Zeynep Casalin, gazetemize konuştu: Bazı hayvanları tutsakken seviyoruz

AYDIN- İşte röportajda öne çıkan bölümler: Zeynep Casali'nin de bir vegan olduğunu öğrendik. Hemen akla gelecek ilk sorumuzu yönelteyim: İlk ne zaman vegan olmaya karar verdiniz? “Yaklaşık bir 10 sene öncesine kadar veganlığa geçiş yaptım. Sesi hep kısık, sindirim problemi olan, çeşitli cilt sivilceleriyle baş etmeye çalışan ve mutsuz, depresif bir insandım. Bu yüzden de bir sağlık rehberiyle tanışarak, sağlıklı yiyecekler ve besin değerleriyle ilgili kıymetli bilgiler aldım. Çok sağlıklı zannederek yediğim şeylerin, aslında kendimde ne tür rahatsızlıklara yol açtığını fark ettim. 7 aylık süren, makro biyotik bir vegan diyeti uygulayarak, bendeki bu değişime inanamadım. Zaten veganlıkla ilgili tüm gerçekleri öğrendikten sonra, vegan olmama gibi bir durumum olamazdı. Hayatımın ne kadar değiştiğini gördüm ve araştırmaya başladım. İnsanlar, veganın birçok şeyi yasakladığı yanılgısına kapılıp, ‘Ee yani, ne yiyeceğiz peki?’ sorusuna yanıt aramaya başlıyorlar bir yerden sonra. Et ve sütten alınan proteinler, zaten bitkilerin özünde yeteri kadar var.” Bu tür organizasyonlarda bulunmanın size ne gibi bir katkısı oluyor? “Mademki toplum içerisinde tanınan biriyiz. Uğraştığımız işlerle bilgi vermek ve onları bu tarz organizasyonlara teşvik edip sevdirebilmek de işimizin bir parçası olmalıdır diye düşünüyorum. Tabii ki bilinebilir biri olmanın avantajlarını da burada kullanabiliyoruz. Sanatçının görevi, sadece heykel yapmak veya müzik yapmak değil de, bir şekilde insanları ileri düzeydeki düşüncelere taşıyabilmek de önemlidir.” Bu organizasyondan sonra katılacağınız bir programınız var mı? “Şu anda kendi projelerim var. Single çalışmalarım bekliyor. Didim benim için önemli. Çünkü Türkiye'de Vegan Festivali’nin ilki burada gerçekleşti. İlk festivalde konser vermiştim ve oldukça keyifliydi. Fakat geçen sene bu platformda bulunamamıştım. Bu sene de gelme fırsatı buldum ve buradayım. Katılımcıların çoğu vegan değil, yani yeni, yeni tanışıyorlar veganla. Ama tabii bu durum oldukça merak uyandırdı insanlarda ve belli katılım oranına ulaştılar.” Yeni projelerinizin hazırlıkları ne durumda? “Öncelikle ben artık albüm çıkarmıyorum, single çalışmalarıyla uğraşıyorum. Bazen insanların, ‘Müziği neden bıraktınız? Albüm çalışmalarınız yok mu?’ gibi sorularına maruz kalıyorum. Yeterli araştırılıp bakılmadığını düşünüyorum. En çok istediklerimden bir tanesi de aslında, dijitalde beni arayıp sorarak, ya da interaktif ortamında arama yaparak, ‘Ne yapıyor bu kadın, nerelerde acaba?’ diye araştırmaları.” 3 Mayıs'ta Denizli'de 18 yaş altı gençlerin de katılacağı bir müzik programınızın olduğunu duyduk, program hakkında biraz bilgi alabilir miyiz sizden? “Necati ve Saykolar Grubu'nun hazırlamış oldukları, aynı gün iki konser programı yapılacak. Programın ilk konserini ‘Saykolar' olarak 18 yaş altı gençlere alkolsüz bir müzik platformu oluşturdular. Hemen akabinde, ben 18 yaş üstü bir gruba müzik keyfi yaşatmak üzere orada olacağım. Grup Necati ve Saykolar, ailem gibidirler. Bu güzel organizasyonda beraber yer almak benim için de oldukça önemli. 12-18 yaş arası gençlerimiz de bu tür müzik programlarında yer almalıdır diye düşünüyorum ve Denizli'deki tüm gençleri bekliyorum.” Son olarak Vegan Festivali ile ilgili gazetemizin okuyucu kitlesine ve herkese buradan iletmek istediğiniz bir mesaj var mıdır? “Veganlık bize öğretilen, doğru zannettiğimiz bir çok şeyi çürütebilen bir durumdur. Eğer ki bu dünyayı daha temiz ve daha yaşanılır bir hale getirmek istiyorsak, mutlaka veganlığı araştırmalarını öneririm. Vicdanlı ve beynimiz ile düşünebilen varlıklarız. Hayvanları yemek ile tüketerek, onlara tecavüz ederek zarar vermek değil, onları korumaya yönelmeliyiz. Bu dünya hepimize ait! Burada hepimize yetecek kadar yer var sonuçta. ‘Hayvanlar biz insanlar için yaratılmıştır’ algısından kurtulmamız gerek bence. Bu canlılar, hissediyor, görüyor ve en kötüsü de acı çekiyorlar. İnsanlar, sözde hayvan severler. Hayvanları ve doğayı seviyorum diyorlar fakat 5 dakika sonra kendilerini pirzola yerken buluyorlar mesela! İnsanlar burada çelişebiliyorlar aslında. O zaman yiyemeyeceğiniz bazı hayvanları seviyorsunuz demektir. O halde bazı hayvanları tutsakken seviyorsunuz! O zaman şu durumda şöyle bir soru yöneltmemiz gerekiyor insanlara: ‘Siz kucakta tutsak olanlarını mı, yoksa ocakta pişecek olanlarını mı seviyorsunuz?' diye önce bunu bir ayırt edebilmek önemli. Veganlık aynı zamanda moda değil, bir yaşam tarzıdır” Röportaj: Yasin Şentürk