Hasan Dinçer
Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Mustafa Savaş
Rıdvan Eşin

Azmin zaferi

YAŞAM 20.06.2019 - 10:17, Güncelleme: 01.12.2020 - 14:50 3409+ kez okundu.
 

Azmin zaferi

Hayata tutunan 28 yaşındaki genç geçen sürece 2 üniversite bitirdi, askere gitti ve Apple firmasında işe girdi.

AYDIN- Kuşadası'nda 19 Ağustos 2006 tarihinde halk plajında hiçbir uyarı levhası olmayan güneşlenme terasından serinlemek için denize atlayan ve o zaman 15 yaşında olan Bahadır Uğur isimli gencin boynu ve omurgası kırılmıştı. Zorlu geçen 13 yılın ardından hayata tutunmak için anne ve babasının da desteğiyle büyük mücadele veren ve şimdi 28 yaşına gelen Bahadır Uğur, bu süre zarfında önce liseyi açıktan bitirdi, ardından iki ayrı üniversiteden mezun oldu, askerliğini bir gün bile olsa yaptı, İngilizceyi öğrendi ve ünlü Apple firmasında işe girdi.    Yaşadığı ağır kazaya ve geçirdiği rahatsızlıklara rağmen hiçbir zaman yılmayan, annesi ve babasının da büyük desteğiyle hayata tutunan 28 yaşındaki Bahadır Uğur’un azmi herkese örnek olacak bir noktaya ulaştı. 15 yaşında uyarı levhası konulmayan güneşlenme terasından denize atladığı anda hayatı kararan Bahadır Uğur, “Çok zor günler geçirdim. O zaman lise öğrencisiydim. Yaşadığım kazanın ardından felç oldum. Bir yandan tedavimi sürdürdüm. Ailemin de büyük desteğiyle liseyi dışarıdan bitirdim. Ardından önce Anadolu Üniversitesi Radyo ve Televizyon Programcılığı, ardından da yine Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümlerinden mezun oldum. İngilizcemi geliştirdim, İngilizce dil sertifikası aldım. Felç olmama rağmen askere gitmek istedim. Askerlikten muaf olmama rağmen kendi isteğimle askerliğe başvurdum. Söke’de 1 gün askerlik yaptım, o muhteşem duyguyu yaşadım ve terhis oldum. Eğitimimi tamamladıktan sonra Apple firmasına iş başvurusunda bulundum ve yazılımcı olarak çalışmaya başladım. Şu anda Apple firmasında çalışıyorum. Aldığım maaşla üç çocuğa burs veriyorum" dedi.   ÇİN’DE TEDAVİSİNE DEVAM EDECEK  Bahadır Uğur, şu anda kök hücre tedavisi gördüğünü belirterek, “Yaptığım araştırmalar sonucunda Çin’de özel omurilik hastanesi olduğunu öğrendim. Kök hücre tedavimin devamı için buraya başvurdum ve kabul edildi. Ekim’de Çin’e giderek tedavime devam edeceğim" diye konuştu. BABA ALİ RIZA UĞUR DÖRT AYRI İŞTE ÇALIŞMAK ZORUNDA KALDI 13 yıl önce olayın olduğunda Çıraklık Eğitim Merkezinde Motor Öğretmeni olan baba Ali Rıza Uğur, çok zor günler geçirdiklerini ve belediyenin kendilerine sahip çıkmadığını söyledi. Hayata tutunabilmek ve oğlunun tedavisini sürdürebilmek için 4 ayrı işte çalıştığını söyleyen Ali Rıza Uğur, şöyle konuştu: “Oğlum çok iyi bir yüzücüydü. Güneşlenme terasının önündeki denizin suyunun sığ olduğu yolunda hiçbir uyarı yoktu. Sığ suya düşünce bu olayla karşılaştık. Olay oluğunda gelen sağlık ekipleri oğluma boyunluk bile takmadı hastaneye gidince ancak boyunluk takıldı. Boyun ve omurga bölgesi ciddi zarar gördü. Verdiğimiz hukuk mücadelesinde bile yetkililer sorumluluğu birbirine atarak, olayı sahiplenmedi. Oysa deniz suyunun sığ olduğu bir yere belediye yüksek teras yaparak ve uyarı levhası koymayarak bu olaya yol açtı. Bu zor günlerin ardından hep oğlumun yanında olduk, tedavisini sürdürmek için gece gündüz mücadele ederek bu günlere geldik" dedi. 13 yıl önce halk plajındaki 3 iskele platformunun sadece birine uyarı levhası konulduğunu belirten Ali Rıza Uğur, "19 Ağustos 2006 tarihinde 15 yaşındaki oğlum Bahadır Uğur, Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan halk plajındaki iskeleden sığ suya çakılarak boynunu kırmıştı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 76 gün yoğun bakımda kaldı. 