Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin

Kalp Hastalıkları ve Oruç

TEKNOLOJİ 14.06.2016 - 11:07, Güncelleme: 01.12.2020 - 14:49 3965+ kez okundu.
 

Kalp Hastalıkları ve Oruç

Ülkemizde kalp hastalıkları gelişmiş ülkelerdeki kadar sık görülmeye başlamıştır. Tıp alanındaki gelişmeler kalp hastalarının daha rahat ve daha uzun yaşamalarını sağlamıştır. Sağlıklı bir insan gibi yaşamaya devam eden kalp hastaları da çok artmıştır ve her ramazan gelişinde oruç tutma konusunda hastaların kafasında soru işaretleri oluşmaktadır. Bu soru işaretlerine Özel Medline Aydın Hastanesi Kardiyoloji uzmanı Dr. Fatih Çam açıklık getirdi.

Orucun hasta olmayan kişilerde yararlı etkileri olduğu bilinen bir gerçektir. Oruç tutanlarda kalp damar sisteminde pıhtılaşma olaylarının azaldığı gösterilmiştir. Yine oruç tutanlarda iyi huylu kolesterol (HDL) artmakta, kötü huylu kolesterol (LDL) ile trigliserid düzeylerinde azalma olmamakla birlikte yükselme de olmamaktadır. Bu bulgularla sağlıklı kişilerde orucun koroner kalp hastalığından koruduğu, koroner kalp hastalarında hastalığın ilerlemesini önlediği veya azalttığı rahatlıkla söylenebilir. Oruç; belli kurallara uyulduğunda, koroner kalp hastalığını kötüleştirmez ve ani krizlere neden olmaz. İftarda aşırı miktarda yemek, aşırı yağlı yemek aşırı kalorili yemek ve sonrasında sigara içmek gibi kötü alışkanlık çok yaygın olduğu halde, ramazan ayında acile gelmek zorunda kalan hasta sayısında artma olmaz. Acile başvuran oruçlular önceden hastalığı bilinmeyenler dışta tutulursa büyük çoğunlukla oruç süresinde değil iftarla sahur arasında tokluk süresinde gelirler. Demek ki iftarda kısa sürede aşırı yemek alışkanlığı olmazsa ramazanda kalp krizleri büyük ölçüde azalacaktır. Kalp hastalığı olanlar iftar ve sahurda nasıl beslenmeli? Aşırı kalorili hamur işlerinden (tatlı-börek gibi) kaçınırsak hem ramazanda, hem ramazan dışında kalp hastalığından, şeker hastalığından ve hatta kanserlerden kendimizi olabildiğince korumuş oluruz. Öncelikle ve özellikle iftarda hızlı yememek gereklidir. İftarda öncelikle çay ekmek peynirle veya çorba ile hafif bir kahvaltı yapıp daha sonra mümkün olduğunca bol sulu gıdalar tercih edilmelidir. Kızartılmış ve aşırı yağlı yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Bir örnek gerekirse makarna ve komposto veya hoşaf idealdir. Börekten vazgeçilemiyorsa, kızartılmamış, fırında pişirilmiş bol sebzeli olmalı ve ölçülü yenilmelidir. Nohut mercimek fasulye de tavsiye edilir ancak baklagillerin sindirimi zor olduğundan az miktarda yenmelidir. Midenin asit salgısını arttıran baharatlar ramazanda hiç yenmemelidir. Sahurda ise çok yemek uzun süre tok tutar inancından vazgeçilmelidir. Çünkü ne kadar çok yenirse ve ne kadar hızla kan şekerini yükselten tatlılar yenirse o kadar çok acıkılır. Sahur sofraları kahvaltı gibi hazırlanmalıdır. Su ve mineral ihtiyacını karşılayacak gıdalar yanında ölçülü miktarda yumurta, süt, yoğurt, peynir veya lifli gıdalar (sebze yemekleri) hem kan şekerinin yavaş yükselmesini sağlar, hem de aşırı mide salgısına neden olmazlar ve acıkmayı geciktirirler. Bütün Kalp Hastaları Oruç Tutabilir mi? Koroner kalp hastalığı tedavi edilmemiş kişiler için oruç riskli olabilir. Özellikle bol yağlı kalorili ve hızlı yenen iftar yemeklerinden sonra kalp krizi geçirmeleri riski yüksektir. Koroner damarların tıkanmasına bağlı infarktüs, iyi tedavi edilmemiş yüksek tansiyon, tedavisi zamanında yapılmamış kalp kapak hastalıkları veya kalp yetersizliği varsa, ilaçlarla kontrol altına alınmış bile olsa oruç tutulması risklidir. Kalp yetersizliği olan hastalar genellikle idrar söktürücü ilaçlar kullanırlar, bu ilaçların etkisi nedeniyle hastalarda açlık süresince aşırı tuz ve su kayıpları olur, bu ise bayılmalara hatta şoklara neden olabilir. İftarda ise vücuda aşırı su ve tuz yüklenmesi kalbi aşırı çalışmaya zorlar. Bir de hızlı ve bol yemek sonrası sindirim mide barsak sisteminin kan dolaşımı artar bu da kalbe ilave yük getirir ve aşırı yük kalp yetersizliğine yol açar. Oruç tutacak kalp hastası mutlaka doktoru ile görüşerek ilaçların düzeni bozulmayacak şekilde zaman ayarlaması yapmalıdır. İlaç düzeni günde 2 kez, sahurda ve iftarda olmak üzere ayarlanabilir. Günde 3 kez alınan ilaçlar mümkünse 2 defada alınabilir, ancak bu mümkün değilse oruç tutmamak daha uygun olacaktır. Sıcak yaz aylarında oruç tutmaya bağlı olarak su ve tuz kaybı gelişir ve tansiyon değerlerinde düşme gözlenebilir. Bu durumda tansiyon ilaçlarının dozları geçici olarak azaltılabilir. Yakın takip gerektiren pıhtı önler (kan sulandırıcı) ilaçlar besinlerle etkileşebilecekleri için bu ilaçları kullanan kalp hastalarında Ramazan ayında daha sıkı kontrol ve izlem yapmak uygun olacaktır.
Ülkemizde kalp hastalıkları gelişmiş ülkelerdeki kadar sık görülmeye başlamıştır. Tıp alanındaki gelişmeler kalp hastalarının daha rahat ve daha uzun yaşamalarını sağlamıştır. Sağlıklı bir insan gibi yaşamaya devam eden kalp hastaları da çok artmıştır ve her ramazan gelişinde oruç tutma konusunda hastaların kafasında soru işaretleri oluşmaktadır. Bu soru işaretlerine Özel Medline Aydın Hastanesi Kardiyoloji uzmanı Dr. Fatih Çam açıklık getirdi.

