Didim Ticaret Odası deprem sonrası yaptığı faaliyetler konusunda bilgilendirme yaptı
Didim Ticaret Odası deprem sonrası yaptığı faaliyetler konusunda bilgilendirme yaptı
6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler 11 ilimizde yıkıma sebep oldu.
6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler 11 ilimizde yıkıma sebep oldu.
DİDİM - 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler 11 ilimizde yıkıma sebep oldu. Didim Ticaret Odası deprem sonrasında; bizzat organize ettiği, öncü olduğu ve katkı sunduğu çalışmalar hakkında bilgilendirme yapmak üzere basınla bir araya geldi.
Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Erbaş, Ulus olarak çok ağır bir badireden geçildiğinin altını çizdi. Böyle toplantılar yapmayı arzu etmediklerini, basın mensuplarından gelen bilgi taleplerine karşılık verebilmek için bugün bir araya geldiklerini söyledi.
Erbaş sözlerini şöyle sürdürdü, "Ortada çok büyük bir acı ve büyük kayıplarımız var. Neresinden bakarsak bakalım büyük bir dram, yok olmuş aileler, yetim kalmış çocuklar var. Ülkemizin çok ağır bir süreçten geçtiği bu dönemde deprem olduğu andan itibaren en küçük çocuktan, en yaşlı vatandaşa kadar herkes bir gayretin içerisinde.
Depremi, Ankara'ya gitmek üzere havaalanındayken 4:30'da öğrendim. Deprem olan illerimizden biri de benim memleketim Malatya. Duyduğumuz ilk andan itibaren yakınlarımızla akrabalarımızla temasa geçtik. Birinci depremde değil ama ikinci depremde bizim de ailemizden 11 kişiyi kaybettik. Hepimizin, ülkemizin başı sağ olsun.
Bölgeye Üç Tır İhtiyaç Malzemesi Gönderdik
Ankara'da planladığımız işleri, Bakanlıklardaki görüşmelerimizi tamamlayıp hemen Didim'e döndüm. Arkadaşlarımız zaten neler yapılacağını planlamak üzere organize olmuşlardı. Gölcük, Elâzığ, İzmir depreminde benzer aksiyonları aldığımız için ne olup ne biteceği noktasında tecrübemiz vardı. Salı günü de Didim'e döner dönmez bir araya geldik, atacağımız adımları hızlıca kararlaştırdık.
İlk etapta bölgenin acil ihtiyaçları hakkında bölgedeki arkadaşlarımızla, Oradaki Oda Başkanlarımızla görüştük. Oda imkanlarımız, meclis ve yönetimdeki arkadaşlarımız ve üyelerimizin şahsi katkılarıyla ilk hafta Çarşamba gününden Cuma’ya kadar 3 tır ihtiyaç malzemesini bölgeye sevk ettik. Bir tır konserveyi Turgutlu'dan Hatay'a, Antakya Ticaret ve Sanayi Odasına, bir tır suyu Elbistan Ticaret ve Sanayi Odasına, battaniye, ısıtıcı çocuk bezi ve kıyafeti gibi temel ihtiyaçlar içeren bir tırı da Adıyaman Ticaret ve Sanayi Odasına sevk ettik. Nakdi olarak katkıları toplayıp alımı yaptık ve ulaştırdık.
Valiliğimiz ve Kaymakamlığımızla sürekli temas galindeyiz. İlçede bir Kriz Koordinasyon Merkezi oluşturuldu. Bu Organizasyonun içerisinde Ticaret Odası olarak yer aldık. Süreçte aktif bir şekilde ne yapmamız gerekiyorsa onu yapmaya gayret ettik.