3 defa öldü, tekrar canlandırmayı başardılar. Bu genç ve hayat dolu beden mücadelesini bırakmadı. Bu arada ben ve eşim hastane bahçesinde 76 gün arabada yattık. Zor ama oğlumuzun yaşama umudunun olduğu günlerdi. Bu bize tüm sıkıntılara katlanma gücü ve sabrı verdi. 76 gün sonrasında yoğun bakımdan direkt eve taburcu edildik. Oğlum taburcu edildikten sonra daha da zor günler geçirdik. Yatalak hastası olan ya da geçmişte bunu yaşamış insanlar bunu gayet iyi anlayacaklardır. Bu arada 'kazadır olur, neler olmuyor ki' diye kendimizi teselli etmeye çalışırken aslında yalnız olmadığımızı ve bunun bir kaza değil de ihmal olduğunu fark ettim. Benim çocuğumdan başkaları da aynı iskeleden çakılarak yaralanmıştı. Araştırmamı derinleştirdiğimde Mayıs 2006 tarihinde yine 15 yaşındaki Muhammet Tecer isimli bir delikanlının aynı yerde boynunu kırıp sakat kaldığını öğrendim. Eylül 2006 tarihinde 38 yaşındaki Kemal Yıldız isimli bir hafta sonu ziyaretçisi aynı iskelede boynunu kırmış ve Ege Üniversitesi'nde en iyi cerrahlarca ameliyat edilmesine karşın yaşama mücadelesini kaybetmişti. İşte bu bilgilere ulaştığımda bunun bir kaza olamayacağına, bir tedbirsizliğin, bilgisizliğin, görevini iyi yapmamışlığın umursamazlığı, 'ben yaptım oldu, kimse hesap soramaz, kimse bunun doğruluğunu sorgulayamaz' düşüncesinin olduğuna karar verdim. Bunun üzerine başkalarının, oğlumun ve ailemin çektiği acıları yaşamasına engel olabilmek amacıyla gerekli yerlere müracaatlarımı yaptım. Verdiğimiz hukuk mücadelesinden sonuç alamadık. Ancak, oğlumun hayata tutunması için dört ayrı işte çalıştım" diye konuştu. OLAYIN GEÇMİŞİ  Kuşadası Belediyesi'nin derinliği gösteren uyarı levhası olmaması sebebiyle halk plajında yaptırdığı platformda 2006 yılı içerisinde sığ suya atlayan 3 kişinin boynu kırılmıştı. Bahadır Uğur ile Muhammet Tecer sakat kalırken, Kemal Yıldız ise hayatını kaybetmişti. 13 yıl önce 15 yaşında ve Anadolu Turizm ve Otelcilik Meslek Lisesi öğrencisi olan Bahadır Uğur, denize girmek için Kuşadası şehir merkezindeki Halk Plajları'na gitti. Birinci halk plajında belediye tarafından yapılan güneşlenme teraslarına gelen Bahadır Uğur, hiçbir uyarıcı levha bulunmayan yerde denize girdi. Çok iyi bir yüzücü olduğu öğrenilen Bahadır Uğur, yüksek terastan sadece 1 metrelik derinliğe sahip sığ denize balıklama atlayınca, zemine kafa üstü çakıldı. Önce boğulduğu sanılan Bahadır Uğur'un babası Ali Rıza Uğur, oğlunun çok iyi yüzücü olduğunu belirterek, gelen sağlık ekiplerinden boyunluk takılmasını istedi ancak sağlık ekipleri bu isteğini yerine getirmedi. Hemen hastaneye kaldırılan Bahadır Uğur'un boyun ve omurga bölgesinin ciddi hasar gördüğü tespit edildi. Ege Üniversitesi Hastanesi'ne sevk edilen 15 yaşındaki genç, yoğun bakıma alındı. 3 omurunun büyük hasar gördüğü belirlenen Bahadır Uğur'un başı hariç tüm vücudunun felç olduğu belirlendi. Ege Üniversitesi Hastanesi'nde ameliyata alınan Bahadır Uğur'un omurgasına yurt dışından getirtilen 3 adet disk takıldı. Tüm vücudu felç olan Bahadır Uğur'un, o dönem başta Çıraklık Eğitim Merkezi'nde Motor Öğretmeni olan babası Ali Rıza Uğur olmak üzere tüm ailesi ve Kuşadalılar büyük bir üzüntü yaşarken, belediyenin sığ bir yere yüksek teras yapması ve hiçbir önlem almaması ise tepki toplamıştı. Kazanın ardından soruşturma başlatılmasına rağmen Uğur ailesi hukuk mücadelesinden sonuç alamamıştı.
Hayata tutunan 28 yaşındaki genç geçen sürece 2 üniversite bitirdi, askere gitti ve Apple firmasında işe girdi.

