Hasan Dinçer
Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Mustafa Savaş
Rıdvan Eşin

Doç. Dr. Kocatürk Glokom’u anlattı

SAĞLIK 10.10.2017 - 11:06, Güncelleme: 01.12.2020 - 14:49 2746+ kez okundu.
 

Doç. Dr. Kocatürk Glokom’u anlattı

Adnan Menderes Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tolga Kocatürk, Glokom (Göz Tansiyonu, Karasu Hastalığı) rahatsızlığı hakkında bilgiler verdi.

AYDIN- Doç. Dr. Tolga Kocatürk, erken teşhis koyulmasının hasarın önlenmesi açısından çok önemli olduğunu vurgulayarak, glokom hakkında tüm merak edilen soruları yanıtladı. Kocatürk, "Göz içi basıncı günümüzde, sadece bir risk faktörü olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle tek başına ölçülen göz tansiyonu değeri ile glokom tanısı koymak yanıltıcı olabilir. Genellikle yavaş seyir göstermesi nedeniyle hasta oluşan görme kaybını fark edemez, tanısı ancak detaylı bir göz muayenesi ile konabilir. Erken tanı için dikkatli bir göz muayenesi şarttır. Günümüzde göz tansiyonunun erken tanı ve takibinde, görme sinirinde hasar oluşup oluşmadığının belirlenmesinde ileri teknoloji ürünü cihazlar kullanılmaktadır, bu cihazlardan elde edilen verilerin glokom konusunda uzman hekimlerce yorumlanması tanı, tedavi ve takip süreçleri açısından oldukça önemlidir. Glokom, herkeste olabilir ve hiçbir şikayeti olmayan bir kişide de glokom saptanabilir. Göz içi basıncı normalden yüksek olan kişilerde glokom gelişme riski daha yüksektir. 35-40 yaşın üzerindeki kişilerde, ailesinde glokom olan kişilerde (genetik yatkınlık), şeker hastalığı, şiddetli kansızlık veya şoklar, yüksek-düşük sistemik kan basıncı (vücut tansiyonu), yüksek miyopi, yüksek hipermetropi, migren, uzun süreli kortizon tedavisi, göz tümörleri, üveit, ciddi göz yaralanmaları gibi durumlarda glokom riski artmaktadır. Bazı göz ameliyatları sonrası yine göz tansiyonu yükselmesi görülebilmektedir. Risk faktörlerine sahip kişilerde glokomun ortaya çıkma olasılığı normalden daha yüksektir. Glokomun erken tespiti ve görme sinirindeki hasarın önlenmesi amacıyla, bu kişilerin düzenli olarak göz muayenesi yaptırmaları önerilmektedir" dedi. Glokomun Belirtileri nelerdir? Clokam rahatsızlığının beliritlerine değinen Kocatürk, "Glokom genellikle erken dönemde herhangi bir belirti vermez. Bu nedenle özellikle açık açılı glokom tiplerinde kişinin herhangi bir şikayeti olmayabilir. Glokomun türüne ve şiddetine göre belirtiler farklılık gösterebilir. Sabahları belirginleşen baş ağrılar, zaman zaman bulanık görme, geceleri ışıkların etrafında ışıklı halkalar görülmesi glokom olabileceğini düşündüren belirtiler olarak sayılabilir. Akut glokom krizi gibi göz tansiyonunun çok yükseldiği durumlarda görme bulanıklığı, bulantı, kusma, gözde kızarıklık ve şiddetli ağrı gibi belirtiler de görülebilir. Geç dönemde tanı koyulduğunda görme sinirinin zarar görmesi nedeniyle oluşmuş olan görme alanı hasarlarının düzeltilmesi mümkün değildir, görme sinirindeki ölü hücrelerin onarılması mümkün olamamaktadır. Glokom nedeniyle oluşmuş olan görme kayıpları kalıcıdır; iyileşme şansı yoktur. Bu nedenle, görme kaybı oluşmadan önce veya görme kaybı en az seviyedeyken erken tanı koyulup tedaviye başlanması, hastalığın ilerlemesinin önlenmesi açısından çok önemlidir. Erken tanı koyulduktan sonra tedavisi başlanarak düzenli takibi yapılan hastalarda, görme alanında yeni kayıpların oluşması önlenebilir ve/veya hasar oluşma hızı en düşük seviyede tutulabilir. Hastanın yaşam süresince kendine yetebilecek düzeyde bir görme seviyesi olması amaçlanır" dedi. Glokomun Tedavisi Nasıl Yapılır? Hastalığın tedavisi hakkında bilgiler veren Kocatürk, şu uyarılarda bulundu: "Glokomun tedavisinde tanının erken koyulması kadar tipinin saptanması da önemlidir. Kişinin yaşına, yaşam tarzına, tedaviye uyumuna, optik sinir ve retinasının durumuna göre tedavi seçenekleri ve öncelikleri değişmektedir. Tedavinin kişiye özel planlanması gerekmektedir. Günümüzde uygulanan tedavide amaç, temel olarak göz tansiyonunu hasta için uygun değerlere düşürülmesi ve göz sinirindeki hasarın önlenmesine yöneliktir. Her gün belirli aralıklarla damlatılan ve ömür boyu kullanılan göz damlalarıyla göz tansiyonunun düşürülmesi ve görme sinirinin korunması mümkün olabilmektedir. Amaçlanan basınç değerine ulaşılamazsa, ikinci veya üçüncü damlalar eklenir. Glokom tedavisinde kullanılan çeşitli Laser sistemleri bulunmaktadır; glokom türüne göre, farklı kullanım alanları bulunmaktadır. Laser, bazı hastalarda öncelikli tercih edilen bir yöntem olurken, bazı hastalarda ise tedavi sürecine herhangi bir katkısı olmayabilir. Hastanın tolere edebildiği maksimum ilaç tedavisine rağmen göz tansiyonu düşmüyor ve glokom ilerliyorsa, bazı hastalarda cerrahi yöntemlere başvurmak gerekmektedir."
Adnan Menderes Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tolga Kocatürk, Glokom (Göz Tansiyonu, Karasu Hastalığı) rahatsızlığı hakkında bilgiler verdi.

