Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin

‘Lozan’ı kahramanca savunacak hükümetler gerekli’

GÜNCEL 30.09.2016 - 11:04, Güncelleme: 01.12.2020 - 14:49 4182+ kez okundu.
 

‘Lozan’ı kahramanca savunacak hükümetler gerekli’

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Aydın Şubesi Başkanı Günver Güneş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Lozan Antlaşması’yla ilgili sözlerine sert tepki gösterdi.

AYDIN- ADD Aydın Şubesi Başkanı Günver Güneş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 29 Eylül 2016 tarihinde, muhtarlar toplantısında, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması için; ‘Birileri bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştılar. Şöyle bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan’la verdik’ dedi. Sözü edilen ‘birileri’ ile Ebedi Başkomutanımız, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Lozan görüşmelerindeki baş delegemiz İsmet İnönü’nün kastedildiği anlaşılmaktadır. Bu yaklaşımı şiddetle kınıyoruz” dedi. Emperyalizmi ve onun yerli ve yabancı taşeronlarını Anadolu yaylasına gömenlerin, Misak-ı Millî ile belirledikleri yurt topraklarının büyük bir bölümünün siyasi tapusunu Lozan'la aldıklarını belirten Başkan Güneş,  Lozan Antlaşması’nın, 19 Mayıs 1919’da Samsun'da başlayan Anadolu İhtilali’nin son ve parlak aşaması. Türkiye'nin kapitülasyonlardan ve her türlü sömürü boyunduruğundan kurtulduğu tarih olduğunu söyledi. Lozan’ın bedel ödenerek elde edilmiş kazanımlarının bugün Lozan’ı tartışmaya açan bir siyasi anlayış eliyle kaybedilme aşamasında olduğuna dikkat çeken Güneş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Lozan düşmanlarının Türkiye düşmanı olduğu unutulmamalıdır. Patrikhane’yi fiilen ‘ekümenik’ hale getirenler, 1915 olayları nedeniyle Türkiye’yi Ermeni sorununda köşeye sıkıştırmaya çalışanlarla işbirliği içinde bulunanlar, Türkiye’nin üniter yapısını parçalayıp, özerk Kürdistan’ı hazırlayanlar elbette Kabotaj’ı, Montrö’yü unutturmak isteyeceklerdir.   Uluslararası sömürü düzeni ne yazık ki sona ermedi. Ne acıdır ki Sevr'i diriltmeye, Lozan'ı delmeye çalışan bir süreç yaşanıyor. Lozan Barış Antlaşmasının 93. Yıldönümünde her alanda Sevr koşullarının emperyalizm ve işbirlikçilerince Türk Ulusuna dayatılmaya çalışıldığı bir süreçten geçmekteyiz. Emperyal merkezler epeydir Türk milletinin Atatürk’ün mirasını reddetmesini hararetle tavsiye etmektedirler. Atatürk döneminin geçtiğini, devletin kurucu ideolojisi olmaktan ve anayasal, hukuksal metinlerden adının çıkarılmasını istemektedirler. Aynı çevreler Sevr’ in Anadolu için öngördüğü etnik coğrafyanın doğru olduğunu, demokratikleşmek, sivilleşmek isteyen bir Türkiye’nin bu haritanın öngördüğü biçimde yeniden yapılanmasını önermektedir. İçerdeki güç sahiplerinin, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinin ve kurucu önderinin reddine yönelik tavsiyeleri yerine getirme çabası içinde oldukları kamuoyunun malumudur. Dışarının Atatürksüz Türkiye siparişinin gerçekleşmesi durumunda üniter nitelikte ulus devletin tasfiyesiyle ortaya çıkacak yapının tarikatlar, cemaatler  ve kabileler konfederasyonu olacağı bilinmelidir. Ulusal bilincin yerine ümmetçiliğin, yurtseverlik yerine ihanetin, onurun yerine satılmışlığın, hukukun yerine adaletsizliğin, emeğin yerine sömürünün, demokrasi ve özgürlüklerin yerini baskının egemen kılınması çabaları giderek hız kazanmaktadır. Dinsel ve etnik ayrımcılığı kışkırtıp tırmandıran sözde ilerici, yıkıcı, gerici, çıkarcı ve mandacı anlayışın tüm karalamalarına karşın Lozan Barış Antlaşması tarihteki onurlu yerini her zaman koruyacaktır. Bugün demokrasi elbisesini