Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Aydem
Rıdvan Eşin

Barolar rahatsız

GÜNCEL 25.12.2017 - 14:11, Güncelleme: 01.12.2020 - 14:50 2687+ kez okundu.
 

Barolar rahatsız

23 Aralık 2017 Tarihinde Kütahya'da Toplanan Ege Marmara Genişletilmiş Baro Başkanları Toplantısı’nın sonuç bildirgesinde, Baroların son gelişmelerden ve gidişattan rahatsız oldukları dile getirildi.

AYDIN- Kütahya'da Toplanan Ege Marmara Genişletilmiş Baro Başkanları Toplantısı’nda hukuksal sorunlar ile avukatlık mesleğine ilişkin sorunların müzakere edildiği bildirildi. Baro Başkanları’nın, toplantının başında, 87 Yıl önce Menemen'de katledilen Asteğmen Kubilay ile Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki ile 103 yıl önce Sarıkamış'ta kaybettiğimiz şehitlerimizin de rahmet ve saygı ile anıldığı belirtildi. Toplantıyla ilgili bir açıklama yapan Aydın Barosu Başkanı Gökhan Bozkurt, Ege ve Marmara Genişletilmiş Bölge Baro Başkanları Toplantısı’nda açıklanan sonuç bildirgesinin kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla dile getirildiğini söyledi. Başkan Bozkurt’un verdiği bilgiye göre, başkanların kamuoyuna duyurulması konusunda anlaştıkları hususlar şöyle: “1- Baro Başkanları, Türkiye'de devam eden OHAL'in derhal sona erdirilmesinin gerekliliğine işaret etmişlerdir. Demokratik rejime alternatif olarak gelişen bu süreçte, hükümetin hukuksal ve anayasal her türlü denetimden uzak olan bir işlevde olması Hukuk Devleti açısından son derecede tehlikeli bir gelişme olarak tanımlanmıştır. Hukukun evrensel ilkelerinin genel kabule ulaştırdığı adalete erişim ve adil yargılanma ilkelerinin ciddi biçimde ihlal edildiğine işaret eden Baro Başkanları, bu ilkelere yeniden kavuşulmasının yaşamsal olduğunu vurgulamışlardır. Bu süreçte özellikle de savunma mesleğine yönelik olarak KHK'lar ile getirilen sınırlamaların yargılamaları ciddi biçimde etkilediği ve evrensel normlardan uzaklaşıldığı konularında uyarıda bulunmayı görevleri olarak saymışlardır. Cezaevlerinin değişen koşullarından yargılamalara ve savunmaya ilişkin kısıtlamalara kadar bir dizi karar ve sonucun hukuk devleti tanımına uymadığı saptanmıştır. Keza, Anayasa'nın 138. Maddesi ile belirlenmiş ilkelerin uzağında kalınması nedeni ile yargıya müdahalelerin olağanüstü boyutlara vardığı ve bu nedenle yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının da ciddi biçimde ihlal edilmiş olduğu tespit edilmiştir. 2- OHAL koşullarının zorlanmasının doğal sonucu olarak işkence ve kötü muamele iddialarının yeniden gündeme gelinmiş olduğu kanısına varılmıştır. Baro Başkanları, kamunun koruması altında bulunan herkesin şüpheli bile olsa devlet teminatı altında bulunduğu hususunu hatırlatmayı, görevlerinin gereği saymaktadırlar. Emniyet Müdürlüklerinde 'intihar ettiği' iddia edilen şüpheliler ile ilgili kamuoyunu tatmin edecek herhangi bir işlem yapılmaz iken, hakkında beraat kararı verilmiş sanıkların, gözaltında iken adli tıp raporları ile kanıtlanan işkence iddiaları karşısında, idari soruşturmaların dahi sonuçlandırılamamış olması, kolluk kuvvetlerine karşı yeni ve olumsuz bir algının doğumuna neden olmuştur. OHAL sürecinde işkencenin vardığı boyut, gözaltındaki avukatlara dahi sirayet etmiştir. 