Depremzedelerin Yerleştiği Kamu Kampları ve Otellerin İhtiyaçlarını Karşıladık
Bölgeye yapılan yardımların akabinde Didim'e gelen afetzedelere yardımların ulaştırılabilmesi için çalıştık. Kriz koordinasyon Merkezi çatısı altında çok verimli toplantılar gerçekleştirdik. İlçedeki koordinasyonun tek elde toplanması, yardımların ayrı ayrı toplansa bile tek noktadan dağıtılmasının daha doğru olacağı önerimizi ilettik. Vatandaşlarımızın yerleştirileceği kamu kamplarının temel ihtiyaçlarının, eksiklerinin giderilmesi, yaz için hazırlanmış kampların kış koşullarında da hizmet verebilmesi için demirbaş eksiklerinin tamamlanması gerekiyordu. Çamaşır makineleri, ısıtıcılar, ani su ısıtıcıları, battaniye ve yorgan gibi onlarca kalem malzemenin temin edilmesini üstlendik. Alımları gerçekleştirdik. Her toplantıda üstlendiğimiz sorumluluğu 24 saat içerisinde yerine getirdik. Otellere yerleştirilen depremzedelerinin iaşelerinin temininde de Oda olarak sorumluluk üstlendik. İhtiyaçlarını Kaymakamlığa veya bize bildiriyorlar biz sevkiyatını yapıyoruz.
Bize İletilen Her Talebi Kısa Sürede Karşılıyoruz
Ayrıca buraya gelen insanların ihtiyaç duyacağı temel malzemeler için toplantılar yaptık. Öncelikle ekmek üreticisi üyelerimizle bir araya geldik. Hepsini ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Onlar günde 1000 ekmeğe kadar yardımcı olacaklarını söylediler ve devam ediyorlar. Günlük ihtiyaç bize bildiriliyor, Oda aracımızla fırınlarımızdan alıp afetzedelerin kaldığı kamplar ve otellere ulaştırıyoruz. Üstte kalan kısmı da bizim ödeyeceğimizi taahhüt ettik. Her ihtiyaçta bu yöntemi uyguladık. Talep edilen malzemenin karşılanmasını, her koşulda bunu Ticaret Odası olarak ödeyeceğimizi taahhüt ettik. Kimin neye ihtiyacı varsa; miktarına, bedeline bakılmaksızın, bizim üyelerimiz, ticaret erbabı bunun altından kalkar. Hiçbir insan aç, açıkta kalamaz. Böyle bir felsefe ile hangi ihtiyaç varsa onu karşılıyoruz. Örneğin Milli Eğitim Müdürümüz iki tablet ihtiyaç var diyor, temin edip gönderiyoruz.
Devamında beyaz eşya ve mobilya sektöründeki arkadaşlarımızı topladık. Kısmen ayni yardım istedik onları aşan yerde de ücretini ödeyeceğimizi söyledik. Onlar da sağ olsun 10 tane çamaşır makinesini, 85 odaya ani su ısıtıcı sitemini kurdular. Temel ihtiyaçların tamamını karşıladılar. Onlara da ayrıca teşekkür ediyoruz. Devamında akaryakıt firmalarıyla toplantılar yaptık. Bölgeye gidip gelen arkadaşlarımızın ihtiyacı oldu.
Bu süreçte Kaymakam Bey ile toplantılar gerçekleştirdik. Kızılay'ın yardım toplama noktasını da ziyaret ettik. Tüm organizasyonlarının bir araya gelmesini önerdik. Başarılı olduk, olamadık kısmına girmek istemiyorum. Birlikte dağıtım noktasında bir gayretin içerisinde olduk. Cemevi Başkanımız da toplantıya katıldı. Kendisi bilgilendirildi. Onların tercihlerine de saygı duymak lazım. Olağanüstü bir durum var. Kim işin ucundan tutabiliyorsa tutsun, yardım eden herkese teşekkür etmek lazım.
Kamplarımızda kalan insanlarımızın sayısı arttığı zaman yemek organizasyonu noktasında da sıkıntılar olmaya başladı. Yemeğin bir noktada, mümkünse bir kamu kampında üretilmesi ve oradan dağıtılması noktasında öneride bulunduk. Sonrasında, Kaymakam Bey başkanlığında ve konaklama tesislerimiz ile bir araya geldik. Otellerimizin bu işe nasıl katkı sunacağını değerlendirdik. Otellerimiz birer hafta yemek sorumluluğunu üstlendi. İlk olarak Maxeria Otel, ardından Akbük Ramada Otel, bu hafta da Laur Otel yemekleri karşılıyor. Kızılay veya Afad’ın organizasyonu netleşinceye kadar böyle bir çözüm bulduk. Arkadaşlarımız, Üyelerimiz sorumluluk aldılar, Allah razı olsun. Hepsi canhıraş yardımcı olmaya çalışıyorlar. Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü, hazırlıklarını tamamladığını, bu haftadan itibaren yemekleri kendilerinin yapacağını bildirdi.
