Merhaba, geçmişte de öğleydi ama şimdi daha fazla kıymetini anladığımız Sağlık Çalışanları ve Hekimlerimizin bu zor süreçte çok büyük emekleri, özverileri var. Ülkemiz için açıklanan salgının seyrinde azalma ve iyileşme oranlarında artış bence en çok sağlık çalışanlarının eseri. Tüm sağlık çalışanlarına, tüm emekçilere ve araştırmaları ile bu yazının hazırlanmasında emeği geçen Av. Büşra Karasaban’a teşekkür ederek konuya girmek istiyorum. Sağlık çalışanlarının yani bu fedakâr insanların ne gibi hakları, ödevleri var biraz bu konudan bahsedelim. Biliyoruz ki şimdi olduğu gibi geçmişte de salgın hastalıklarda, ortaya çıkma ve tedavinin bulunmasına kadar geçen süreçte birçok sağlık çalışanı hastalığa yakalanmış ve hayatını kaybetmiştir. Rahmet ve minnetle anıyoruz. Gerek uluslararası sözleşmeler gerek de iç hukuk açısından HASTALARA MESLEKİ STANDARTLARDA UYGUN SAĞLIK HİZMETİ SUNMAKLA ÖDEVLİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ GÜVENLİ VE SAĞLIKLI KOŞULLARDA ÇALIŞMA HAKKI VARDIR.
Bu kapsamda Hekimlerimiz ve Sağlık Çalışanları TIP ALANINDA KABUL GÖRMÜŞ EN SON TEKNİKLERDEN (Cihaz ve ekipmanlardan) Yararlanabilmeli, TEMİZ VE ÇAĞDAŞ SAĞLIK Kuruluşlarında çalışabilmelidir. Kİ bu anlamda Sağlık çalışanı hijyen koşullarına uygun olmayan bir yerde, kendi sağlığını koruyucu donanımı olmadan sağlık hizmeti vermeye zorlanamaz, böyle bir durumla karşılaşılması halinde Tutanak tutulması ve bildirilmesi kaydıyla ÇALIŞMAKTAN KAÇINMA HAKKI bulunmaktadır. Hekimlerimiz ellerinden gelenin fazlasını yapmakta olsalar da HASTAYI İYİLEŞTİRME GARANTİSİ VERMEME hakkına sahiptirler. Ayrıca Sağlık Çalışanlarının öğrendikleri bilgiler hakkında tanıklıktan çekinme hakları vardır.
Hastalar arasında hiçbir ayrım yapmadan görevlerini yerine getiren TÜRK HEKİM ve SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZIN acil durumlarda tıbbi müdahaleyi reddetmeme, hastayı işlem, ilaç ve tedaviler hakkında bilgilendirme ve AYDINLATILMIŞ RIZASINI alma görevleri önemlidir.(ACİL DURUMLAR HARİÇTİR; Covid-19 salgınına yakalanmış hastanın durumu acil kabul edileceğinden tedavi için rızasının alınmasına gerek yoktur. Ayrıca hastalık kamu sağlığını tehdit ettiğinden kamunun üstün yararı gözetilmesi gerektiğinden dolayı tedaviyi reddetme şansı da bulunmamaktadır.)
Sağlık çalışanlarına, görevlendirilmeden önce yeterli eğitim verilmelidir. Salgın kapsamında hastalıktan etkilenen hastaların tedavisiyle ilgili riskler, önlemler detaylı anlatılmalıdır. Hekimler acil durumlarda dahi yalnızca kendi yetkinlik alanları kapsamındaki tıbbi müdahaleleri yapmakla yükümlüdür. Hekime ve diğer sağlık çalışanlarına yeterli eğitim verilmeden alanı dışında mevcut bilgileri ile yerine getiremeyeceği görevlerin verilmemesi gerekir. Çalışma süreleri, sağlık çalışanlarının dinlenme hakkını gözetecek bir biçimde düzenlenmelidir. Ülkemizde olağanüstü hal ilan edilmediğinden şartları oluşan, haklı sebepleri olan Sağlık Çalışanının yerine gelecek görevliyi 1 ay süreyle beklemek kaydıyla istifa yani çekilme hakkı bulunmaktadır.