AYDIN- Kuşadası'nda 19 Ağustos 2006 tarihinde halk plajında hiçbir uyarı levhası olmayan güneşlenme terasından serinlemek için denize atlayan ve o zaman 15 yaşında olan Bahadır Uğur isimli gencin boynu ve omurgası kırılmıştı. Zorlu geçen 13 yılın ardından hayata tutunmak için anne ve babasının da desteğiyle büyük mücadele veren ve şimdi 28 yaşına gelen Bahadır Uğur, bu süre zarfında önce liseyi açıktan bitirdi, ardından iki ayrı üniversiteden mezun oldu, askerliğini bir gün bile olsa yaptı, İngilizceyi öğrendi ve ünlü Apple firmasında işe girdi. 

  Yaşadığı ağır kazaya ve geçirdiği rahatsızlıklara rağmen hiçbir zaman yılmayan, annesi ve babasının da büyük desteğiyle hayata tutunan 28 yaşındaki Bahadır Uğur’un azmi herkese örnek olacak bir noktaya ulaştı. 15 yaşında uyarı levhası konulmayan güneşlenme terasından denize atladığı anda hayatı kararan Bahadır Uğur, “Çok zor günler geçirdim. O zaman lise öğrencisiydim. Yaşadığım kazanın ardından felç oldum. Bir yandan tedavimi sürdürdüm. Ailemin de büyük desteğiyle liseyi dışarıdan bitirdim. Ardından önce Anadolu Üniversitesi Radyo ve Televizyon Programcılığı, ardından da yine Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümlerinden mezun oldum. İngilizcemi geliştirdim, İngilizce dil sertifikası aldım. Felç olmama rağmen askere gitmek istedim. Askerlikten muaf olmama rağmen kendi isteğimle askerliğe başvurdum. Söke’de 1 gün askerlik yaptım, o muhteşem duyguyu yaşadım ve terhis oldum. Eğitimimi tamamladıktan sonra Apple firmasına iş başvurusunda bulundum ve yazılımcı olarak çalışmaya başladım. Şu anda Apple firmasında çalışıyorum. Aldığım maaşla üç çocuğa burs veriyorum" dedi.

  ÇİN’DE TEDAVİSİNE DEVAM EDECEK

 Bahadır Uğur, şu anda kök hücre tedavisi gördüğünü belirterek, “Yaptığım araştırmalar sonucunda Çin’de özel omurilik hastanesi olduğunu öğrendim. Kök hücre tedavimin devamı için buraya başvurdum ve kabul edildi. Ekim’de Çin’e giderek tedavime devam edeceğim" diye konuştu.

BABA ALİ RIZA UĞUR DÖRT AYRI İŞTE ÇALIŞMAK ZORUNDA KALDI

13 yıl önce olayın olduğunda Çıraklık Eğitim Merkezinde Motor Öğretmeni olan baba Ali Rıza Uğur, çok zor günler geçirdiklerini ve belediyenin kendilerine sahip çıkmadığını söyledi. Hayata tutunabilmek ve oğlunun tedavisini sürdürebilmek için 4 ayrı işte çalıştığını söyleyen Ali Rıza Uğur, şöyle konuştu: “Oğlum çok iyi bir yüzücüydü. Güneşlenme terasının önündeki denizin suyunun sığ olduğu yolunda hiçbir uyarı yoktu. Sığ suya düşünce bu olayla karşılaştık. Olay oluğunda gelen sağlık ekipleri oğluma boyunluk bile takmadı hastaneye gidince ancak boyunluk takıldı. Boyun ve omurga bölgesi ciddi zarar gördü. Verdiğimiz hukuk mücadelesinde bile yetkililer sorumluluğu birbirine atarak, olayı sahiplenmedi. Oysa deniz suyunun sığ olduğu bir yere belediye yüksek teras yaparak ve uyarı levhası koymayarak bu olaya yol açtı. Bu zor günlerin ardından hep oğlumun yanında olduk, tedavisini sürdürmek için gece gündüz mücadele ederek bu günlere geldik" dedi.

