Hasan Dinçer
Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Mustafa Savaş
Rıdvan Eşin

Söke Cemevi Başkanı Kaya: Unutmayacağız,

GENEL 02.07.2018 - 17:09, Güncelleme: 01.12.2020 - 14:50 4400+ kez okundu.
 

Söke Cemevi Başkanı Kaya: Unutmayacağız,

Sivas Katliamı’nın yıldönümü nedeniyle bir açıklama yapan Söke Cemevi Başkanı Şevki Kaya, Unutmayacağız, zira hatırlamak unutanların kaderidir. Ateş utandı, Yakanlar ve yaktıranlar utanmadı” dedi.

AYDIN- Halk edebiyatının ve Alevi öğretisinin en güçlü temsilcilerinden biri olan Pir Sultan Abdal’ın kendi memleketi Sivas’ta heykeliyle de yaşamasının, 1993’ün 2 Temmuz’unda 35 Can’ın diri diri yakılması ile engellendiğini ifade eden Başkan Şevki Kaya’nın açıklaması şöyle: “Pir Sultan gerici- dinciler için Allah’ın yoluna girmeyen bir ‘’sapkın’’ resmi ideoloji için tebaa olmayı reddeden bir ‘’bozguncu’’ idi. Bu nedenledir ki bu tarihsel şahsiyetin kendi memleketine heykelinin dikilmesi, tüm dünyaya yanmış insan kokusu koklatmanın acizliğini sahiplenmek pahasına engellenmiştir. İnsanlıktan uzak, gözü dönmüş, şeriatçı yobaz güruhunun “Şanlı Sivas Kıyamı” olarak adlandırdığı bu insanlık trajedisi tarihin sayfalarına Madımak katliamı olarak yazıldı. Madımak katliamı Alevileri olduğu kadar tüm demokrasiden, aydınlıktan, insanlıktan ve laiklikten yana olan herkesi derinden yaralamıştır. Alevi öğretisinin büyük temsilcilerinden Pir Sultan, Anadolu’da insanlığın farklılıklarıyla yaşama hakkının tarihsel sembolü olmuş, bu ise tek kültürlü ve tek kimlikli bir coğrafya yaratmak isteyen devlet aklını rahatsız etmiştir. Ne yazık ki bu sebeple, insanlığın özgürlüğüne hizmet etmiş Alevi öğretisini asimile etmeye çalışan, beceremediği durumda da acınası figüranlarını kullanarak kan döken gelenek 2 Temmuz 1993 de kendini tekrarlamıştır. Bu tekrar sonrası insan öldürerek cennete gideceğini düşünebilecek kadar acınası durumda olan birkaç figüran tutuklanmış, olayın gerçek failleri ise örtbas edilmiştir. 2011 yılı itibariyle Sivas’ın katillerinden altısı için devletin savcısı cezalarının zaman aşımı dolayısıyla düşürülmesini istemiştir. Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve evrensel hukuk değerleri açık bir dille insanlık suçlarının zaman aşımına uğramayacağını ortaya koymuştur. Bugün karşılaştığımız zaman aşımı sorunun sebebi ise Sivas’ın devlet tarafından sıradan bir olaymış gibi değerlendirilmesidir. İnsanlık onuruna sahip çıkmamak konusunda direnç göstermesidir. Sorun toplumsal belleği yok ederek olayları ve failleri örtbas etme geleneğinin devamının sağlaması direncidir. Fransa’da yaşayan sanık Cafer Erçakmak ve Almanya’da yaşayan Muhammed Nuh Kılıç'ın yakalanmaları ve yargılanmaları için mahkemenin ve devletin hiçbir girişimde bulunmaması da bunun açık kanıtıdır. Tam da bu sebeple bu anlayış tarzınca, 2 Temmuz 1993 Sivas, 19 Aralık 1978 Maraş, 10 Temmuz 1980 Çorum, 18 Nisan 1978 Malatya katliamları unutturulmuş, acıları dillendirmenin, toplumu ayrıştırmaya sebep olacağı düşüncesi, Türkiye Halkına empoze edilmiştir. Netice itibariyle bu anlayış toplumsal düşünceye hakim olmuş, katliamlar için halk ayrış mayalım diye katledilenleri unutmuş sahip çıkmamış, katilleri ile unutmuş olmanın rahatlığı ile, neden diye sorma gereği bile duymadan bugüne kadar birlikte yaşamıştır. Bizler Alevi öğretisinin temsilcileri ve Türkiye demokrasi güçleri olarak diyoruz ki! Artık yaşananları unutmanın yeni ölümlere gebe ortamlar yaratmak olduğunu bilmekteyiz. Katliamlara dur demenin yolunun, tarihi canlı tutmaktan, acılarına sahip çıkmaktan, kendi gerçeğini devlet aklına kabul ettirmekten geçtiğini bilmekteyiz. Bu kabulün ise 35 insanın diri diri yakıldığı Madımak Oteli'nin ‘Utanç Müzesi’ olmasından geçtiğini söylemekteyiz. Bu müze insanlık onurunun, farklılıklarıyla yaşama hakkının, tahammül anlayışının sembolü olacaktır. Devlet aklının tek kimlikli ve kültürlü bakış açısının, demokrasiye ve özgürlüğe evrildiğinin belirtisi olacaktır. Katliamı yapanlara yaptıklarının yanına kar kalmadığını, 35 canımızın nezdinde yok edilmeye çalışılan düşüncemizin Hakka yürüyen canlarımızın anısında yaşatıldığını gösterecektir. Bu ise katillere düşüncelerin insanları öldürerek yok edilmeyeceğini gösterecektir. Evet unutmayacağız. Zira hatırlatılmak unutanların kaderidir.”
Sivas Katliamı’nın yıldönümü nedeniyle bir açıklama yapan Söke Cemevi Başkanı Şevki Kaya, Unutmayacağız, zira hatırlamak unutanların kaderidir. Ateş utandı, Yakanlar ve yaktıranlar utanmadı” dedi.

