Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin

CHP’de değişim için düğmeye basıldı

SİYASET (AA) - Anadolu Ajansı | 07.07.2018 - 20:44, Güncelleme: 01.12.2020 - 14:50 3016+ kez okundu.
 

CHP’de değişim için düğmeye basıldı

24 Haziran Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri’ne daha seçim kararı bile ortada yokken “Millet İttifakı” kurarak hazırlıklı giren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu değiştirmek üzere düğmeye basıldı.

AYDIN- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kimsenin beklemediği bir atakla Yalova Milletvekili Muharrem İnce’yi parti rozetini de çıkartarak “Milletin Cumhurbaşkanı adayı” diye topluma sunması, alışılmadık bir durum olarak değerlendirildi. “Millet İttifakı”nın diğer ortaklaşanları İYİ Parti ve Saadet Partisi, kendi genel başkanlarını Cumhurbaşkanı adayı yaparak seçimlere katıldı. Resmiyette CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olan Yalova Milletvekili Muharrem İnce, seçim çalışmalarında Millet İttifakı’nın da rüzgarını arkasına alarak coşkulu kalabalıklarla mitingler düzenledi. Rekor sayıdaki mitinglerde sorulduğunda, “Ben Sayın Başkanın karşısına aday olarak çıkmam. Bu ahlaki olmaz” değerlendirmeleri de yapan İnce, partisinden fazla oy alınca adaylık düğmesine bastı. Basına da yansıdığı gibi, seçim sonrası aile görüşmesinde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na “Onursal Genel Başkanlık” teklif ettiğini açıklayan Muharrem İnce için sosyal medyada daha önce oluşturulan gruplardan “Kılıçdaroğlu istifa” sesleri yükseldi ve yükselmeye de devam ediyor. Oysa Muharrem İnce, partinin son kurultayında genel başkanlığa aday olmuş ve kaybetmişti. Tüm bu gelişmeler, 1990’lardaki Erdal İnönü-Deniz Baykal çekişmesini de anımsatan bir görüntü ortaya çıkarıyor. Birilerinin “Üst akıl” diye topluma lanse ettiği güç, bugünkü iktidar partisinin yolunu açacak taşları CHP içinde yarattığı çekişmelerle döşerken, CHP’de tek söz sahibi haline gelen Deniz Baykal’ın katkıları da toplum belleğinde tazeliğini koruyor. Düğmeye basan yine “Üst akıl mı?” sorusu gündemde. KILIÇDAROĞLU HAZIRLIKLIYDI 24 Haziran seçimlerine giderken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP’nin önerisi, AK Parti’nin de “Kabul” demesiyle alınan erken seçim kararına hazırlıklıydı.  Tarihin de kaydedeceği gibi, ülkenin gidişini, iktidar partisi AK Parti’nin ve Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın neler yapabileceğini öngörerek, Türk siyasal tarihine yeni adım atan İYİ Parti ile birlikte hareket etme kabiliyetini gerçekleştiren Kemal Kılıçdaroğlu, aynı zamanda mütevazılık örneği sergileyerek, “Cumhurbaşkanı adayımızın aldığı yüzde 30 oyda bizim de katkımız var” demedi. AK Parti-MHP ortaklığının “Muhalefeti hazırlıksız yakalarız” planlarını bozan gücün Kemal Kılıçdaroğlu’nun attığı sağlıklı adımlar olduğunu görmezden gelenlerin, en çok “Kılıçdaroğlu istifa” sesi yükseltenler olduğu gözleniyor. İYİ Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener, HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın partilerinden az oy almış olmaları, Kılıçdaroğlu’nun nakış işler gibi işlediği siyasetin başarısı değil mi acaba? Muharrem İnce’nin başarısı gibi gösterilen yüzde 30’da, bu ince siyasetin katkısı göz ardı edilebilir mi? Seçime sokulmama planları yapılan İYİ Parti’ye tam zamanında 15 milletvekili göndermedeki siyaset ustalığı olarak siyasal tarihe geçecektir. DENİZ BAYKAL’I