3- OHAL sürecinin en belirgin özelliklerinden biri de tutuklamaların ciddi ölçüde çoğalmış olmasıdır. Diğer yandan kaygı yaratan uzun tutukluluk sürelerinin de giderek artık ciddi boyutlara vardığına tanık olunmuştur. Bu bağlamda özellikle gazetecilere yönelik olarak tutuklama yolu ile geliştirilen 'gözdağı' süreci, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünü ciddi biçimde ihlal etmiş ve ülkemizin özgür dünya üzerindeki itibarını sarsan ciddi boyutları ifade etmiştir. 4- Baro Başkanları, devlet kavramının tanımı içerisindeki temel kurumsallıkların cemaatlere teslim edilmesi sureti ile dönüştürülen yapının mağdur ettiği çocuklarımızın istismara uğramış olmalarını, çok ciddi bir tehdit olarak işaret etmektedir. Cemaat yurtlarına terk edilen çocuklarımızın, cinsel istismara maruz kalmalarının, kabul edilebilir, geçiştirilebilir ya da sessiz kalınacak bir olgu olarak tanımlanması ve yeterli tepkinin verilmemiş olmasının 'utanç' vesilesi olduğu konusunda mutabıktırlar. Kayıtsızlığın geldiği boyutların 38 günlük Tatar Bebeğe kadar vardırılmış olmasının Baro Başkanları üzerindeki en temel vurgusu kesin bir dille ifade edilmektedir: Cemaat Yurtları Derhal Kapatılmalıdır. 5- Toplantıya katılan Baro Başkanları son bir yıl içerisinde ülkemizde çevre sorunlarının giderek artan bir boyut kazanmakta olduğuna işaret ederek, özellikle de ranta dayalı olarak gelişen bu sürece ilişkin Baroların Avukatlık yasasından kaynaklanan müdahale gücünü müzakere etmişlerdir. Özellikle de Barolar tarafından açılan bu tür davalarda hak ehliyetinin bulunmadığı yolundaki yargı kararlarının sürecin geldiği nokta itibariyle, kararı veren yargı organlarının da sorumlu kılacağı noktasında birleşmişlerdir. Son kez Gölcük Milli Parkında yaşanmakta olan ve toplumsal baskıya rağmen geri alınmayan kararların diğer örnekleri de Çanakkale Kaz Dağları, Artvin Cerattepe, İzmir Efemçukuru, Uşak-Kütahya Muratdağı, Menderes Havzası, Aydın Germencik, Bursa Uludağ, Uluabat ve İznik, Karadeniz’de ve ülkenin diğer kesimlerinde yaşanmaktadır. Keza, RES ve HES santralleri uğruna feda edilen değerler de bu rant arayışlarına dahildir. Bu süreçte özellikle ÇED raporlarının aranmaması veya bu raporlara uyulmaması şeklinde verilen hukuka aykırılıklar siyaseti rant anlayışı ile birleştirilmektedir. 6- Baro Başkanları, gelişen süreçte avukatlık mesleğine ilişkin öteden beri besledikleri kaygının giderek çok önemli bir boyut kazandığını tespit etmişlerdir. Denetimsiz bir biçimde ve ihtiyacı aşan bir boyutta açılmış olan ve halen de açılmaya devam eden Hukuk Fakültelerinin verdiği mezunların avukatlık mesleğine tehdit oluşturan bir konuma geldiği saptanmıştır. Bu bağlamda bir yandan bu fakültelerde verilen eğitimlerin yetersizliğine, akademik kadro eksikliklerinden kaynaklanan eğitim yetersizliklerine işaret etmişlerdir. Bu nedenle bir an önce mesleğe kabulde sınav sisteminin getirilmesinin önemine işaret eden Baro Başkanları meslekteki kalite sorununun aşılabilmesi bakımından da bu süreçteki teknik konuları müzakere etmişlerdir. 