olacağına kalpten inanıyoruz.
Son dönemde sıkıntılı olan ve bu durumun halkın gözünden kaçmadığı görülen bir soru var; ’’Belediyenin Kültür Bölümünde neler oluyor?...’’
Son iki yılda bu bölümde bazı değişimler oldu. Didim’de yaşayan, çalışan vergisini veren vatandaş haklı olarak bazı sorularına cevap istiyor, fakat bu sorulara karşılık alacak muhatap bulamıyor ve tersleniyorlarmış.
Soru (ve iddia) şu; Belediye Kültür Bölümünde; sadece takı-tasarımcılara yer göstermek, çocuk kreşine alınacak çocukların kime verileceğini belirlemek mi?...
Ve ‘ben istediğime cevap veririm, istemediğime vermem’ mantığında hareket mi var?
Ben her ikisinin de doğru olmadığını düşünüyorum. Olmamalı da…
HALK İSTER BÜYÜKŞEHİR YAPAR...
Bir konu daha... ‘Sarı Civciv’ler ve duraklar…
Didim, emekli turistler yanında, yaşlı ve engellilerin de yoğun olduğu bir kent.
Otobüs durakları pes dedirtiyor vallahi. Her-hangi bir otobüs hattına binin (Örneğin 251) ilk duraktan son durağa kadar gidip-gelerek durak aralarını Allah rızası için bir kontrol edin... Hatta ÖLÇÜN LÜFEN.
Böyle orantısız durak aralığı olamaz! Birisi 30 metre, (Çamlık Meryem Ana Durağı ve öncesi) diğeri yaklaşık bir kilometre aralıklı. (Altınkum ve sonrası CarfurSa durak arası) bu iki durak arasında bulunan -Pehlivanoğlu- durağı ‘emniyetli değil’ gerekçesi ile kaldırılmış. Emniyetli değilse ‘Emniyetli’ yapılamaz mı? Bu mesafe arsında hazır bir cep durak zaten var, sadece ufak bir değişim gerekiyor.
Bu uzak mesafeli duraklar arasında da onlarca yaşlı ve engelli vatandaş oturuyor. Yani seçmenler oturuyor(!).
Son söz: Yıllardır İstanbul Beylikdüzü Belediye Başkanlığı yapan Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu’nun;
Bütün bir gün, tekerlekli sandalyede oturduğunu, ‘engellilerin’ yaşadıkları sorunları ''kendisinin’’ de bizzat yaşamak istediğini, sorun ve zorluklara göre çözüm aradıklarını (ürettiklerini) biliyor muydunuz?...
Sloganımız, HALK İSTER, BÜYÜKŞEHİR YAPAR!.. olduğuna göre... Haydi, o zaman.
Ben ‘Yarası olan gocunur’ demiyor, ‘Yarası olan varsın gocunsun’ diyorum.
Saygılarımla…