giyerek ortada dolaşanlar; Sevr’i yırtıp atmış, Lozan’ı yapmış, vesayetin her türlüsünü aşmak için Cumhuriyetle aydınlık bir yola çıkmış ulusu kandıramayacaklarını, susturamayacaklarını ve başkalaştırdıkları rejimin içine gömülecek olanın kendi bağnaz anlayışları olduğunu anlayacaklardır.” ADD Şube Başkanı Günver Güneş’in açıklaması şöyle: “Emperyalist oyunun uzantıları İngiliz'in, Yunanlının, Fransızın, Amerikalının Lozan'dan rahatsız olması anlaşılabilir. Lakin Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetici kadrolarının, hem ülkenin, hem de kendilerinin varlık sebebi olan Lozan Barış Antlaşması’ndan rahatsızlıkları kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Bu sorunlu, cahil kafalar bugün yeryüzünün en kritik ve gözde coğrafyasının Türk egemenliğinde olacağını belirleyen Lozan’ın dışında bunca yıldır hükmünü yürütebilmiş başka bir siyasal antlaşma bulunmadığını, Üstelik Lozan Antlaşmasının Emperyalizmin tarihi yenilgisinin simgesi olduğunu anlayamamış olmaları büyük bir talihsizliktir. Emperyalizmin 100 yıllık hesaplarında Lozan’a yer yoktur. Cumhurbaşkanımızın ve taraftarlarının hesaplarında da olmadığı görülüyor. Lozan, emperyalizmin 100 yıllık planını bozup tarihin çöplüğüne attığı için emperyalistler ve işbirlikçilerinin hedefindedir. Lozan Anlaşmasına sadece emperyalizmin yüz yıllık planlarının günümüzdeki temsilcileri karşı değildir. Cumhuriyet rejiminin kazanımları ile devlet kademelerinin en tepelerinde yer bulanlar, Osmanlı hayalleri ile Lozan’a karşı çıkmaktadırlar. Osmanlı tarihinde en büyük toprak kaybını yaşatan II. Abdülhamit hayranları, Lozan Antlaşması’nı yenilgi olarak göstermekte, püsküllü fesleriyle çıktıkları TV ekranlarından püsküllü yalanlar söyleyebilmektedirler. Lozan Anlaşması’nda gizli maddeler olduğundan tutun, anlaşmanın 100. yılda sona ereceğine kadar her türlü yalanı utanmazca söylerken, Lozan’ı pekiştiren 1936 tarihli Montrö Antlaşması’nı da yok edecek “asrın projelerini”, “çılgın projeleri” ileri sürmekte, Montrö’yü gözden geçirmekten söz etmektedirler. Öyle ki bugün, aymazlık püsküllü fesli soytarıları aşmış Lozan'a olan kin nefret söylemleri artık devletin en tepesinden dillendirilmeye başlanmıştır.  Emperyalizm, 30 Ağustos 1922 tarihini, 9 Eylül’ün İzmir limanını nasıl unutamadıysa, Osmanlı hayranları da 1 Kasım 1922 tarihini unutamamıştır. Bu nedenle el ele vererek Lozan Antlaşması’na saldırmakta ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Tapu Senedi’ni delmek için her türlü hile ve entrikaya başvurmaktadırlar. Ancak başaramayacaklar. BUGÜN YAPILMASI GEREKEN, LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI VE KAHRAMANLARINI İTİBARSIZLAŞTIRMAK DEĞİL, ANTLAŞMADAKİ KAZANIMLARIMIZI KAYBETMEMEKTİR. Lozan Türkiye’nin bağımsızlık savaşımının zaferi olarak tarihe geçen gündür. Sevr’in, Kuva-yı İnzibatiye’nin, Kürdistan Teali Cemiyetinin günümüzdeki uzantıları boşuna umutlanmasınlar. Atatürkçü Düşünce Derneği Atatürk’ ün mirasını ve Lozan zaferiyle temelleri atılan özgür, bağımsız, üniter Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar yaşatma kararlılığını sürdürecektir. 93 yıl önce; Türk Ulusuna Bağımsız, başı dik ve onurlu bir  devlet armağan eden Cumhuriyetimizin kurucusu başta  Gazi  Mustafa  Kemal ATATÜRK olmak üzere Aziz Şehitlerimizi, Kahraman Gazilerimizi Lozan Barış Antlaşmasının mimarları olan İsmet İnönü ve arkadaşlarını minnetle anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.”
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Aydın Şubesi Başkanı Günver Güneş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Lozan Antlaşması’yla ilgili sözlerine sert tepki gösterdi.