Hem TKİ kampının hem de Polis Akademisi kampının su ihtiyacını karşılamak için 10 ton kapasiteli arıtma cihazları kurdurduk.
Müracaat Ettiğimiz Her İş İnsanı Destek Sağladı
Bu işin başından tamamlanacağı güne kadar ne ihtiyaç olursa onu yapacağız. Kurumlarımız bizden ne talep ederse bir yere kadar taşıyacağız. Bugüne kadar 1 milyon 950 bin liralık nakdi ve aynı yardımı ulaştırmış durumdayız. Her gün bize bildirilen malzemeleri temin edip ulaştırıyor, yardımı yapan kişiye de faturası ulaştırıyoruz. O kadar çok insan bu işe destek oldu ki, hiçbiri bizi kırmadı, ne için yaptığımızı biliyorlar. Ne söylenirse "hay hay" dediler. Bu devam eden bir süreç. Enerjimizi doğru kullanarak sürdüreceğiz. Bu miktarın %10'unu biraz aşan Bir kısmını Ticaret odasının bütçesinden karşıladık. Tamamını sıfır ürün olarak temin ettik. Ya satın aldık ya da bir arkadaşımız kendi mağazasından götürüp teslimini, montajını yaptı. Katkıda bulunan tüm arkadaşlara müteşekkiriz.
Depremin Yaraları Sarıldıktan Sonra Didim'de de Atılması Gereken Adımları Konuşuyoruz
Deprem çok ağır bir şekilde Ülkemizi etkiledi. Önümüzdeki dönemde bu konuyu daha etraflıca konuşacağız. Önce enkazların kaldırılması lazım. Şimdilik sadece yardımları temin etmek ve ulaştırmak durumundayız. Sonrasında bu deprem neden bu kadar ağır yıkıma sebep oldu, buna çözüm olarak ne yapabiliriz, konuşacağız. Didim'deki tüm mühendislik branşlarından arkadaşlarımızla beraber çalışma yapıyoruz. Bir toplantı yaptık haftada bir bir araya gelerek İlçemizde yapılması gereken çalışmaları bir ön rapor olarak düzenleyerek, Milletvekillerimize, ilgili belediyelerimize sunma gayreti içinde olacağız.
Doğal Afetlerde Fırsatçılık Yapanları Engelleyecek Kanun Yapılmalı
Milletimiz çok fedakâr ama bir o kadar da istismar eden insanlarla karşılaştık. İnsanların temel ihtiyaçları olan konteyner, çadır, battaniye fiyatlarında 6 Şubat öncesi ve sonrasına baktığımızda ortada bir sebep yokken sadece talep oldu diye fiyatların artması son derece insafsızca, ahlaksızca. Bu konuda bir mevzuat eksikliği olduğu da ortaya çıktı. Parlamentonun bir kanun düzenlemesi için Aydın Milletvekillerimize talep yazısı yazdık. Bunu suistimal eden insanların canını okumak lazım. Bu kadar fedakârlık yapan insan varken fırsatçılığın olduğu bir durumla karşı karşıyayız. Olağanüstü bir durum varken, Ülke nüfusunun neredeyse altıda biri depremden etkilenmişken, bazı insanların kârlarını düşünmesi çok acı.
Bu Meseleye Tüm Ülkenin Sorumluluğu Olarak Bakarsak İş Birliği ile Çözebiliriz.