Orucun hasta olmayan kişilerde yararlı etkileri olduğu bilinen bir gerçektir. Oruç tutanlarda kalp damar sisteminde pıhtılaşma olaylarının azaldığı gösterilmiştir. Yine oruç tutanlarda iyi huylu kolesterol (HDL) artmakta, kötü huylu kolesterol (LDL) ile trigliserid düzeylerinde azalma olmamakla birlikte yükselme de olmamaktadır. Bu bulgularla sağlıklı kişilerde orucun koroner kalp hastalığından koruduğu, koroner kalp hastalarında hastalığın ilerlemesini önlediği veya azalttığı rahatlıkla söylenebilir.

Oruç; belli kurallara uyulduğunda, koroner kalp hastalığını kötüleştirmez ve ani krizlere neden olmaz. İftarda aşırı miktarda yemek, aşırı yağlı yemek aşırı kalorili yemek ve sonrasında sigara içmek gibi kötü alışkanlık çok yaygın olduğu halde, ramazan ayında acile gelmek zorunda kalan hasta sayısında artma olmaz. Acile başvuran oruçlular önceden hastalığı bilinmeyenler dışta tutulursa büyük çoğunlukla oruç süresinde değil iftarla sahur arasında tokluk süresinde gelirler. Demek ki iftarda kısa sürede aşırı yemek alışkanlığı olmazsa ramazanda kalp krizleri büyük ölçüde azalacaktır.