AYDIN- ADD Aydın Şubesi Başkanı Günver Güneş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 29 Eylül 2016 tarihinde, muhtarlar toplantısında, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması için; ‘Birileri bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştılar. Şöyle bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan’la verdik’ dedi. Sözü edilen ‘birileri’ ile Ebedi Başkomutanımız, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Lozan görüşmelerindeki baş delegemiz İsmet İnönü’nün kastedildiği anlaşılmaktadır. Bu yaklaşımı şiddetle kınıyoruz dedi.

Emperyalizmi ve onun yerli ve yabancı taşeronlarını Anadolu yaylasına gömenlerin, Misak-ı Millî ile belirledikleri yurt topraklarının büyük bir bölümünün siyasi tapusunu Lozan'la aldıklarını belirten Başkan Güneş,  Lozan Antlaşması’nın, 19 Mayıs 1919’da Samsun'da başlayan Anadolu İhtilali’nin son ve parlak aşaması. Türkiye'nin kapitülasyonlardan ve her türlü sömürü boyunduruğundan kurtulduğu tarih olduğunu söyledi.

Lozan’ın bedel ödenerek elde edilmiş kazanımlarının bugün Lozan’ı tartışmaya açan bir siyasi anlayış eliyle kaybedilme aşamasında olduğuna dikkat çeken Güneş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Lozan düşmanlarının Türkiye düşmanı olduğu unutulmamalıdır. Patrikhane’yi fiilen ‘ekümenik’ hale getirenler, 1915 olayları nedeniyle Türkiye’yi Ermeni sorununda köşeye sıkıştırmaya çalışanlarla işbirliği içinde bulunanlar, Türkiye’nin üniter yapısını parçalayıp, özerk Kürdistan’ı hazırlayanlar elbette Kabotaj’ı, Montrö’yü unutturmak isteyeceklerdir.   Uluslararası sömürü düzeni ne yazık ki sona ermedi. Ne acıdır ki Sevr'i diriltmeye, Lozan'ı delmeye çalışan bir süreç yaşanıyor. Lozan Barış Antlaşmasının 93. Yıldönümünde her alanda Sevr koşullarının emperyalizm ve işbirlikçilerince Türk Ulusuna dayatılmaya çalışıldığı bir süreçten geçmekteyiz. Emperyal merkezler epeydir Türk milletinin Atatürk’ün mirasını reddetmesini hararetle tavsiye etmektedirler. Atatürk döneminin geçtiğini, devletin kurucu ideolojisi olmaktan ve anayasal, hukuksal metinlerden adının çıkarılmasını istemektedirler. Aynı çevreler Sevr’ in Anadolu için öngördüğü etnik coğrafyanın doğru olduğunu, demokratikleşmek, sivilleşmek isteyen bir Türkiye’nin bu haritanın öngördüğü biçimde yeniden yapılanmasını önermektedir. İçerdeki güç sahiplerinin, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinin ve kurucu önderinin reddine yönelik tavsiyeleri yerine getirme çabası içinde oldukları kamuoyunun malumudur. Dışarının Atatürksüz Türkiye siparişinin gerçekleşmesi durumunda üniter nitelikte ulus devletin tasfiyesiyle ortaya çıkacak yapının tarikatlar, cemaatler  ve kabileler konfederasyonu olacağı bilinmelidir. Ulusal bilincin yerine ümmetçiliğin, yurtseverlik yerine ihanetin, onurun yerine satılmışlığın, hukukun yerine adaletsizliğin, emeğin yerine sömürünün, demokrasi ve özgürlüklerin yerini baskının egemen kılınması çabaları giderek hız kazanmaktadır. Dinsel ve etnik ayrımcılığı kışkırtıp tırmandıran sözde ilerici, yıkıcı, gerici, çıkarcı ve mandacı anlayışın tüm karalamalarına karşın Lozan Barış Antlaşması tarihteki onurlu yerini her zaman koruyacaktır. Bugün demokrasi elbisesini giyerek ortada dolaşanlar; Sevr’i yırtıp atmış, Lozan’ı yapmış, vesayetin her türlüsünü aşmak için Cumhuriyetle aydınlık bir yola çıkmış ulusu kandıramayacaklarını, susturamayacaklarını ve başkalaştırdıkları rejimin içine gömülecek olanın kendi bağnaz anlayışları olduğunu anlayacaklardır.”