7- Son kez çıkartılan bilirkişilik yasası ile yargılamalarda hukukçu bilirkişilerin devre dışı bırakılmış olmasının sakıncalarını müzakere eden baro başkanları, önümüzdeki süreçte bu durumun mahkeme kararlarını olumsuz etkileyeceğinin ve adaletin adliye sarayları dışında aranması gibi bir sonuç öngörmüşlerdir. FETÖ soruşturmaları ve BAM atamaları nedeniyle ilk derece mahkemelerinde ortaya çıkan deneyim eksikliğinin azami düzeye vardığı bir sırada, bilirkişilik kurumunun deneyiminden yararlanmayı reddeden bir algı, yargılamaların adil sonuç doğurmasını da engelleyecektir. 8- Baro Başkanları İş Yasası’nda yapılan değişiklik ile getirilen zorunlu arabuluculuğun dava şartı haline getirilmesine ilişkin karşıtlıklarını ifade ederek, Anayasadaki hak arama özgürlüğünün ihlal edildiğini tespit etmişlerdir. İşveren-işçi gibi eşitsizlikleri başından belli olan bireyler için öngörülen bu sürecin, sadece hukuksal sonuçları itibariyle değil, emek dünyasına yönelik sonuçları itibariyle de kabul edilemez olduğu saptanmıştır. Adalet Bakanı tarafından yapılan ve boşanmada da arabuluculuk müessesinin devreye gireceğine ilişkin açıklamalardan duyulan kaygıları ifade eden baro başkanları, sürecin giderek 'çifte hukuka' evrileceği kaygısını paylaşmışlardır. 9- CMK ile getirilen değişiklikler bağlamında uzlaşmaya tabi suçlar için öngörülen uzlaşmacıların, kamu görevlileri arasından seçilmesinin yarattığı olumsuz sonuçları değerlendiren Baro Başkanları, güç sahibinin kamu görevlisi olması, zımni olarak kamu gücü ve imkanlarını kullanması, bu uğurda çalışma saatlerinin harcanması ve yetersiz hukuk bilgisine işaret ederek öngörülen müessesenin işlerliğinin yitirilmesi gibi bir ciddi neticeye işaret etmişlerdir. Bu durumun yurttaşların telafisi imkansız hak kaybına neden olduğu örnekleri ile sergilenmiştir. Türkiye; hukuk devleti mücadelesi vermesi gereken, yargısını bağımsız ve tarafsız kılması için yapısal reformlara ihtiyaç duyan çok önemli bir zaman dilimini yaşamaktadır. Bu bağlamda demokrasi inançlarını pekiştiren Baro Başkanları, demokratik gelişim süreçlerine en çok ihtiyaç duyulan bu aşamaların, OHAL süreci ile sürdürülmekte olmasını son derecede kaygı ile karşılamakta ve bir hukuk reformuna işaret etmektedir.” Sonuç bildirgesine imza atan barolar ve başkanları şunlar: Ankara Baro Başkanı: Av Hakan Canduran Antalya Barosu Başkanı: Av. Polat Balkan, Aydın Barosu Başkanı: Av. Gökhan Bozkurt, Balıkesir Barosu Başkanı: Av. Erol Kayabay, Bilecik Baro Başkan Yrd.: Av Hasan Şahin Bursa Barosu Başkanı: Av. Gürkan Altun, Çanakkale Barosu Başkanı: Av. Bülent Şarlan, Denizli Barosu Başkan: Av. Müjdat İlhan, Erzincan Baro Başkanı: Av Adem Aktürk Eskişehir Barosu Başkanı: Av. Rıza Öztekin, İstanbul Barosu Başkanı: Av. Mehmet Durakoğlu, İzmir Barosu Başkanı: Av. Aydın Özcan, Kırklareli Barosu Başkanı: Av. Turgay Hınız, Kocaeli Barosu Başkanı: Av. Sertif Gökçe Kütahya Barosu Başkanı: Av. Ahmet Atam, Manisa Barosu Başkanı: Av. Ali Arslan, Muğla Barosu Başkanı: Av. Cumhur Uzun Sakarya Barosu Başkanı: Av. Zafer Kazan, Tekirdağ Barosu Başkanı: Av. Erhan Sezer, Uşak Barosu Başkanı: Av. Gürcan Sağcan,
23 Aralık 2017 Tarihinde Kütahya'da Toplanan Ege Marmara Genişletilmiş Baro Başkanları Toplantısı’nın sonuç bildirgesinde, Baroların son gelişmelerden ve gidişattan rahatsız oldukları dile getirildi.