Kalp hastalığı olanlar iftar ve sahurda nasıl beslenmeli?

Aşırı kalorili hamur işlerinden (tatlı-börek gibi) kaçınırsak hem ramazanda, hem ramazan dışında kalp hastalığından, şeker hastalığından ve hatta kanserlerden kendimizi olabildiğince korumuş oluruz. Öncelikle ve özellikle iftarda hızlı yememek gereklidir. İftarda öncelikle çay ekmek peynirle veya çorba ile hafif bir kahvaltı yapıp daha sonra mümkün olduğunca bol sulu gıdalar tercih edilmelidir. Kızartılmış ve aşırı yağlı yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Bir örnek gerekirse makarna ve komposto veya hoşaf idealdir. Börekten vazgeçilemiyorsa, kızartılmamış, fırında pişirilmiş bol sebzeli olmalı ve ölçülü yenilmelidir. Nohut mercimek fasulye de tavsiye edilir ancak baklagillerin sindirimi zor olduğundan az miktarda yenmelidir. Midenin asit salgısını arttıran baharatlar ramazanda hiç yenmemelidir. Sahurda ise çok yemek uzun süre tok tutar inancından vazgeçilmelidir. Çünkü ne kadar çok yenirse ve ne kadar hızla kan şekerini yükselten tatlılar yenirse o kadar çok acıkılır. Sahur sofraları kahvaltı gibi hazırlanmalıdır. Su ve mineral ihtiyacını karşılayacak gıdalar yanında ölçülü miktarda yumurta, süt, yoğurt, peynir veya lifli gıdalar (sebze yemekleri) hem kan şekerinin yavaş yükselmesini sağlar, hem de aşırı mide salgısına neden olmazlar ve acıkmayı geciktirirler.

Bütün Kalp Hastaları Oruç Tutabilir mi?

Koroner kalp hastalığı tedavi edilmemiş kişiler için oruç riskli olabilir. Özellikle bol yağlı kalorili ve hızlı yenen iftar yemeklerinden sonra kalp krizi geçirmeleri riski yüksektir. Koroner damarların tıkanmasına bağlı infarktüs, iyi tedavi edilmemiş yüksek tansiyon, tedavisi zamanında yapılmamış kalp kapak hastalıkları veya kalp yetersizliği varsa, ilaçlarla kontrol altına alınmış bile olsa oruç tutulması risklidir. Kalp yetersizliği olan hastalar genellikle idrar söktürücü ilaçlar kullanırlar, bu ilaçların etkisi nedeniyle hastalarda açlık süresince aşırı tuz ve su kayıpları olur, bu ise bayılmalara hatta şoklara neden olabilir. İftarda ise vücuda aşırı su ve tuz yüklenmesi kalbi aşırı çalışmaya zorlar. Bir de hızlı ve bol yemek sonrası sindirim mide barsak sisteminin kan dolaşımı artar bu da kalbe ilave yük getirir ve aşırı yük kalp yetersizliğine yol açar.

Oruç tutacak kalp hastası mutlaka doktoru ile görüşerek ilaçların düzeni bozulmayacak şekilde zaman ayarlaması yapmalıdır. İlaç düzeni günde 2 kez, sahurda ve iftarda olmak üzere ayarlanabilir. Günde 3 kez alınan ilaçlar mümkünse 2 defada alınabilir, ancak bu mümkün değilse oruç tutmamak daha uygun olacaktır. Sıcak yaz aylarında oruç tutmaya bağlı olarak su ve tuz kaybı gelişir ve tansiyon değerlerinde düşme gözlenebilir. Bu durumda tansiyon ilaçlarının dozları geçici olarak azaltılabilir. Yakın takip gerektiren pıhtı önler (kan sulandırıcı) ilaçlar besinlerle etkileşebilecekleri için bu ilaçları kullanan kalp hastalarında Ramazan ayında daha sıkı kontrol ve izlem yapmak uygun olacaktır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.