ANIMSATIYOR Siyasal tarihimizde 20-30 yıl geriye dönüp baktığımızda, Deniz Baykal ve ekibinin CHP’ye egemen olma mücadelesini görüyoruz. Muharrem İnce’nin çıkışıyla benzerlikleri olduğu için kısaca anımsamakta yarar var. CHP'nin kapatılmasından sonra, kendisini solda tarif eden 2 parti kuruldu. Halkçı Parti (HP) ve Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP). Halkçı Parti, 2 Kasım 1985'te yapılan 1. Olağan Kurultayı'nda adını Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) olarak değiştirdi ve ertesi gün kurultay kararıyla kendisini fesheden SODEP, SHP'ye katılma kararı aldı. İnönü-Baykal Aydın Güven Gürkan da partinin kurucu genel başkanı oldu. 1986'da yapılan kongrede Erdal İnönü genel başkanlığa getirildi. 1987'de de siyaset yasağı kalkan Deniz Baykal, genel sekreterliğe seçildi. Böylece yeni bir Genel Başkan-Genel Sekreter çekişmesi de başlamış oldu. SHP'de art arda 29 Eylül 1990, 27 Temmuz 1991 ve 27 Ocak 1992 tarihlerinde yapılan olağanüstü kurultaylarda İnönü ve Baykal arasında genel başkanlık yarışı yaşandı. Her 3 kurultayda da yarışı İnönü kazandı. Rivayet o ki, kurultayda kazanamayan Deniz Baykal, Erdal İnönü’ye “Siz çekilin. Aday olmayın” önerisinde bulundu. Bu öneri kabul görmedi. 1992'de, 12 Eylül yönetimince kapatılan partilerin yeniden açılmasını sağlayan yasanın çıkmasıyla, 9 Eylül 1992'de toplanan 25. Kurultayda CHP'nin aynı ad ve amblemle yeniden açılması kararlaştırıldı. Kurultayda Erol Tuncer ile yarışan Deniz Baykal, CHP'nin 4. Genel Başkanı seçildi. Uzun süren "solda birleşme" tartışmalarının ardından 18 Şubat 1995'te yapılan bütünleşme kurultayında, birleşmenin CHP çatısı altında olması kararlaştırıldı. Üzerinde daha önce uzlaşma sağlanan Hikmet Çetin oybirliğiyle CHP Genel Başkanı seçildi. Çetin, CHP'nin 5. Genel Başkanı oldu. Çetin'in genel başkanlığındaki ara dönemden sonra 9 Eylül 1995'te toplanan 27. Kurultay'da genel başkanlık için Murat Karayalçın ile Deniz Baykal yarıştı. Baykal, 681 oy alarak CHP'nin yeni genel başkanı oldu.  Baykal-Öymen CHP, 1999'da yapılan seçimlerde barajı aşamadı. Seçim yenilgisi CHP'yi sarstı. Baykal, 1999'da genel başkanlıktan istifa etti. Parti Meclisi, olağanüstü kurultay kararı aldı. 1999'da yapılan 9. Olağanüstü Kurultay'da Altan Öymen genel başkan seçildi. Parti Meclisi seçimlerinde liste konusunda yaşanan gelişmeler nedeniyle, seçimleri kazananlar istifa etti ve bir ay sonra 10. Olağanüstü Kurultay'a gidildi. Bu kurultayda Parti Meclisi'nde Baykal ekibi çoğunluğu elde etti. Öymen, 2000'de olağanüstü kurultayı topladı. Bu kurultayda Baykal liderliğe seçildi. CHP'de 30. Olağan Kurultay ve tüzük değişiklikleri sırasında yeniden su yüzüne çıkan parti içi çekişmeler, 28 Mart yerel seçimlerinin ardından ivme kazandı. Tartışmalar sürerken Baykal, kendisi için güvenoyu istemiyle olağanüstü kurultayı 3 Temmuz'da topladı. 12. Olağanüstü Kurultay CHP'deki tartışmaları sona erdirmedi. BAYKAL-İNCE BENZERLİĞİ Erdal İnönü’nün karşısına her defasında aday olarak çıkıp kaybeden ve “Siz çekilin” teklifinde bulunan Deniz Baykal’ın 1990’lardaki tutumunun şimdi Muharrem İnce’de tezahür etmesi garip değil mi? Bu kadar benzerlik “Pes” dedirtecek cinsten. “Üst akıl” hangi aşamada?
24 Haziran Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri’ne daha seçim kararı bile ortada yokken “Millet İttifakı” kurarak hazırlıklı giren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu değiştirmek üzere düğmeye basıldı.