AYDIN- Halk edebiyatının ve Alevi öğretisinin en güçlü temsilcilerinden biri olan Pir Sultan Abdal’ın kendi memleketi Sivas’ta heykeliyle de yaşamasının, 1993’ün 2 Temmuz’unda 35 Can’ın diri diri yakılması ile engellendiğini ifade eden Başkan Şevki Kaya’nın açıklaması şöyle:

“Pir Sultan gerici- dinciler için Allah’ın yoluna girmeyen bir ‘’sapkın’’ resmi ideoloji için tebaa olmayı reddeden bir ‘’bozguncu’’ idi. Bu nedenledir ki bu tarihsel şahsiyetin kendi memleketine heykelinin dikilmesi, tüm dünyaya yanmış insan kokusu koklatmanın acizliğini sahiplenmek pahasına engellenmiştir. İnsanlıktan uzak, gözü dönmüş, şeriatçı yobaz güruhunun “Şanlı Sivas Kıyamı” olarak adlandırdığı bu insanlık trajedisi tarihin sayfalarına Madımak katliamı olarak yazıldı. Madımak katliamı Alevileri olduğu kadar tüm demokrasiden, aydınlıktan, insanlıktan ve laiklikten yana olan herkesi derinden yaralamıştır.

Alevi öğretisinin büyük temsilcilerinden Pir Sultan, Anadolu’da insanlığın farklılıklarıyla yaşama hakkının tarihsel sembolü olmuş, bu ise tek kültürlü ve tek kimlikli bir coğrafya yaratmak isteyen devlet aklını rahatsız etmiştir. Ne yazık ki bu sebeple, insanlığın özgürlüğüne hizmet etmiş Alevi öğretisini asimile etmeye çalışan, beceremediği durumda da acınası figüranlarını kullanarak kan döken gelenek 2 Temmuz 1993 de kendini tekrarlamıştır.

Bu tekrar sonrası insan öldürerek cennete gideceğini düşünebilecek kadar acınası durumda olan birkaç figüran tutuklanmış, olayın gerçek failleri ise örtbas edilmiştir.

2011 yılı itibariyle Sivas’ın katillerinden altısı için devletin savcısı cezalarının zaman aşımı dolayısıyla düşürülmesini istemiştir. Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve evrensel hukuk değerleri açık bir dille insanlık suçlarının zaman aşımına uğramayacağını ortaya koymuştur. Bugün karşılaştığımız zaman aşımı sorunun sebebi ise Sivas’ın devlet tarafından sıradan bir olaymış gibi değerlendirilmesidir. İnsanlık onuruna sahip çıkmamak konusunda direnç göstermesidir. Sorun toplumsal belleği yok ederek olayları ve failleri örtbas etme geleneğinin devamının sağlaması direncidir.

Fransa’da yaşayan sanık Cafer Erçakmak ve Almanya’da yaşayan Muhammed Nuh Kılıç'ın yakalanmaları ve yargılanmaları için mahkemenin ve devletin hiçbir girişimde bulunmaması da bunun açık kanıtıdır.

Tam da bu sebeple bu anlayış tarzınca, 2 Temmuz 1993 Sivas, 19 Aralık 1978 Maraş, 10 Temmuz 1980 Çorum, 18 Nisan 1978 Malatya katliamları unutturulmuş, acıları dillendirmenin, toplumu ayrıştırmaya sebep olacağı düşüncesi, Türkiye Halkına empoze edilmiştir. Netice itibariyle bu anlayış toplumsal düşünceye hakim olmuş, katliamlar için halk ayrış mayalım diye katledilenleri unutmuş sahip çıkmamış, katilleri ile unutmuş olmanın rahatlığı ile, neden diye sorma gereği bile duymadan bugüne kadar birlikte yaşamıştır.

Bizler Alevi öğretisinin temsilcileri ve Türkiye demokrasi güçleri olarak diyoruz ki! Artık yaşananları unutmanın yeni ölümlere gebe ortamlar yaratmak olduğunu bilmekteyiz. Katliamlara dur demenin yolunun, tarihi canlı tutmaktan, acılarına sahip çıkmaktan, kendi gerçeğini devlet aklına kabul ettirmekten geçtiğini bilmekteyiz.

Bu kabulün ise 35 insanın diri diri yakıldığı Madımak Oteli'nin ‘Utanç Müzesi’ olmasından geçtiğini söylemekteyiz. Bu müze insanlık onurunun, farklılıklarıyla yaşama hakkının, tahammül anlayışının sembolü olacaktır.

Devlet aklının tek kimlikli ve kültürlü bakış açısının, demokrasiye ve özgürlüğe evrildiğinin belirtisi olacaktır.

Katliamı yapanlara yaptıklarının yanına kar kalmadığını, 35 canımızın nezdinde yok edilmeye çalışılan düşüncemizin Hakka yürüyen canlarımızın anısında yaşatıldığını gösterecektir. Bu ise katillere düşüncelerin insanları öldürerek yok edilmeyeceğini gösterecektir.

Evet unutmayacağız. Zira hatırlatılmak unutanların kaderidir.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.