ŞAHİN; TÜRK HAYVANCILIĞI BELİRSİZLİĞE SÜRÜKLENİYOR!
Başkan Cemil Şahin Sosyal Paylaşım Sitesi Facebook’ta şu ifadelere yer verdi, “Türk Hayvancılığı, her geçen gün anlamsızlığa, belirsizliğe ve çözümsüzlüğe sürükleniyor. Süt arzının, sıcaklık, stres v.b. nedenlerle, hayvan başına en düşük olduğu dönemlerdeyiz. Buna rağmen ciddi bir arz fazlalığı var ve Sanayici süt bırakıyor. Talebin oldukça düşük olduğunu, topladıkları sütün ihtiyacın üzerinde olduğunu, fazla kısmın stoğa gittiğini ifade ediyorlar. Piyasada durum bu şekilde iken, bir yandan da harıl harıl ithal damızlık hayvan giriyor.
Eğer devlet tarafından kapsamlı ve gerçekçi bir müdahale olmaz ise, önümüzdeki aylarda, mevsimsel olarak hayvan başına süt verimi artıp, gebe olarak gelen ithal düvelerin doğumu takiben vereceği süt de dolaşıma girdiğinde, asıl krizi o zaman yaşayacağız. Belki de gelmiş geçmiş en büyük sektörel kriz bu olacak. Anormal arz fazlası nedeniyle süt fiyatı dramatik şekilde düşecek. Üretici, ürettiği sütün satamadığı büyük bölümünü dökecek. Yapmış olduğu büyük zararın altından kalkamayacak ve ineğini kestirecek. Yüz binlerce inek kesime gitmeye başlayınca, zaten çok talep görmeyen kırmızı et tarafında, kesilen ineklerden oluşacak olan anormal kırmızı et arzı nedeniyle büyük bir pazar krizi oluşacak ve fiyat diplere inecek. Kırmızı et üreticisi de bu şekilde bitecek.
Hikayenin gelişme ve sonuç öncesi bölümlerinde neredeyse bedava fiyatlarla et ve süt tüketen halkımız, hikayenin sonunda, et üretimi ve süt üretimi durma noktasına geldiğinden, tüketecek et ve süt bulamayacak, bulabilenlerde oldukça düşük arz nedeniyle eti ve sütü fahiş fiyatlarla satın alacak. Zaten fiyatlar fahiş diyecek olanlar çıkacaktır, onlara da şöyle anlatayım, 1 litre sütü şu anda örnek veriyorum 1 dolara alıyorlarsa 10 dolara zor bulacaklar. 1 kg eti, şu anda 15 dolara buluyorlarsa, 150 dolara bulacaklar.
Tabi bu durum sürdürülebilir olmadığı için, hükumet çareyi ürün ithalatında bulacak. Doğrudan et ve süt gelecek. İthalatı, kortizon olarak tanımlayabiliriz. Önceleri her derde deva gibidir, sihirli değnek değmiş gibi fayda görürsün. Bazı radikal endikasyonlarının haricinde, genelde tozu pisliği halı altına süpürmektir aslında, geçici, uçucu bir çözümdür. Eğer tedavi, hastalığın sebebine yönelik hazırlanmadıysa, kortizonu, kullanırsın, kullanırsın, epeyce zaman gemiyi yüzdürürsün, tam tedavi olduğunu zannedip kendini bomba gibi hissederken o bomba öyle bir patlar ki, zerreni dahi bulamazlar. Çözümü ürün ithalatında arayacağız (!) dedik ya, elin oğlu, önce neredeyse bedava gönderir hayvanı, eti, sütü. Senin üretimini bitirir. Tamamen geri dönüşümüz olarak bittiğini anladığı an, yıllık kişi başına düşen milli gelirinle ancak 3 5 kg et alabileceğin rakamlarla sana et, süt yollar. İşte biz bunun adına GIDADA BAĞIMLILIK diyoruz. Gıdada bağımlılığın olduğu yerde de, TAM BAĞIMSIZLIKTAN SÖZ EDİLEMEZ.”