Gözlerimi kapattım bugünkü ve eski Aydın’ı düşledim…
1969 yılı sonbaharında, Denizli’den Aydın’a yaptığım otobüs yolculuğu geldi aklıma…
O zamanlar yolculuğun 5-6 saat sürdüğü tek şeritli bir yol vardı.
Nazilli ilçesine girdiğimizde, yollarda insan hareketliliği göze çarpardı.
Sokaklarda, rengarenk kıyafetleri, gülen yüzleri ve ellerinde sefer taslarıyla gidecekleri yere ulaşmaya çalışan insanlar…
Otobüsümüzün Nazilli Garajı’ndan çıkışı ile durması bir olmuştu…
Çünkü tüm ihtişamı ile düdüğünü öttüre öttüre geçen, Sümerbank Basma Fabrikası işçilerini taşıyan Gıdı Gıdı treni yolu kapatmıştı. Yüzlerce insan trenin düdüğü eşliğinde el sallaya sallaya önümüzden geçerken, biz de onlara el sallayarak karşılık vermiştik…
Yolun açılmasıyla birlikte yolumuza tuğla ve kiremit fabrikalarının arasından geçerek devam ettik ve bir süre sonra yine yoğun bir insan hareketliliği gözümüze çarptı.
Tüten bacası, mağazası, top sahası, lojmanları ve sosyal alanları ile Aydın girişinde Aydın Tekstil fabrikası bizi karşıladı. Dörtyol’a geldiğimizde ise sadece iki yazıhane bulunan otobüs garajında otobüsten inmiştik…
Günümüze geldiğimizde birçok şey değişti ve gelişti…
Aydın artık her tarafı dükkânlar, mağazalar, alışveriş merkezleri, sosyal alanlar ve restoranlarla çevrili…
Çoğu mekân, esnaflarımızın kendi emek ve mücadeleleriyle işlettikleri, birçok kişiye istihdam sağladıkları, büyüklü küçüklü işletmeler…
Örnek vermek gerekirse benim ve ailemin severek gittiğimiz Kazım Usta, İpek Pide, Halil Abi Restoran, Dr. Şakir’in yeri, Değirmen Restoran, Ziyafet Kahvaltı ve Mangal Restoran, Metin Restoran gibi yerler birçok kişiye iş imkânı sağlamanın yanı sıra kaliteli hizmet verip, misafirlerinin gönlünü kazanıyor ve aklımızda yer ediyorlar.
Bu tarz işletmelerin daha verimli olması ve kurumsallaşmalarının önü açılması için devletimizce ve belediyelerimizce desteklenerek daha büyük iş sahalarının açılmasına vesile olunmalıdır…
Bu vesile ile Aydın’ımızın marka kent ve turizm kenti olmasının önü açılmalıdır.