13 yıl önce halk plajındaki 3 iskele platformunun sadece birine uyarı levhası konulduğunu belirten Ali Rıza Uğur, "19 Ağustos 2006 tarihinde 15 yaşındaki oğlum Bahadır Uğur, Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan halk plajındaki iskeleden sığ suya çakılarak boynunu kırmıştı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 76 gün yoğun bakımda kaldı. 3 defa öldü, tekrar canlandırmayı başardılar. Bu genç ve hayat dolu beden mücadelesini bırakmadı. Bu arada ben ve eşim hastane bahçesinde 76 gün arabada yattık. Zor ama oğlumuzun yaşama umudunun olduğu günlerdi. Bu bize tüm sıkıntılara katlanma gücü ve sabrı verdi. 76 gün sonrasında yoğun bakımdan direkt eve taburcu edildik. Oğlum taburcu edildikten sonra daha da zor günler geçirdik. Yatalak hastası olan ya da geçmişte bunu yaşamış insanlar bunu gayet iyi anlayacaklardır. Bu arada 'kazadır olur, neler olmuyor ki' diye kendimizi teselli etmeye çalışırken aslında yalnız olmadığımızı ve bunun bir kaza değil de ihmal olduğunu fark ettim. Benim çocuğumdan başkaları da aynı iskeleden çakılarak yaralanmıştı. Araştırmamı derinleştirdiğimde Mayıs 2006 tarihinde yine 15 yaşındaki Muhammet Tecer isimli bir delikanlının aynı yerde boynunu kırıp sakat kaldığını öğrendim. Eylül 2006 tarihinde 38 yaşındaki Kemal Yıldız isimli bir hafta sonu ziyaretçisi aynı iskelede boynunu kırmış ve Ege Üniversitesi'nde en iyi cerrahlarca ameliyat edilmesine karşın yaşama mücadelesini kaybetmişti. İşte bu bilgilere ulaştığımda bunun bir kaza olamayacağına, bir tedbirsizliğin, bilgisizliğin, görevini iyi yapmamışlığın umursamazlığı, 'ben yaptım oldu, kimse hesap soramaz, kimse bunun doğruluğunu sorgulayamaz' düşüncesinin olduğuna karar verdim. Bunun üzerine başkalarının, oğlumun ve ailemin çektiği acıları yaşamasına engel olabilmek amacıyla gerekli yerlere müracaatlarımı yaptım. Verdiğimiz hukuk mücadelesinden sonuç alamadık. Ancak, oğlumun hayata tutunması için dört ayrı işte çalıştım" diye konuştu.

OLAYIN GEÇMİŞİ

 Kuşadası Belediyesi'nin derinliği gösteren uyarı levhası olmaması sebebiyle halk plajında yaptırdığı platformda 2006 yılı içerisinde sığ suya atlayan 3 kişinin boynu kırılmıştı. Bahadır Uğur ile Muhammet Tecer sakat kalırken, Kemal Yıldız ise hayatını kaybetmişti. 13 yıl önce 15 yaşında ve Anadolu Turizm ve Otelcilik Meslek Lisesi öğrencisi olan Bahadır Uğur, denize girmek için Kuşadası şehir merkezindeki Halk Plajları'na gitti. Birinci halk plajında belediye tarafından yapılan güneşlenme teraslarına gelen Bahadır Uğur, hiçbir uyarıcı levha bulunmayan yerde denize girdi. Çok iyi bir yüzücü olduğu öğrenilen Bahadır Uğur, yüksek terastan sadece 1 metrelik derinliğe sahip sığ denize balıklama atlayınca, zemine kafa üstü çakıldı. Önce boğulduğu sanılan Bahadır Uğur'un babası Ali Rıza Uğur, oğlunun çok iyi yüzücü olduğunu belirterek, gelen sağlık ekiplerinden boyunluk takılmasını istedi ancak sağlık ekipleri bu isteğini yerine getirmedi. Hemen hastaneye kaldırılan Bahadır Uğur'un boyun ve omurga bölgesinin ciddi hasar gördüğü tespit edildi. Ege Üniversitesi Hastanesi'ne sevk edilen 15 yaşındaki genç, yoğun bakıma alındı. 3 omurunun büyük hasar gördüğü belirlenen Bahadır Uğur'un başı hariç tüm vücudunun felç olduğu belirlendi. Ege Üniversitesi Hastanesi'nde ameliyata alınan Bahadır Uğur'un omurgasına yurt dışından getirtilen 3 adet disk takıldı. Tüm vücudu felç olan Bahadır Uğur'un, o dönem başta Çıraklık Eğitim Merkezi'nde Motor Öğretmeni olan babası Ali Rıza Uğur olmak üzere tüm ailesi ve Kuşadalılar büyük bir üzüntü yaşarken, belediyenin sığ bir yere yüksek teras yapması ve hiçbir önlem almaması ise tepki toplamıştı. Kazanın ardından soruşturma başlatılmasına rağmen Uğur ailesi hukuk mücadelesinden sonuç alamamıştı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.