Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Le Pain
Zehra Gül
Köşe Yazarı
Zehra Gül
 

Yarışlar Kenti Magnesia

               M.Ö 4. Yüzyılda kurulan kent,  Aydın’a 45 km uzaklıkta olup Gümüşdağı (Thorax) eteğinde,  Menderes Nehrinin bir kolu olan Gümüşçay (Lethaios) kenarında yer almaktadır. Antik kaynaklara göre Thessalia’dan gelen ve Anadolu’ya ilk gelen Helenler arasında sayılan Magnetler tarafından kurulmuştur. Magnetler, Leukippos adındaki efsanevi liderin öncülüğünde ve Apollon’un kehanetiyle bildirdiği şekilde Girit adası üzerinden Anadolu’ya gelirler. O zamanlarda körfez olan bugünkü Bafa Gölü ve Samsun Dağı yöresinden karaya çıkarlar ve sonradan Magnesia adını alacak olan Mandrolytia kentini ele geçirirler. Efes, Priene ve Tralleis gibi zengin kentlerin arasında kalmasından dolayı ticari ve stratejik olarak tercih edilen kent Persler, Büyük İskender, Seleukos ve Bergama Krallıkları hüküm sürmüşlerdir. Magnesia, Bergama Kralığının Roma himayesine geçmesinden sonra tam anlamıyla bir Roma kenti olmuş ve mimari yapısı da bugünden sonra değişmeye başlamıştır. Efes’ten sonra en büyük 2. Antik kent olduğu düşünülüyor Efesten sonra en büyük 2. Antik kent olduğu düşünülen kentin çevresini saran surların 1,5 kilometrelik bir alanı kapsadığı bilinmektedir. Surların küçük bir kısmı ayakta kalabilmiş iken ayağı kalkmayı bekleyen yüzlerce sütun vardır. Yerde dağılmış vaziyette bekleyen sütunlar için endişelenmeye gerek yok dostlar, Magnesia da çalışmalar devam etmektedir. Kentin baş tanrıçası Artemis’dir. Yapılan kazı çalışmaları sonucunda tapınağın önündeki altar ve agora arasında mermer döşemeli tören alanı ortaya çıkarılmıştır. Törene katılacak olan dernek ya da grupların duracakları yerleri belirten yer yazıtları, alanın iki yanını sınırlayan döşeme blokları üzerinde yer almaktadır. Kutsal alanda Artemis Sunağı, kurban alanı ve bir toplantı alanı yer almaktadır. Artemis kutsal alanından Propylon’a geçilmektedir. Propylon büyük bir kısmı ayağa kaldırılmıştır. Bu kapının arka kısmında Agora yer almaktadır. Agora 26 bin metrekarelik alanıyla dönemin en büyük çarşıları arasında yer almaktadır. Bazilikaya ait sütunlar ve tören alanı günümüze kadar ulaşmıştır. Magnesia antik kent merkezinden görülmeyen 2 yapısı ise; Tiyatro ve Stadyumdur. Tiyatro kentin güney kısmında yer almaktadır, Tiyatro’ya vardığınızda biraz hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz, çünkü Tiyatro’nun sadece bir kısmı ayakta kalabilmiş. Diğer kısımları muhtemelen başka yapılarda kullanılmak üzere alınmışlar.              Günümüze kadar dayanabilen en büyük stadyum Stadyuma giderken yolunuza Gymnasium çıkmakta. Gymnasium’un sadece bir duvarı ayakta kalabilmiş. Bu yol üzerinden devam ettiğinizde ise, 2 tepe arasında kalmış stadyum tüm ihtişamıyla sizleri karşılar. Belirtmekte fayda var, son yıllarda çıkarılan ve günümüze kadar gelmiş en büyük stadyum olma özelliği taşımaktadır. Çok uzun bir piste (yaklaşık 190 metre) sahip olan stadyum, yaklaşık 30 bin kişilik kapasiteye sahiptir. M.S.3.yüzyılda yapıldığı düşünülen stadyum duvarlarında yaklaşık 150’e yakın kabartma ve yazıt mevcuttur. Kabartmalarda genellikle yarışma türleri ve yarışmada verilen ödüller betimlenmiştir. Stadyum oturma gruplarında belli gruplar için önceden belirlenmiş olması ve günümüze kadar gelen loca kültürünün temelleri hakkında fikir vermektedir. 19. yüzyılda ilk olarak Fransız Charles Texier tarafından başlanan kazı çalışmaları 1893 yılına kadar Alman Carl Humann tarafından sürdürülmüş. Uzun yıllar ara verilen kazı çalışmaları 1984 yılından sonra tekrar faaliyete geçmiş ve günümüzde hala devam ediyor. Yarışlar kenti Magnesia’da birçok yapı gün yüzüne çıkmayı beklemekte…
Ekleme Tarihi: 03 Şubat 2020 - Pazartesi

