Nafaka kelime anlamıyla bir kimsenin geçindirmekle, bakıp gözetmekle yükümlü bulunduğu kimseye ya da kimselere, mahkeme kararıyla verdiği aylıktır. Kanunda 4 farklı nafaka türünden bahsedilmektedir. Bunlar; tedbir nafakası, iştirak nafakası, yardım nafakası ve yoksulluk nafakasıdır.
- Tedbir nafakası, boşanma davası süresince ihtiyaç sahibi eşe diğer eşin ödediği nafakadır.
- İştirak nafakası, boşanma davası süresince çocukların yanında bulunduğu eşe, davanın sonuçlanması sonrası ise çocukların velayetini üstlenen eşe diğer eşin ödediği nafakadır.
- Yardım nafakası, ihtiyaç sahibi aile ferdine (kardeş, anne-baba ya da torun vb.) bakım ve iaşesi için ekonomik durumu el veren aile ferdinin ödediği nafakadır.
- Yoksulluk nafakası ise boşanma davasının neticelenmesini müteakip ihtiyaç sahibi eşe diğer eşin ödediği nafakadır ve Türk Medeni Kanunu madde 175’te düzenlenmiştir. Bu maddeye göre “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” Bu maddeyle kanun koyucu, boşanma neticesinde eşlerden birinin diğeri lehine ömür boyu sürecek bir mali yükümlülük altına girebileceği konusunda geniş bir açık bırakmıştır.
Yoksulluk nafakasının bu denli tartışma konusu olmasının sebeplerinden biri süreklilik arz etmesi diğeri ise eski eşe yapılacak ödemenin kabulünde zorlanılmasıdır. Buna ilişkin olarak Adalet Bakanlığı kısa süren evliliğe rağmen ömür boyu nafaka ödeyenlerin son zamanlarda artan şikâyetleri üzerine konu ile ilgili yeni düzenlemeler yapmaktadır. Taslak aşamasında olan Kanuna göre Türk Medeni Kanunu’nun 175/l maddesindeki, “yoksulluk Nafakası”nda “süresiz” ibaresi kaldırılması, 5 yıl sınırı konulması ayrıca nafakanın 5 aşamalı olarak belirlenmesi planlanmaktadır. Bu aşamalar ise “evli kalma süresi”, “çocuk olup olmaması”, “boşanan kadının yaşı”, “gelir durumu” ve “kusur durumu” kriterleri dikkate alınarak hesaplanmasıdır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan’ın önerisi ile “Yoksulluk nafakası”nda, koşulları olması halinde “en az 1 yıl” ve “en çok 5 yıl ile sınırlandırması” tartışılmaktadır. Çocuksuz boşanmalara en fazla 1 yıl, çocuklu boşanmalara da yine dava açılış tarihinden itibaren yani tedbir nafakası süresi dâhil olmak üzere 3 ya da en fazla 5 yıl yoksulluk nafakası verilmesi ile hakkaniyete uygun bir düzenleme yapılması planlanmaktadır.
Her ne kadar kanunun 176. maddesinde “Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir” ibaresi yer alsa da uygulamada nafakanın azaltılması veya kaldırılması kararlarının çok zor verildiği ortadadır. Oysa nafaka alacaklısının ihtiyacının azalması ya da ortadan kalkması halinde nafaka miktarında da buna uygun yeni düzenlemeler yapılması durumu kolaylaştırılabilir. Buna ek olarak maddede geçen ‘süresiz olarak’ ibaresi, nafaka alacaklısının her zaman ölünceye kadar yoksulluk nafakası alacağı şeklinde yorumlanmamalıdır. “Kanun koyucunun Türk Medeni Kanunu 175. Maddesinde ‘süresiz olarak’ ibaresine yer vermesinin amacı, boşanmadan dolayı yoksulluğa düşecek olan eşin diğer eş tarafından, şartları bulunduğu sürece ekonomik yönden desteklenmesi ve asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanmasıdır.” Dolayısıyla nafaka kararlarında, tarafların durumuna göre, süre tayin edilmesi mevcut kanunumuza göre mümkündür. Hâlihazırda süren nafaka tartışmalarını sonlandırmak için, Kanun’da değişiklik yerine, Yargıtay’ın görüş değişikliği yapması da nafaka konusunda daha adaletli bir uygulamaya geçilmesine taban oluşturacaktır.
Sonuç olarak; boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olan eşi koruma amaçlı, diğer eşin koşulları bulunduğu sürece herhangi bir süre sınırı olmaksızın yoksulluk nafakası vermesi hükmü, sosyal hukuk devleti olmanın gereği olsa da; son zamanlarda artan şikâyetler de göz önüne alındığında, ömür boyu nafaka konusunda hakkaniyet çerçevesinde düzenlemeler yapılması, var olan düzeni hukukun temel ilkelerine daha uygun hale getirecektir.
Yazının hazırlanmasında emeği geçen değerli stajyerim Stj. Avukat Münevver Gençer’e teşekkürler, Ayözen Hukuk Ailesi olarak neşe ve sağlık diliyoruz.
Av. Arb. Cengiz Ayözen