Kaybettiğimiz insanların anısına hürmeten Ülke bu girdaptan çıkacak bir yöntem üretmelidir. Daha önce böyle büyük afetler atlatmış ve sonra bu sorunu çözmüş ülkeler gibi biz de çözüm üretmeliyiz. Bunun sorumluluğu hepimizde, en aşağıdan en yukarıya kadar, sade bir vatandaştan Cumhurbaşkanına kadar, belediye başkanından mühendisine, müteahhidine kadar herkesin bir sorumluluğu var. Bu meseleye tüm Ülkenin bir sorumluluğu olarak bakarsak iş birliği ile çözebiliriz. Biz onu suçlayalım, o da bunu suçlasın gibi eskiden kalma bir alışkanlık ve siyasi bir yaklaşımla bu meseleleri çözemeyiz. Ölen insanlara mı üzülelim, Ülkenin dünyadaki itibarına mı üzülelim, bunların hepsinin bir çaresi varken çözmediğimize mi üzülelim. Hangi canın bedelini ne ile ölçebiliriz. Geri kalmış ülkeler gibi her doğal afette binlerce vatandaşını toprağa veren tablo bize yakışmıyor. Maliyet neyse katlanmamız lazım; akıl var, bilim var, metot var, yöntem var.
Geçmişte de bunu yaşadık, tekraren yaşıyoruz. 1999'da da ne konuşmuşsak aynı şeyleri konuşuyoruz farklı olarak terminolojiye giren tek bir şey duyuyoruz "99 öncesi yapılar 99 sonrası yapılar."
Ülkemizin en büyük yardım kuruluşu, tarihi cumhuriyetimizden de eski ülkemizin markası Kızılay sorumluluğunu yerine getirmeli. Sen çadır dağıtacaksın, sen yemek götüreceksin, sen iaşe sağlayacaksın. Afet anındayız, normal bir zamanda değiliz ki. Yaptığın yasal da olabilir, mevzuat açısından uygundur ama konu mevzuat değil ki. O çadırlar zaten bölgeye gitmek zorunda. Sorumluluk duygusunu benimsiyor iseniz istifa eder geçersiniz. Vatandaşa karşı sorumluluğunuz varsa bir dakika o makamda durulmaz. İstifa etmemiş olmasını esefle karşılıyoruz.
Aksayan kocaman bir sistemde tüm sorumluluk 3 tane müteahhitte indirgendi. Hata varsa zaten gereği yapılıyor ama sistem eksik tartışılıyor. Kocaman bir sistem var ama sistemi sadece bir parçası tartışılıyor. İmar planını yapanlar var, kat sınırını belirleyenler var, etüdünü yapan var, projesini tasarlayan var, statiğini çözen var, yapı denetim var, belediye var. 3 tane müteahhitte indirgemek, adeta Marmara depremindeki gibi Veli Göçer’lerin üzerinden gitmek diğer yerlere gözden kaçırmak anlamına gelir.
Tedbir Almadan Yaşadıklarımıza Kader Diyemeyiz
Allah bu memlekete bir daha böyle bir acı yaşatmasın. Toplum lütfen şunu da düşünsün. %99'u Müslüman olan bir ülkede yaşıyoruz. Ama her başımıza geleni her musibeti kendi tedbirlerimizi almadan, kendi sorumluluğumuzu almadan kadere havale edemeyiz. Bu Müslümanlığa da İslam'a da uygun bir yaklaşım olmaz. Elbette kazaya kadere iman etmişiz, tedbirlerimizi alacağız.”
Gazeteci İlknur Etleç yapılan bu çalışmaların daha önce basınla paylaşılmadığını söylemesi üzerine Başkan Hilmi Erbaş, şimdiye kadar yapılan hiçbir çalışmanın fotoğraflanmadığı, duyurulmadığı bilgisini verdi. Zaten çalışmaların Devletin kurumlarının koordinesinde yapıldığı, bu bilgilerin onlar da olduğunu, bugün de basın mensuplarından gelen bilgilendirme talebine karşılık bu toplantının yapılmasına ihtiyaç duyulduğunu söyledi. "Ticaret Odası olarak iş insanlarımıza bu sürecin içerisindeyiz, olmak da zorundayız. Burada tercihlik bir hak da yok zaten. Gelen tüm talepleri de eksiksiz karşıladık" dedi.