Yarışlar Kenti Magnesia

              

M.Ö 4. Yüzyılda kurulan kent,  Aydın’a 45 km uzaklıkta olup Gümüşdağı (Thorax) eteğinde,  Menderes Nehrinin bir kolu olan Gümüşçay (Lethaios) kenarında yer almaktadır. Antik kaynaklara göre Thessalia’dan gelen ve Anadolu’ya ilk gelen Helenler arasında sayılan Magnetler tarafından kurulmuştur. Magnetler, Leukippos adındaki efsanevi liderin öncülüğünde ve Apollon’un kehanetiyle bildirdiği şekilde Girit adası üzerinden Anadolu’ya gelirler. O zamanlarda körfez olan bugünkü Bafa Gölü ve Samsun Dağı yöresinden karaya çıkarlar ve sonradan Magnesia adını alacak olan Mandrolytia kentini ele geçirirler. Efes, Priene ve Tralleis gibi zengin kentlerin arasında kalmasından dolayı ticari ve stratejik olarak tercih edilen kent Persler, Büyük İskender, Seleukos ve Bergama Krallıkları hüküm sürmüşlerdir. Magnesia, Bergama Kralığının Roma himayesine geçmesinden sonra tam anlamıyla bir Roma kenti olmuş ve mimari yapısı da bugünden sonra değişmeye başlamıştır.

Efes’ten sonra en büyük 2. Antik kent olduğu düşünülüyor

Efesten sonra en büyük 2. Antik kent olduğu düşünülen kentin çevresini saran surların 1,5 kilometrelik bir alanı kapsadığı bilinmektedir. Surların küçük bir kısmı ayakta kalabilmiş iken ayağı kalkmayı bekleyen yüzlerce sütun vardır. Yerde dağılmış vaziyette bekleyen sütunlar için endişelenmeye gerek yok dostlar, Magnesia da çalışmalar devam etmektedir.

Kentin baş tanrıçası Artemis’dir. Yapılan kazı çalışmaları sonucunda tapınağın önündeki altar ve agora arasında mermer döşemeli tören alanı ortaya çıkarılmıştır. Törene katılacak olan dernek ya da grupların duracakları yerleri belirten yer yazıtları, alanın iki yanını sınırlayan döşeme blokları üzerinde yer almaktadır. Kutsal alanda Artemis Sunağı, kurban alanı ve bir toplantı alanı yer almaktadır. Artemis kutsal alanından Propylon’a geçilmektedir. Propylon büyük bir kısmı ayağa kaldırılmıştır. Bu kapının arka kısmında Agora yer almaktadır. Agora 26 bin metrekarelik alanıyla dönemin en büyük çarşıları arasında yer almaktadır. Bazilikaya ait sütunlar ve tören alanı günümüze kadar ulaşmıştır.

Magnesia antik kent merkezinden görülmeyen 2 yapısı ise; Tiyatro ve Stadyumdur. Tiyatro kentin güney kısmında yer almaktadır, Tiyatro’ya vardığınızda biraz hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz, çünkü Tiyatro’nun sadece bir kısmı ayakta kalabilmiş. Diğer kısımları muhtemelen başka yapılarda kullanılmak üzere alınmışlar.

            

Günümüze kadar dayanabilen en büyük stadyum

Stadyuma giderken yolunuza Gymnasium çıkmakta. Gymnasium’un sadece bir duvarı ayakta kalabilmiş. Bu yol üzerinden devam ettiğinizde ise, 2 tepe arasında kalmış stadyum tüm ihtişamıyla sizleri karşılar. Belirtmekte fayda var, son yıllarda çıkarılan ve günümüze kadar gelmiş en büyük stadyum olma özelliği taşımaktadır. Çok uzun bir piste (yaklaşık 190 metre) sahip olan stadyum, yaklaşık 30 bin kişilik kapasiteye sahiptir. M.S.3.yüzyılda yapıldığı düşünülen stadyum duvarlarında yaklaşık 150’e yakın kabartma ve yazıt mevcuttur. Kabartmalarda genellikle yarışma türleri ve yarışmada verilen ödüller betimlenmiştir. Stadyum oturma gruplarında belli gruplar için önceden belirlenmiş olması ve günümüze kadar gelen loca kültürünün temelleri hakkında fikir vermektedir.

19. yüzyılda ilk olarak Fransız Charles Texier tarafından başlanan kazı çalışmaları 1893 yılına kadar Alman Carl Humann tarafından sürdürülmüş. Uzun yıllar ara verilen kazı çalışmaları 1984 yılından sonra tekrar faaliyete geçmiş ve günümüzde hala devam ediyor.

Yarışlar kenti Magnesia’da birçok yapı gün yüzüne çıkmayı beklemekte…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.