AYDIN- Doç. Dr. Tolga Kocatürk, erken teşhis koyulmasının hasarın önlenmesi açısından çok önemli olduğunu vurgulayarak, glokom hakkında tüm merak edilen soruları yanıtladı. Kocatürk, "Göz içi basıncı günümüzde, sadece bir risk faktörü olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle tek başına ölçülen göz tansiyonu değeri ile glokom tanısı koymak yanıltıcı olabilir. Genellikle yavaş seyir göstermesi nedeniyle hasta oluşan görme kaybını fark edemez, tanısı ancak detaylı bir göz muayenesi ile konabilir. Erken tanı için dikkatli bir göz muayenesi şarttır. Günümüzde göz tansiyonunun erken tanı ve takibinde, görme sinirinde hasar oluşup oluşmadığının belirlenmesinde ileri teknoloji ürünü cihazlar kullanılmaktadır, bu cihazlardan elde edilen verilerin glokom konusunda uzman hekimlerce yorumlanması tanı, tedavi ve takip süreçleri açısından oldukça önemlidir. Glokom, herkeste olabilir ve hiçbir şikayeti olmayan bir kişide de glokom saptanabilir. Göz içi basıncı normalden yüksek olan kişilerde glokom gelişme riski daha yüksektir. 35-40 yaşın üzerindeki kişilerde, ailesinde glokom olan kişilerde (genetik yatkınlık), şeker hastalığı, şiddetli kansızlık veya şoklar, yüksek-düşük sistemik kan basıncı (vücut tansiyonu), yüksek miyopi, yüksek hipermetropi, migren, uzun süreli kortizon tedavisi, göz tümörleri, üveit, ciddi göz yaralanmaları gibi durumlarda glokom riski artmaktadır. Bazı göz ameliyatları sonrası yine göz tansiyonu yükselmesi görülebilmektedir. Risk faktörlerine sahip kişilerde glokomun ortaya çıkma olasılığı normalden daha yüksektir. Glokomun erken tespiti ve görme sinirindeki hasarın önlenmesi amacıyla, bu kişilerin düzenli olarak göz muayenesi yaptırmaları önerilmektedir" dedi.