AYDIN- Kütahya'da Toplanan Ege Marmara Genişletilmiş Baro Başkanları Toplantısı’nda hukuksal sorunlar ile avukatlık mesleğine ilişkin sorunların müzakere edildiği bildirildi.

Baro Başkanları’nın, toplantının başında, 87 Yıl önce Menemen'de katledilen Asteğmen Kubilay ile Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki ile 103 yıl önce Sarıkamış'ta kaybettiğimiz şehitlerimizin de rahmet ve saygı ile anıldığı belirtildi.

Toplantıyla ilgili bir açıklama yapan Aydın Barosu Başkanı Gökhan Bozkurt, Ege ve Marmara Genişletilmiş Bölge Baro Başkanları Toplantısı’nda açıklanan sonuç bildirgesinin kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla dile getirildiğini söyledi.

Başkan Bozkurt’un verdiği bilgiye göre, başkanların kamuoyuna duyurulması konusunda anlaştıkları hususlar şöyle:

“1- Baro Başkanları, Türkiye'de devam eden OHAL'in derhal sona erdirilmesinin gerekliliğine işaret etmişlerdir. Demokratik rejime alternatif olarak gelişen bu süreçte, hükümetin hukuksal ve anayasal her türlü denetimden uzak olan bir işlevde olması Hukuk Devleti açısından son derecede tehlikeli bir gelişme olarak tanımlanmıştır. Hukukun evrensel ilkelerinin genel kabule ulaştırdığı adalete erişim ve adil yargılanma ilkelerinin ciddi biçimde ihlal edildiğine işaret eden Baro Başkanları, bu ilkelere yeniden kavuşulmasının yaşamsal olduğunu vurgulamışlardır. Bu süreçte özellikle de savunma mesleğine yönelik olarak KHK'lar ile getirilen sınırlamaların yargılamaları ciddi biçimde etkilediği ve evrensel normlardan uzaklaşıldığı konularında uyarıda bulunmayı görevleri olarak saymışlardır. Cezaevlerinin değişen koşullarından yargılamalara ve savunmaya ilişkin kısıtlamalara kadar bir dizi karar ve sonucun hukuk devleti tanımına uymadığı saptanmıştır. Keza, Anayasa'nın 138. Maddesi ile belirlenmiş ilkelerin uzağında kalınması nedeni ile yargıya müdahalelerin olağanüstü boyutlara vardığı ve bu nedenle yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının da ciddi biçimde ihlal edilmiş olduğu tespit edilmiştir.

2- OHAL koşullarının zorlanmasının doğal sonucu olarak işkence ve kötü muamele iddialarının yeniden gündeme gelinmiş olduğu kanısına varılmıştır. Baro Başkanları, kamunun koruması altında bulunan herkesin şüpheli bile olsa devlet teminatı altında bulunduğu hususunu hatırlatmayı, görevlerinin gereği saymaktadırlar. Emniyet Müdürlüklerinde 'intihar ettiği' iddia edilen şüpheliler ile ilgili kamuoyunu tatmin edecek herhangi bir işlem yapılmaz iken, hakkında beraat kararı verilmiş sanıkların, gözaltında iken adli tıp raporları ile kanıtlanan işkence iddiaları karşısında, idari soruşturmaların dahi sonuçlandırılamamış olması, kolluk kuvvetlerine karşı yeni ve olumsuz bir algının doğumuna neden olmuştur. OHAL sürecinde işkencenin vardığı boyut, gözaltındaki avukatlara dahi sirayet etmiştir.