ADD Şube Başkanı Günver Güneş’in açıklaması şöyle:

“Emperyalist oyunun uzantıları İngiliz'in, Yunanlının, Fransızın, Amerikalının Lozan'dan rahatsız olması anlaşılabilir. Lakin Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetici kadrolarının, hem ülkenin, hem de kendilerinin varlık sebebi olan Lozan Barış Antlaşması’ndan rahatsızlıkları kabul edilebilir bir yaklaşım değildir.

Bu sorunlu, cahil kafalar bugün yeryüzünün en kritik ve gözde coğrafyasının Türk egemenliğinde olacağını belirleyen Lozan’ın dışında bunca yıldır hükmünü yürütebilmiş başka bir siyasal antlaşma bulunmadığını, Üstelik Lozan Antlaşmasının Emperyalizmin tarihi yenilgisinin simgesi olduğunu anlayamamış olmaları büyük bir talihsizliktir.

Emperyalizmin 100 yıllık hesaplarında Lozan’a yer yoktur. Cumhurbaşkanımızın ve taraftarlarının hesaplarında da olmadığı görülüyor. Lozan, emperyalizmin 100 yıllık planını bozup tarihin çöplüğüne attığı için emperyalistler ve işbirlikçilerinin hedefindedir.

Lozan Anlaşmasına sadece emperyalizmin yüz yıllık planlarının günümüzdeki temsilcileri karşı değildir. Cumhuriyet rejiminin kazanımları ile devlet kademelerinin en tepelerinde yer bulanlar, Osmanlı hayalleri ile Lozan’a karşı çıkmaktadırlar.

Osmanlı tarihinde en büyük toprak kaybını yaşatan II. Abdülhamit hayranları, Lozan Antlaşması’nı yenilgi olarak göstermekte, püsküllü fesleriyle çıktıkları TV ekranlarından püsküllü yalanlar söyleyebilmektedirler.

Lozan Anlaşması’nda gizli maddeler olduğundan tutun, anlaşmanın 100. yılda sona ereceğine kadar her türlü yalanı utanmazca söylerken, Lozan’ı pekiştiren 1936 tarihli Montrö Antlaşması’nı da yok edecek “asrın projelerini”, “çılgın projeleri” ileri sürmekte, Montrö’yü gözden geçirmekten söz etmektedirler.

Öyle ki bugün, aymazlık püsküllü fesli soytarıları aşmış Lozan'a olan kin nefret söylemleri artık devletin en tepesinden dillendirilmeye başlanmıştır.  Emperyalizm, 30 Ağustos 1922 tarihini, 9 Eylül’ün İzmir limanını nasıl unutamadıysa, Osmanlı hayranları da 1 Kasım 1922 tarihini unutamamıştır.

Bu nedenle el ele vererek Lozan Antlaşması’na saldırmakta ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Tapu Senedi’ni delmek için her türlü hile ve entrikaya başvurmaktadırlar. Ancak başaramayacaklar.

BUGÜN YAPILMASI GEREKEN, LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI VE KAHRAMANLARINI İTİBARSIZLAŞTIRMAK DEĞİL, ANTLAŞMADAKİ KAZANIMLARIMIZI KAYBETMEMEKTİR.

Lozan Türkiye’nin bağımsızlık savaşımının zaferi olarak tarihe geçen gündür. Sevr’in, Kuva-yı İnzibatiye’nin, Kürdistan Teali Cemiyetinin günümüzdeki uzantıları boşuna umutlanmasınlar. Atatürkçü Düşünce Derneği Atatürk’ ün mirasını ve Lozan zaferiyle temelleri atılan özgür, bağımsız, üniter Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar yaşatma kararlılığını sürdürecektir.

93 yıl önce; Türk Ulusuna Bağımsız, başı dik ve onurlu bir  devlet armağan eden Cumhuriyetimizin kurucusu başta  Gazi  Mustafa  Kemal ATATÜRK olmak üzere Aziz Şehitlerimizi, Kahraman Gazilerimizi Lozan Barış Antlaşmasının mimarları olan İsmet İnönü ve arkadaşlarını minnetle anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.