Glokomun Belirtileri nelerdir?

Clokam rahatsızlığının beliritlerine değinen Kocatürk, "Glokom genellikle erken dönemde herhangi bir belirti vermez. Bu nedenle özellikle açık açılı glokom tiplerinde kişinin herhangi bir şikayeti olmayabilir. Glokomun türüne ve şiddetine göre belirtiler farklılık gösterebilir. Sabahları belirginleşen baş ağrılar, zaman zaman bulanık görme, geceleri ışıkların etrafında ışıklı halkalar görülmesi glokom olabileceğini düşündüren belirtiler olarak sayılabilir. Akut glokom krizi gibi göz tansiyonunun çok yükseldiği durumlarda görme bulanıklığı, bulantı, kusma, gözde kızarıklık ve şiddetli ağrı gibi belirtiler de görülebilir. Geç dönemde tanı koyulduğunda görme sinirinin zarar görmesi nedeniyle oluşmuş olan görme alanı hasarlarının düzeltilmesi mümkün değildir, görme sinirindeki ölü hücrelerin onarılması mümkün olamamaktadır. Glokom nedeniyle oluşmuş olan görme kayıpları kalıcıdır; iyileşme şansı yoktur. Bu nedenle, görme kaybı oluşmadan önce veya görme kaybı en az seviyedeyken erken tanı koyulup tedaviye başlanması, hastalığın ilerlemesinin önlenmesi açısından çok önemlidir. Erken tanı koyulduktan sonra tedavisi başlanarak düzenli takibi yapılan hastalarda, görme alanında yeni kayıpların oluşması önlenebilir ve/veya hasar oluşma hızı en düşük seviyede tutulabilir. Hastanın yaşam süresince kendine yetebilecek düzeyde bir görme seviyesi olması amaçlanır" dedi.

Glokomun Tedavisi Nasıl Yapılır?

Hastalığın tedavisi hakkında bilgiler veren Kocatürk, şu uyarılarda bulundu:

"Glokomun tedavisinde tanının erken koyulması kadar tipinin saptanması da önemlidir. Kişinin yaşına, yaşam tarzına, tedaviye uyumuna, optik sinir ve retinasının durumuna göre tedavi seçenekleri ve öncelikleri değişmektedir. Tedavinin kişiye özel planlanması gerekmektedir. Günümüzde uygulanan tedavide amaç, temel olarak göz tansiyonunu hasta için uygun değerlere düşürülmesi ve göz sinirindeki hasarın önlenmesine yöneliktir. Her gün belirli aralıklarla damlatılan ve ömür boyu kullanılan göz damlalarıyla göz tansiyonunun düşürülmesi ve görme sinirinin korunması mümkün olabilmektedir. Amaçlanan basınç değerine ulaşılamazsa, ikinci veya üçüncü damlalar eklenir. Glokom tedavisinde kullanılan çeşitli Laser sistemleri bulunmaktadır; glokom türüne göre, farklı kullanım alanları bulunmaktadır. Laser, bazı hastalarda öncelikli tercih edilen bir yöntem olurken, bazı hastalarda ise tedavi sürecine herhangi bir katkısı olmayabilir. Hastanın tolere edebildiği maksimum ilaç tedavisine rağmen göz tansiyonu düşmüyor ve glokom ilerliyorsa, bazı hastalarda cerrahi yöntemlere başvurmak gerekmektedir."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.