AYDIN- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kimsenin beklemediği bir atakla Yalova Milletvekili Muharrem İnce’yi parti rozetini de çıkartarak “Milletin Cumhurbaşkanı adayı” diye topluma sunması, alışılmadık bir durum olarak değerlendirildi. “Millet İttifakı”nın diğer ortaklaşanları İYİ Parti ve Saadet Partisi, kendi genel başkanlarını Cumhurbaşkanı adayı yaparak seçimlere katıldı.
Resmiyette CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olan Yalova Milletvekili Muharrem İnce, seçim çalışmalarında Millet İttifakı’nın da rüzgarını arkasına alarak coşkulu kalabalıklarla mitingler düzenledi. Rekor sayıdaki mitinglerde sorulduğunda, “Ben Sayın Başkanın karşısına aday olarak çıkmam. Bu ahlaki olmaz” değerlendirmeleri de yapan İnce, partisinden fazla oy alınca adaylık düğmesine bastı.
Basına da yansıdığı gibi, seçim sonrası aile görüşmesinde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na “Onursal Genel Başkanlık” teklif ettiğini açıklayan Muharrem İnce için sosyal medyada daha önce oluşturulan gruplardan “Kılıçdaroğlu istifa” sesleri yükseldi ve yükselmeye de devam ediyor. Oysa Muharrem İnce, partinin son kurultayında genel başkanlığa aday olmuş ve kaybetmişti.
Tüm bu gelişmeler, 1990’lardaki Erdal İnönü-Deniz Baykal çekişmesini de anımsatan bir görüntü ortaya çıkarıyor. Birilerinin “Üst akıl” diye topluma lanse ettiği güç, bugünkü iktidar partisinin yolunu açacak taşları CHP içinde yarattığı çekişmelerle döşerken, CHP’de tek söz sahibi haline gelen Deniz Baykal’ın katkıları da toplum belleğinde tazeliğini koruyor. Düğmeye basan yine “Üst akıl mı?” sorusu gündemde.
KILIÇDAROĞLU HAZIRLIKLIYDI
24 Haziran seçimlerine giderken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP’nin önerisi, AK Parti’nin de “Kabul” demesiyle alınan erken seçim kararına hazırlıklıydı. 
Tarihin de kaydedeceği gibi, ülkenin gidişini, iktidar partisi AK Parti’nin ve Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın neler yapabileceğini öngörerek, Türk siyasal tarihine yeni adım atan İYİ Parti ile birlikte hareket etme kabiliyetini gerçekleştiren Kemal Kılıçdaroğlu, aynı zamanda mütevazılık örneği sergileyerek, “Cumhurbaşkanı adayımızın aldığı yüzde 30 oyda bizim de katkımız var” demedi.
AK Parti-MHP ortaklığının “Muhalefeti hazırlıksız yakalarız” planlarını bozan gücün Kemal Kılıçdaroğlu’nun attığı sağlıklı adımlar olduğunu görmezden gelenlerin, en çok “Kılıçdaroğlu istifa” sesi yükseltenler olduğu gözleniyor. İYİ Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener, HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın partilerinden az oy almış olmaları, Kılıçdaroğlu’nun nakış işler gibi işlediği siyasetin başarısı değil mi acaba? Muharrem İnce’nin başarısı gibi gösterilen yüzde 30’da, bu ince siyasetin katkısı göz ardı edilebilir mi?
Seçime sokulmama planları yapılan İYİ Parti’ye tam zamanında 15 milletvekili göndermedeki siyaset ustalığı olarak siyasal tarihe geçecektir.
DENİZ BAYKAL’I ANIMSATIYOR
Siyasal tarihimizde 20-30 yıl geriye dönüp baktığımızda, Deniz Baykal ve ekibinin CHP’ye egemen olma mücadelesini görüyoruz. Muharrem İnce’nin çıkışıyla benzerlikleri olduğu için kısaca anımsamakta yarar var.