Gazeteci Erdal Demir söz olarak kriz koordinasyon merkezlerinin; kurumların, vatandaşların, duyarlılığının bir tezahürü olduğunu, her yerde benzer çalışmaların yapıldığını ifade etti. Ticaret Odalarının iş adamları ile birlikte hareket ederek daha etkin çalışmalar yaptığının altını çizdi. Depremden sonra yaraları sarma çalışmalarıyla bu sorunların çözülemeyeceğini, yaşanan afetin manevi yönde de uzun yıllar kapanmayacak yara açtığını dile getirdi. "Eğitimin, Bilimin bu işin içine çekilmeden çözüm üretilemeyeceğini artık anlamış bir milletiz. Bu işi bilimle çözdükten sonra kalan kısmı kadere bırakmanın gerektiğini öğrenmiş bir milletiz. Bu işi toparlamak için katkılarınızın büyük olması gerekiyor. Devletle konuşacak bir konjonktürel yapı oluşturmak gerekiyor" dedi.
4- 5 Temel kavram üzerinden yeniden bir inşaya ihtiyaç olduğunu söyleyen Başkan Hilmi Erbaş, "birincisi akıl, ikincisi bilim, üçüncüsü vicdan, dördüncüsü adalet, beşincisi ehliyet. Bu kavramlar etrafında örgütlenen bir sistem tasarımına ihtiyaç var. Onu suçlamak, bunu suçlamak çok kolay bir iş. Sorumluluğu Ülke olarak almamız lazım. Bulunduğumuz görevler, yaptığımız iş sebebiyle sorumluluklarımız farklı olabilir. Ama hepimizin sorumluluğu var. Sorumluluğu tek başına birilerinin üstüne yıkmak çok basit bir iş olur. Binalar yıkıldı ve insanlarımız öldü. Bu çok ağır bir travma ama umudumuzu toplayıp, ayağa kalkıp, geleceğimizi tasarlayamazsak esas Ülkenin yıkımı o zaman olur" dedi.
Gazeteci Mehmet Sarışın Başkan Erbaş'a 99 öncesi ve 99 sonrası yapılar ayrımından bahsettiğini hatırlattı. Didim’deki 99 sonrası yapılan binalar ve İzmir depremi sonrası yapılan binaların durumunu değerlendirmesini istedi.
Başkan Erbaş, bunu genel bir cevap vermenin zor olduğunu, her binanın durumunun ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. 99 depreminden sonra Yapı Denetim Kanununun eksikliklerle çıktığını, sonra değişikliğe uğrayarak eksik noktaların tamamlanmaya çalışıldığını ifade etti. Bu arada yönetmeliklerin de değiştiğini en son İzmir depreminden sonra da değişiklikler olduğunu hatırlattı. 2 sene arayla yapılan iki binanın bile iki farklı yönetmelik ile yapıldığının altını çizdi. Değişikliklerin olmasının, ihtiyacın devam ettiğini gösterdiğini söyledi.
"99 depreminden sonra yapı denetimle yapılan binaların bir miktar daha iyi olduğunu varsayabiliriz, çünkü teknikler değişti hazır beton, nervürlü demir devreye girdi. Yıkılan binalarda bunu gözlemliyoruz. Bir düzelme olduğunu varsaymak lazım ama bizi doğal afetlerden koruyacak şartlara standartlara henüz gelmediğimizi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Her tarafta daha gri noktalar var. Planlama sürecinde, kontrol noktasında, mühendislik tasarımda gri noktalar var. Uzman olmama sorunu var, belediyelerde denetim noktasında eksiklikler var, malzemeler noktasında kanaatimizce eksiklikler var. Bunların doğru tasarlanması lazım. Bir de bizim değişime uğramamız lazım. Kendi kontrolümüzü yapıyor olmamız lazım. İyi olan ödüllendirici kötü olanı da caydırıcı tedbirler lazım. Bunların da herkes tarafından uygulanacağını kabul edildiği bir ortam oluşturulmalı" diyerek konuşmasını tamamladı.
Basın toplantısına Yönetim Kurulu Üyeleri Meral Bademcigil, İsmet Kartal ve Burhan Teke ile Genel Sekreter Murat Güneş katıldı
Aydın HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.