3- OHAL sürecinin en belirgin özelliklerinden biri de tutuklamaların ciddi ölçüde çoğalmış olmasıdır. Diğer yandan kaygı yaratan uzun tutukluluk sürelerinin de giderek artık ciddi boyutlara vardığına tanık olunmuştur. Bu bağlamda özellikle gazetecilere yönelik olarak tutuklama yolu ile geliştirilen 'gözdağı' süreci, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünü ciddi biçimde ihlal etmiş ve ülkemizin özgür dünya üzerindeki itibarını sarsan ciddi boyutları ifade etmiştir.

4- Baro Başkanları, devlet kavramının tanımı içerisindeki temel kurumsallıkların cemaatlere teslim edilmesi sureti ile dönüştürülen yapının mağdur ettiği çocuklarımızın istismara uğramış olmalarını, çok ciddi bir tehdit olarak işaret etmektedir. Cemaat yurtlarına terk edilen çocuklarımızın, cinsel istismara maruz kalmalarının, kabul edilebilir, geçiştirilebilir ya da sessiz kalınacak bir olgu olarak tanımlanması ve yeterli tepkinin verilmemiş olmasının 'utanç' vesilesi olduğu konusunda mutabıktırlar. Kayıtsızlığın geldiği boyutların 38 günlük Tatar Bebeğe kadar vardırılmış olmasının Baro Başkanları üzerindeki en temel vurgusu kesin bir dille ifade edilmektedir: Cemaat Yurtları Derhal Kapatılmalıdır.

5- Toplantıya katılan Baro Başkanları son bir yıl içerisinde ülkemizde çevre sorunlarının giderek artan bir boyut kazanmakta olduğuna işaret ederek, özellikle de ranta dayalı olarak gelişen bu sürece ilişkin Baroların Avukatlık yasasından kaynaklanan müdahale gücünü müzakere etmişlerdir. Özellikle de Barolar tarafından açılan bu tür davalarda hak ehliyetinin bulunmadığı yolundaki yargı kararlarının sürecin geldiği nokta itibariyle, kararı veren yargı organlarının da sorumlu kılacağı noktasında birleşmişlerdir. Son kez Gölcük Milli Parkında yaşanmakta olan ve toplumsal baskıya rağmen geri alınmayan kararların diğer örnekleri de Çanakkale Kaz Dağları, Artvin Cerattepe, İzmir Efemçukuru, Uşak-Kütahya Muratdağı, Menderes Havzası, Aydın Germencik, Bursa Uludağ, Uluabat ve İznik, Karadeniz’de ve ülkenin diğer kesimlerinde yaşanmaktadır. Keza, RES ve HES santralleri uğruna feda edilen değerler de bu rant arayışlarına dahildir. Bu süreçte özellikle ÇED raporlarının aranmaması veya bu raporlara uyulmaması şeklinde verilen hukuka aykırılıklar siyaseti rant anlayışı ile birleştirilmektedir.

6- Baro Başkanları, gelişen süreçte avukatlık mesleğine ilişkin öteden beri besledikleri kaygının giderek çok önemli bir boyut kazandığını tespit etmişlerdir. Denetimsiz bir biçimde ve ihtiyacı aşan bir boyutta açılmış olan ve halen de açılmaya devam eden Hukuk Fakültelerinin verdiği mezunların avukatlık mesleğine tehdit oluşturan bir konuma geldiği saptanmıştır. Bu bağlamda bir yandan bu fakültelerde verilen eğitimlerin yetersizliğine, akademik kadro eksikliklerinden kaynaklanan eğitim yetersizliklerine işaret etmişlerdir. Bu nedenle bir an önce mesleğe kabulde sınav sisteminin getirilmesinin önemine işaret eden Baro Başkanları meslekteki kalite sorununun aşılabilmesi bakımından da bu süreçteki teknik konuları müzakere etmişlerdir.