CHP'nin kapatılmasından sonra, kendisini solda tarif eden 2 parti kuruldu. Halkçı Parti (HP) ve Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP). Halkçı Parti, 2 Kasım 1985'te yapılan 1. Olağan Kurultayı'nda adını Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) olarak değiştirdi ve ertesi gün kurultay kararıyla kendisini fesheden SODEP, SHP'ye katılma kararı aldı.
İnönü-Baykal Aydın Güven Gürkan da partinin kurucu genel başkanı oldu. 1986'da yapılan kongrede Erdal İnönü genel başkanlığa getirildi. 1987'de de siyaset yasağı kalkan Deniz Baykal, genel sekreterliğe seçildi. Böylece yeni bir Genel Başkan-Genel Sekreter çekişmesi de başlamış oldu. SHP'de art arda 29 Eylül 1990, 27 Temmuz 1991 ve 27 Ocak 1992 tarihlerinde yapılan olağanüstü kurultaylarda İnönü ve Baykal arasında genel başkanlık yarışı yaşandı. Her 3 kurultayda da yarışı İnönü kazandı.
Rivayet o ki, kurultayda kazanamayan Deniz Baykal, Erdal İnönü’ye “Siz çekilin. Aday olmayın” önerisinde bulundu. Bu öneri kabul görmedi.
1992'de, 12 Eylül yönetimince kapatılan partilerin yeniden açılmasını sağlayan yasanın çıkmasıyla, 9 Eylül 1992'de toplanan 25. Kurultayda CHP'nin aynı ad ve amblemle yeniden açılması kararlaştırıldı. Kurultayda Erol Tuncer ile yarışan Deniz Baykal, CHP'nin 4. Genel Başkanı seçildi. Uzun süren "solda birleşme" tartışmalarının ardından 18 Şubat 1995'te yapılan bütünleşme kurultayında, birleşmenin CHP çatısı altında olması kararlaştırıldı. Üzerinde daha önce uzlaşma sağlanan Hikmet Çetin oybirliğiyle CHP Genel Başkanı seçildi. Çetin, CHP'nin 5. Genel Başkanı oldu. Çetin'in genel başkanlığındaki ara dönemden sonra 9 Eylül 1995'te toplanan 27. Kurultay'da genel başkanlık için Murat Karayalçın ile Deniz Baykal yarıştı. Baykal, 681 oy alarak CHP'nin yeni genel başkanı oldu. 
Baykal-Öymen CHP, 1999'da yapılan seçimlerde barajı aşamadı. Seçim yenilgisi CHP'yi sarstı. Baykal, 1999'da genel başkanlıktan istifa etti. Parti Meclisi, olağanüstü kurultay kararı aldı. 1999'da yapılan 9. Olağanüstü Kurultay'da Altan Öymen genel başkan seçildi. Parti Meclisi seçimlerinde liste konusunda yaşanan gelişmeler nedeniyle, seçimleri kazananlar istifa etti ve bir ay sonra 10. Olağanüstü Kurultay'a gidildi. Bu kurultayda Parti Meclisi'nde Baykal ekibi çoğunluğu elde etti. Öymen, 2000'de olağanüstü kurultayı topladı. Bu kurultayda Baykal liderliğe seçildi. CHP'de 30. Olağan Kurultay ve tüzük değişiklikleri sırasında yeniden su yüzüne çıkan parti içi çekişmeler, 28 Mart yerel seçimlerinin ardından ivme kazandı. Tartışmalar sürerken Baykal, kendisi için güvenoyu istemiyle olağanüstü kurultayı 3 Temmuz'da topladı. 12. Olağanüstü Kurultay CHP'deki tartışmaları sona erdirmedi.
BAYKAL-İNCE BENZERLİĞİ
Erdal İnönü’nün karşısına her defasında aday olarak çıkıp kaybeden ve “Siz çekilin” teklifinde bulunan Deniz Baykal’ın 1990’lardaki tutumunun şimdi Muharrem İnce’de tezahür etmesi garip değil mi? Bu kadar benzerlik “Pes” dedirtecek cinsten. “Üst akıl” hangi aşamada?

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.