Tüm bu temel bilgilerin ışığında böylesine zor ve tehlikeli bir görevi özveri ile yerine getiren sağlık çalışanlarının karşılaşabileceği riskleri en aza indirgeyecek çalışmalar acilen yapılmalıdır. İhtiyaç duyulacak kişisel koruyucu ekipman ve donanım eksiksiz ve kesintisiz sağlanmalıdır. Sağlık çalışanlarına virüs bulaşması halinde ilaçlara ve tıbbi bakıma erişimde öncelik tanınmalıdır. Sağlık çalışanlarının psikososyal tedavi ve desteğe erişimleri sağlanmalıdır. Ayrıca hastalık sırasında hastalık veya engellilik durumu oluşması halinde tıbbi ve sosyal yardım verilmelidir. Ayrıca geçtiğimiz günlerde Covid-19 tanısının tüm sağlık çalışanları için "meslek hastalığı" sayılmasına yönelik meclise bir yasa teklifi verildiğini ve Sağlık Bakanlığı’nın da bu konuda bir çalışması olduğunu duymaktayız. Eğer bu yönde bir adım atılırsa tanı konulan her sağlık çalışanının "iş kazası" geçirdiği kayıt altına alınacak ve tazminat hakkı daha sağlam bir hukuki zemine oturmuş olacaktır. Ayrıca bu süreçte vefat eden TÜM SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ŞEHİT SAYILMASINA karar verilmesi ve ailelerinin şehit ailelerine sağlanan tüm hak ve imkânlardan yararlandırılmasının önünün açılması acilen gündeme alınmalıdır. Virüsün toplum sağlığını tehdit eden bir düşman olduğu gerçeği karşısında bu konu elzemdir.
Kamu Hastanelerinde çalışan sağlık çalışanları açısından DEVLETİN SORUMLULUĞU AÇIKTIR, Özel Sağlık Kuruluşları açısından ise İŞVEREN SORUMLULUĞU kapsamında her türlü önlemin alındığı halde dahi hastalık meydana geldi ise KAÇINILMAZLIK ilkesi gereği SORUMLULUK doğacağı inancındayız. Bu açıdan Kamu ya da özel hastanede çalışıyor olması fark etmeksizin sağlık çalışanlarının çalışmaları sırasında covid-19 virüsü bulaşarak hastalanmaları durumunda iş kazası bildiriminde bulunulması oldukça önemli ve faydalıdır. Nitekim Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin H1N1 virüsü (domuz gribi) konusunda kararı hayatını kaybeden işçi yönünden İŞ KAZASI sayılması yönündedir. Yeni tip korona virüsün geçmiş yıllarda görülen domuz gribi diye anılan virüsten daha tehlikeli bir durum arz etmesi göz önüne alındığında Yargıtay’ın bu kararı emsal niteliğinde olacaktır. Bu durumda yalnızca hekimlerin değil, yaptıkları iş ile hastalık arasında ilişki nedeniyle sağlık hizmetinde çalışan güvenlik, hizmetli, şoför, sekreter, vb. tüm çalışanların hastalığa yakalanması durumunda iş kazası veya meslek hastalığı konusunun değerlendirilmesinin gerekeceği açıktır.
Bilindiği üzere geçtiğimiz günlerde Sağlıkta Şiddet düzenlemesi yasalaştı. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin cezası yarı oranında arttırıldı ve şiddet uygulayanlara hapis cezası verilmesi ile cezaların ertelenmemesi kabul edildi. Buna göre “Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan kasten yaralama (madde 86), tehdit (madde 106), hakaret (madde 125) ve görevi yaptırmamak için direnme (madde 265) suçlarında;
a) İlgili maddelere göre tayin edilecek cezalar yarı oranında artırılır.
b) Türk Ceza Kanununun 51 inci maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz.”“Şiddetin vuku bulduğu sağlık kurum ve kuruluşunda, faile veya yakınına mağdurun verdiği hizmeti verebilecek başka sağlık personeli ve yardımcı sağlık personeli bulunması halinde hizmet ilgili diğer personel tarafından verilir.” Değişikliği yapılmış oldu. Bu zihniyete bu ceza az ama nihayet bu yasanın çıkmış olması sevindirici. Yine de bu konuda ceza tedbirlerine başvurmak zorunda oluşumuz düşündürücü. Hayatımızı kurtarmak için kendi sağlıklarını hiç düşünmeden tehlikeye atan insanlara teşekkürden başka söz, el sıkmaktan (Belki Salgından sonra daha iyi olur) başka bir davranış düşünemiyorum.
Bende 1 MAYIS EMEK VE DAYANIŞMA GÜNÜNÜ kutluyorum. Yaşadıkları nice ekonomik ve soysal sıkıntılar yanında salgın hastalık tehlikesi içinde emeğini ortaya koyan tüm emekçilerin günü kutlu olsun. Emeklerinin karşılığını aldıkları ve çalışma koşullarının çok daha iyi olduğu sağlıklı günlerde görüşmek ümidiyle…