7- Son kez çıkartılan bilirkişilik yasası ile yargılamalarda hukukçu bilirkişilerin devre dışı bırakılmış olmasının sakıncalarını müzakere eden baro başkanları, önümüzdeki süreçte bu durumun mahkeme kararlarını olumsuz etkileyeceğinin ve adaletin adliye sarayları dışında aranması gibi bir sonuç öngörmüşlerdir. FETÖ soruşturmaları ve BAM atamaları nedeniyle ilk derece mahkemelerinde ortaya çıkan deneyim eksikliğinin azami düzeye vardığı bir sırada, bilirkişilik kurumunun deneyiminden yararlanmayı reddeden bir algı, yargılamaların adil sonuç doğurmasını da engelleyecektir.

8- Baro Başkanları İş Yasası’nda yapılan değişiklik ile getirilen zorunlu arabuluculuğun dava şartı haline getirilmesine ilişkin karşıtlıklarını ifade ederek, Anayasadaki hak arama özgürlüğünün ihlal edildiğini tespit etmişlerdir. İşveren-işçi gibi eşitsizlikleri başından belli olan bireyler için öngörülen bu sürecin, sadece hukuksal sonuçları itibariyle değil, emek dünyasına yönelik sonuçları itibariyle de kabul edilemez olduğu saptanmıştır. Adalet Bakanı tarafından yapılan ve boşanmada da arabuluculuk müessesinin devreye gireceğine ilişkin açıklamalardan duyulan kaygıları ifade eden baro başkanları, sürecin giderek 'çifte hukuka' evrileceği kaygısını paylaşmışlardır.

9- CMK ile getirilen değişiklikler bağlamında uzlaşmaya tabi suçlar için öngörülen uzlaşmacıların, kamu görevlileri arasından seçilmesinin yarattığı olumsuz sonuçları değerlendiren Baro Başkanları, güç sahibinin kamu görevlisi olması, zımni olarak kamu gücü ve imkanlarını kullanması, bu uğurda çalışma saatlerinin harcanması ve yetersiz hukuk bilgisine işaret ederek öngörülen müessesenin işlerliğinin yitirilmesi gibi bir ciddi neticeye işaret etmişlerdir. Bu durumun yurttaşların telafisi imkansız hak kaybına neden olduğu örnekleri ile sergilenmiştir.

Türkiye; hukuk devleti mücadelesi vermesi gereken, yargısını bağımsız ve tarafsız kılması için yapısal reformlara ihtiyaç duyan çok önemli bir zaman dilimini yaşamaktadır. Bu bağlamda demokrasi inançlarını pekiştiren Baro Başkanları, demokratik gelişim süreçlerine en çok ihtiyaç duyulan bu aşamaların, OHAL süreci ile sürdürülmekte olmasını son derecede kaygı ile karşılamakta ve bir hukuk reformuna işaret etmektedir.”

Sonuç bildirgesine imza atan barolar ve başkanları şunlar:

Ankara Baro Başkanı: Av Hakan Canduran

Antalya Barosu Başkanı: Av. Polat Balkan,

Aydın Barosu Başkanı: Av. Gökhan Bozkurt,

Balıkesir Barosu Başkanı: Av. Erol Kayabay,

Bilecik Baro Başkan Yrd.: Av Hasan Şahin

Bursa Barosu Başkanı: Av. Gürkan Altun,

Çanakkale Barosu Başkanı: Av. Bülent Şarlan,

Denizli Barosu Başkan: Av. Müjdat İlhan,

Erzincan Baro Başkanı: Av Adem Aktürk

Eskişehir Barosu Başkanı: Av. Rıza Öztekin,

İstanbul Barosu Başkanı: Av. Mehmet Durakoğlu,

İzmir Barosu Başkanı: Av. Aydın Özcan,

Kırklareli Barosu Başkanı: Av. Turgay Hınız,

Kocaeli Barosu Başkanı: Av. Sertif Gökçe

Kütahya Barosu Başkanı: Av. Ahmet Atam,

Manisa Barosu Başkanı: Av. Ali Arslan,

Muğla Barosu Başkanı: Av. Cumhur Uzun

Sakarya Barosu Başkanı: Av. Zafer Kazan,

Tekirdağ Barosu Başkanı: Av. Erhan Sezer,

Uşak Barosu Başkanı: Av. Gürcan Sağcan,

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.