Atatürk yavaş yavaş öldürüldü

Yeni Şafak’ın, Atatürk’ün zehirlenmesi ve İsmet İnönü ile ilgili yayınladığı belgeler büyük ses getirdi. Yeni Şafak'ın ulaştığı bir diğer belge, İsmet İnönü’nün masonluğuyla ilgili belge. 27 Mayıs ihtilalinde görev yapan Şükran Özkaya, Emniyet'e yazı yazarak hazırlayacakları Masonluk raporundan İnönü’nün çıkarılmasını istiyor. Yeni Şafak'ın, Atatürk'ün zehirlenmesi ve İsmet İnönü ile ilgili yayınladığı belgeler büyük ses getirdi. Yeni Şafak'ın ulaştığı bir diğer belge, İsmet İnönü'nün masonluğuyla ilgili. 27 Mayıs 1960 ihtilali sırasında Kurmay Binbaşı olarak görev yapan Şükran Özkaya, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bir yazı yazarak hazırlayacakları Masonluk raporundan İsmet İnönü'nün çıkarılmasını istiyor. KESİNLİKLE ADI RAPORDA YER ALMAMALI TALİMATI VERİLMİŞ Özkaya'nın yazısı şu şekilde: “Dahiliye Vekaleti Emniyet Umum Müdürlüğü'ne / Masonlarla ilgili hazırlanan raporda Sn. İnönü'nün isminin kesinlikle yer almaması gereği bilgilerinize arz olunur. 16 Haziran 1960." MİLLİ BİRLİK KOMİTESİ ÜYESİ Özkaya, 27 Mayıs 1960 darbesi sırasında Davutpaşa zırhlı tugayında Kurmay Binbaşı'ydı. Darbecilerin İstanbul'da kolay sonuç almasında önemli rol oynadı. Milli Birlik Komitesi'nde yer aldı. Yüksek Adalet Divanı tarafından verilen idam kararlarının onaylanması için lehte oy kullandı. Wikipedia'da ile ilgili yer alan bilgilere göre, 12 Aralık 1968 tarihinde TSK içinde oluşturulduğu ileri sürülen Milli Demokratik Devrim Ordusu adlı gizli bir örgütle ilişkileri olduğu iddiasıyla dokunulmazlığı kaldırıldı. YAVAŞ YAVAŞ ÖLDÜRÜLDÜ Sabahattin Savcı, Atatürk'ün İnönü, Kasım Gülek, Şükrü Kaya ve doktorlar tarafından zehirlenerek öldürüldüğünü ifade ediyor ve bunu da eski Sağlık Bakanlarından Yusuf Azizoğlu'na dayandırıyor. Savcı, Azizoğlu'nun Atatürk'ün doktorları vasıtasıyla yavaş yavaş zehirlenerek öldürüldüğünü bunun da mason localarının yoğun çabaları ile yapıldığını itiraf ettiğini belirtiyor. 1977-78 yıllarında Orman Bakanlığı yapan Sabahattin Savcı'nın yazdığı bir yazıda Atatürk'ün ölümüyle ilgili ilginç iddialar var. Savcı, Atatürk'ün İnönü, Kasım Gülek, Şükrü Kaya ve doktorlar tarafından zehirlenerek öldürüldüğünü ifade ediyor ve bunu da 1962-1963 yıllarında Sağlık Bakanlığı yapan Yusuf Azizoğlu'na dayandırıyor: MASON LOCASININ TALİMATI “Yusuf bey , Hıfzı Oğuz'un Atatürk'ün ölümü ile ilgili samimi bir ortamda Kasım Gülek, İnönü, Şükrü Kaya Atatürk'ün yerli ve yabancı doktorları vasıtasıyla yavaş yavaş zehirlenerek öldürüldüğünü bunun mason localarının yoğun çabaları ile yapıldığını itiraf etmiş." Orman Bakanı Savcı'nın, “değerli dostum" diye başlayan mektubu şu şekilde: “Yusuf bey Diyarbakır milletvekili aynı zamanda 27 Mayıs darbesinden sonra kurulan hükümette Sağlık Bakanlığı yapmış, saygı duyduğumuz bir büyüğümüzdür. İSTİFAYA SÜRÜKLEDİ Kendileri ile Diyarbakır Hazro'da yaptığımız bir söyleşide, Bakanlığı dönemi ve Atatürk ile ilgili çok ilgi çekici konuları anlattı. Sağlık Bakanlığı döneminde, bakanlıktan ayrılmak durumunda bırakılmasının birinci nedeni DP milletvekillerinden idamla yargılanan Zeki Eratman, ikincisi de Atatürk deyince çok şaşırarak ama Atatürk ile nasıl bir alaka olabilir ki dediğimde konuyu anlattı. TEHDİTLE KONU KAPATILMIŞ Dönemin İçişleri Bakanı Hıfzı Oğuz, Zeki Eratman'ın hapisten kaçırılması ile kendisini suçlayarak istifa etmeye zorlamış, Yusuf bey de, Hıfzı Oğuz'un Atatürk'ün ölümü ile ilgili samimi bir ortamda itiraf ettiği Kasım Gülek, İnönü, Şükrü Kaya Atatürk'ün yerli ve yabancı doktorları vasıtasıyla yavaş yavaş zehirlenerek öldürüldüğünü bunun mason localarının yoğun çabaları ile yapıldığını itiraf etmiş. Yusuf bey de, istifaya zorlayan Hıfzı Oğuz'a bunu tehdit olarak kullanmış fakat başvekil istifasını kabul etmiş ve yoğun biçimde ailesi ve iş hayatı tehdit eder hale gelince geri çekilip, konuyu kapatmak zorunda bırakılmış. BUNDAN BÜYÜK TEZAT OLABİLİR Mİ? Yusuf bey ne tezattır ki, Bediüzzaman, Atatürk düşmanı diye mahkemelerde süründürülüp işkence yapılıyor. Bu cezayı verenler ve süründürenler de Atatürk'ün zehirlenerek öldürülmesine katkı sunanlar, bundan daha büyük tezat olabilir mi Sabahattin demişti. Hayretler içerisinde dinledim."